Manifestonun ardından konuşmasını sürdüren Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının bir bölümü şöyle:
'Tarihi bir meydanda, tarihi bir gündeyiz. Taksim meydanı demokrasi tarihinde yer alan önemli bir meydan. 1 Mayıs 1977... Çok sayıda vatandaşımız bu meydanda hayatını verdi. Kanlı 1 Mayıs olarak yer alan bu olay yine bu meydanda geldi. Bugün bu meydan cumhuriyetin ve demokrasinin meydanı oldu.
Ağaçların kesilmemesi için, gençlerin doğaya sahip çıktığı bir meydan, bu meydanda Gezi olayları yaşandı ve o olaylarda ellerinde kitaplarla, karanfillerle bu ülkenin umudu gençleri hep beraber ayağa kalktı. Bugün tarihi bir gün. Bugün Lozan anlaşmasının kabul edildiği bir gün. Lozan'ı bize yaşatan hayata geçiren özgürlüğümüzün tapu senedi olan Lozan'ı hayata geçirenleri bugün saygıyla anıyorum. Cumhuriyeti emekle kurduk, gözyaşıyla kurduk.
Bizim ayakkabımız yoktu, çarıklarımızı giydik. Silah yoktu, kurşun yoktu, para yoktu. Ama birlik ve beraberlik vardı. İnşallah yine birlik ve beraberlik içinde Türkiye'yi çağdaş uygarlığa ulaştıracağız. Bugün basın bayramı. Basın özgürlüğünü hep beraber savunacağız. 15 Temmuz darbe girişiminin yenilgiye uğramasının unsurlarından biri medya özgürlüğüdür. Medya özgürlüğü bizim tarihimizde, geleneğimizde var. Dün medya özgürlüğüne karşı çıkanlar bugün yaptıkları hataların inşallah farkına varırlar. Basını özgür olmayan bir toplumun kendisi de özgür değildir.
Biz özgürlük için, demokrasi için büyük bedeller ödemiş bir milletiz. Türkiye'de kazanılan her hak yapılan mücadeleler sonucunda kazanılmış bir haktır. Hep beraber cumhuriyete ve demokrasiye sahip çıkmalıyız.
15 Temmuz akşamında darbeye karşı direnmek, darbeyi dışlamak Türkiye'den hepimizin ortak görevi oldu. Darbeye karşı çıkan bütün siyasal partilerin genel başkanlarını, onlara destek veren bütün vatandaşlarımı yürekten kutluyorum. Demokrasi bir yaşam biçimidir, insana saygıdır, düşünceye saygıdır, demokrasi insan demektir. Demokrasi din ve vicdan özgürlüğü demektir. Laiklik her inancın güvencesidir. Demokrasi aynı zamanda sosyal devlet demektir. Demokrasi vatandaşın özgürlüğü demektir.
Darbeye de, darbecilere de, diktaya da karşıyız. Demokrasi aynı zamanda güçler ayrılığı demektir. Çağdaş demokrasilerde dördüncü güç medyadır. Demokrasi tarihini yazacak olanlar Taksim Meydanı'ndan şu çağrıyı yapıyorum. Gelin medyayı da dördüncü güç olarak anayasamıza yazalım. Umarım ve dilerim geçmişteki hatalardan Türk siyaseti gerekli dersleri çıkarır. Bütün vatandaşları kucaklayacağız, devlette liyakat sistemi egemen oluncaya kadar. Taksim meydanı kapatılmamalı, hiçbir meydan kapatılmamalı. Meydanlar halkın enerjisini boşaltabileceği alanlara dönüşebilmeli.
Balyoz, Ergenekon, casusluk davası pek çok asker gereksiz yere hapse atıldı. Onlara yapılan haksızlığı hepimiz biliyoruz. İade-i itibar yapılmalı. Bir haksızlığı düzeltmek durumundalar. Eğer demokrasiyi savunuyorsak bütün siyasi partilerin genel başkanlarına özellikle hükümete sesleniyorum. Gelin Silivri zindanlarında hayatı mahvedilenlerin itibarını iade edelim.
Demokrasi ben her şeyi bilirim değildir. Her şeyi bilirim darbecilerin ve diktacıların işidir. Demokratların işi ehline teslim etmektir. Umarım 15 Temmuz darbesi uzlaşma kültürünü hayata geçirir. Darbecilerin zihin dünyasında dayatma vardır, uzlaşma yoktur. İstanbul Taksim'den Hakkari'ye Edirne'ye Muş'a İzmir'e Yozgat'a Balıkesir'e Antalya'ya karadeniz'e Zonguldak'a Trabzon'a selam olsun.. Demokrasi için selam olsun. Özgürlük için selam olsun. Biz Taksim'de olanlar bütün Türkiye'ye gönlümüzü açıyoruz. Ne darbe ne dikta, yaşasın özgürlükçü demokrasi.'