Bilinç ve Bilinç Dışı Olgunun Oyun Alanı Sürrealizmin Geçmişten Günümüze Gelişimi

Yaratıcı görüntüsü, deneysel sanatsal yaklaşımı ve bilinçaltından aldığı ilhamla bilinen 'Sürrealizm' bir diğer adıyla 'Gerçeküstücülük', kavraması zor bir sanat akımı gibi gözükmektedir...

Fakat bununla birlikte büyüleyici kökleri, önemli sanatçıları ve tanınmış eserleri bir kez öğrenildiğinde aslında bu akımın ne kadar erişilebilir bir sanat akımı olduğu da fark edilecektir.

Sürrealizm günümüzde sanatçıları ve sanatseverleri hâlâ cezbetmeye devam etmektedir.

Sürrealist sanat hareketi Salvador Dali, Max Ernst, Man Ray, Joan Miro ve Yves Tanguy gibi sanatçıların, yaratıcılığın bilinçaltına dayandığı edebi bir teknik olan Otomatizm'i benimsediği 1920'li yıllarda ortaya çıkmıştır.

Andre Breton ve Paris'teki diğer sürrealist yazarlar da bu akıma öncülük etmeye başlayınca popülerleşmiştir.

Otomatizm fikri eserlerinde yaratıcı özgürlüğü tamamlamaya çalışan sanatçı grubuna hitap etti.

Kübizm, Ekspresyonizm ve Post-Empresyonizm gibi benzer düşünce hareketlerinden etkilenen sanatçılar, her birinin unsurlarını birleştirerek ve Breton'un tanımıyla 'her türlü mantıksal denetimden uzak, her türlü ahlaki ve estetik kaygıdan muaf' şeklinde açıklanan Sürrealist sanat hareketini resmen kurmuş oldu.

Otomatizm'in deneyimlenmesi ve bilinçli keşfetmeye ek olarak Sürrealist sanatçılar, algılara meydan okumayı ve gerçekliği kendi çalışmalarıyla sorgulamayı hedeflemişlerdir.

Bu durumun en güzel örneği de sürrealist akımın en önemli temsilcilerinden Rene Magritte'nin "Bu bir pipo değildir." metinli resminde görülebilmektedir.

Magritte'nin anlatmak istediği şey gördüğümüzün bir pipo değil sadece bir pipo resmi olduğuydu. Yazılan, çizilen, görülen ve söylenen ile yaşananın yani 'gerçeğin' farklı şekillerde olabildiğiydi. Margitte kendisine bu resim sorulduğunda da bunu destekler nitelikte şu sözleri söyledi:

'Benim resimlerim hiçbir şey anlatmayan görsel imgelerdir. Akla gizemi getirirler. Doğrusunu isterseniz resimlerimi gören biri kendi kendine şu basit soruyu sorar: 'Bunun manası ne?' O resmin bir manası yoktur. Çünkü zaten gizem de aslında hiçbir şeydir, bilinmeyendir.'

Çoğu Sürrealist sanatçı kendini resim yoluyla ifade etmiş ve gerçekçi bir stil ile gerçekçi olmayan bir konuyu bir araya getirerek sergileyen çalışmalar yapmışlardır.

Bu çelişkili yaklaşım Salvador Dali'nin ünlü Belleğin Azmi eserinde belirgin bir şekilde görülmektedir. Antropomorfik figür, çorak bir ağaç ve eriyen saatleri barındıran bu çalışma, tuhaf bir ikonografiyle resim stilini ve gerçekçi bir manzarayı harmanlamaktadır.

Ünlü gerçeküstücü tablo Dali'nin o yıllardaki 'yumuşaklık ve sertlik' anlayışına ışık tutmaktadır.

Gerçek ile fantezi arasındaki bu çekim Rene Magritte ve Yves Tanguy çalışmalarında da belirgindir.

Margritte'nin bir diğer tablosu olan İnsanın Oğlu ve Yves Tanguy'un Tanımsız Bölünebilirlik tablosu bu düşünceyi ve sanatçıların eş zamanlı olarak konuya gerçeküstü bir yaklaşım kazandırma yeteneğini sergileyen en güzel iki örnektir.

Sürrealist akıma resmin yanında zamanla başka alanlarda eklendi ve pek çok sanatçı farklı sanat dallarını sürrealizm ile yeniden keşfetmeye başladı.

Sürrealizm resimden farklı olarak heykellerde de denendi.

'Istakoz Telefon', Salvador Dali, 1921

ve fotoğraflarda da..

'Ingre'nin Kemanı', Man Ray, 1938

'Cam Gözyaşları', Man Ray, 1932

Günümüzde ise birçok çağdaş sanatçı hayal ürünü tasvirleri ile Sürrealist geleneği canlı tutmaya devam ediyor.

Tony Luciani isimli sanatçı bu fotoğrafta 91 yaşındaki alzheimer hastası annesinin fotoğrafların çekiyor. Amacı ise annesinin daha genç ve mutlu hissetmesini sağlamak.

Genç sanatçılar, onlara ilham veren sanatçılar gibi, bilinçaltında kök salmış tablolar, heykeller ve fotoğraflar üreterek..

Sürrealizm'in bağımsız olarak yaşamasını sağlıyor.

Popüler İçerikler

Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"
Apar Topar Çıkarılmışlardı: Kızılcık Şerbeti'nde Giray ve Heves Ayrılığının Gerçek Nedeni Ortaya Çıktı
Türkiye'de 9.05'te Hayat Durdu! Atatürk'e Saygı Duruşu!