İz bırakan yazarların ve bilim insanlarının öyle yaşantıları, öyle hayat tarzları, öyle takıntıları var ki; bazen tüm bunlar yaptıkları önemli işlerin bile önüne geçebiliyor.
İz bırakan yazarların ve bilim insanlarının öyle yaşantıları, öyle hayat tarzları, öyle takıntıları var ki; bazen tüm bunlar yaptıkları önemli işlerin bile önüne geçebiliyor.
Fakat Nikola Tesla'yı diğerlerinden ayıran bir özelliği de OCD, obsesif kompulsif bozukluğu olmasıydı. Tesla uyumadan önce parmaklarını sıkar, güvercinleri çok sever, takılardan ve kilolu kadınlardan nefret edermiş.
Yaşamı boyunca 30'u insan olmak üzere 100'ü aşkın kadavrada yaptığı anatomi çalışmaları sonucunda 779 anatomik çizim gerçekleştirmiştir.
Bu da notlarını ancak aynayla okunabilir hale getirmiştir.
The Guardian’dan Michael Connelian’a göre Gandhi sıkı bir kadın düşmanıydı. Gandhi’ye göre erkekler doğaları gereği temel cinsel güdülerini kontrol edemeyen varlıklardı ve bu güdüleri sürekli olarak tetikleyen her kadın bunun sorumlusuydu. Güney Afrika’da geçirdiği yıllardan birinde, iki kadın takipçisi, genç bir adam tarafından tecavüze uğradı. Bunun üzerine Gandhi, olayın sorumlusu olarak kadınları gösterdi ve saçlarını kestirmelerini sağladı. Ona göre kadınlar tecavüze teslim oldukları an, insanlıklarını kaybetmişti.
Aslında bu onun araştırmacı kişiliğini ve farklı bakış açısını ortaya koyuyor ama buna okul hayatındaki başarısızlığı eklenince o dönem pek dikkate alınmamış.Okul hayatı tam bir fiyaskoymuş çünkü. Aynı şekilde iş hayatı da öyle. Birkaç kez girdiği işlerden kovulmuş. Ardından tamamen araştırmalara ve icatlarına yönelmiş.
Ancak tamamen arkadaşlık üzerine kurulu bir evlilikti ve cinsellik yoktu. Léonard ve Virginia, dünyanın bir cehenneme doğru sürüklendiğine inandıkları için, gerektiğinde egzoz dumanı soluyarak kendilerini çabucak öldürebilmeleri için garajlarında yedek benzin bulundururlarmış. Ayrıca morfin depoladıkları da biliniyordu.
Bir defasında hastalığının manik safhasında, kırk sekiz saat aralıksız konuşmuş.
Günde yaklaşık elli bardak kahve içiyormuş. Kahvesi pişirilmiş halde önüne getirtemediği zamanlarda, bir avuç çekirdeği öğütüp ağzına atıyormuş.
Bulunduktan sonraki dört günlük sürede Poe başına ne geldiğini ve niçin sokakta yattığını anlatacak kadar kendine gelemedi. Bu süreçte hep halüsinasyonlar gördü ve ölümünden bir önceki gece “Reynolds” adını sayıkladı. Poe'nun ölümünün ardındaki sır hala bilinmiyor.
Obetrol ilk olarak 1920’lerde ortaya çıkmış. Şu an Adderall olarak da bilinen ilaç, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun ve narkolepsinin tedavisinde kullanılan bir amfetamindir. Warhol’un fabrikasından bu kadar düzenli ve çok iş çıkmasının sebebi obetrol olabilir.
Bunun sebebi ise ayak fetişi...
Koleksiyonerler, Picasso öldüğü zaman resimden baskıya, seramikten sahne dekoruna kadar eşya ve beden parçalarının bulunduğu elli bine yakın eşya edinme şansı bulmuş.
İlk kitabının yayımlanmasını sağlayan TRT Yarışması dışında hiçbir ödül almamış, hayattayken Kenter Tiyatrosu'na oynanması için götürdüğü 'Oyunlarda Yaşayanlar' oyunu beğenilmemiş, çok kalın olduğu için ilk baskısı iki cilt yapılan Tutunamayanlar'ın ikinci cildi depoda yatmaya terk edilmiş, satışı başarısız olmuş.
Aynı şekilde babası da hayalperest ve oldukça tembel olarak görülüyormuş.
2007’de kızı Lucy ile birlikte “”Georgo’nun Evrene Açılan Gizli Anahtarı” kitabını yazdılar. Serinin ikinci kitabı 2009 yılında “Georgo’nun Kozmik Hazine Avı” adıyla yayınlandı.
Salinger'ı bulmaları için dedektif tutan okurları olduğu bile söylenir.
Christie'nin hiçbir zaman düzenli bir çalışma odası olmamış. Otel odalarında, mutfakta ve kendini yaratıcı hissettiği her yerde yazabiliyormuş.
Altı yaşındayken babasıyla çıktığı bir gezinti sırasında ayağı ağaç köklerine takılmış ve yere düşmüş. Bu olay sonrası çocuk felci geçirmiş ve bir ayağı topal kalmış. Bu durum nedeniyle kendisine “Tahta Bacak Frida” denmiş.
Alice Harikalar Diyarında Sendromu, vücut ve cisim algısında meydana gelen bozulmaların gözlemlendiği bir sendromdur. Bu sendroma sahip kişiler, nesneleri olduğundan daha büyük veya daha küçük, olduklarından daha uzak ya da daha yakın algılarlar.
'Detay'
Hatta öyle ki, Jane Austen çalışma odasının kapısındaki gıcırtıyı gelen birileri olduğunda duysun diye asla tamir etmemiş.
Bulmuş mu derseniz, hayır...
İşin takıntı kısmı, Freud’un kokain kullanmadan hiçbir hastasıyla görüşmemesi.
Josephine Cochrane, bulaşıkları yıkayan mekanik bir makine üretme düşüncesiyle yola çıktı. Planı, tabakları tıpkı bugünkü makinelerde olduğu gibi parmaklıklı bir rafa koymak ve basınçlı suyun gücünü kullanarak bulaşıkları temizlemekti. Cochrane hayalini kurduğu icadı 1886 yılında geliştirdi ve otellere satmaya başladı. Böylece bugün kullandığımız bulaşık makinelerinin de prototipini geliştirmiş oldu.
Daha sonra ölümüne sebep olan da bu koluna yediği bir kurşun olmuş.
Fakat Watson, zencilerin doğası gereği, beyaz insanlardan daha az zeki olduklarını düşünüyormuş.
Ancak Empedokles, kendisinin tanrı olduğuna inanırmış ve bunu kanıtlamak için de Etna Yanardağı'na atlamış.
Karanlık bir odada ateş söndürme ve kibrit yakmanın kendisini rahatlattığını keşfetmiş. Bazen kardeşi önünde de gerçekleştirdiği bu ritüleli rahatlayana kadar devam ettirirmiş. Sonrasında, performanslarının bir parçası olan ve Lighting Piece diye adlandırdığı bu özel ritüel, Fluxus topluluğu tarafından kayıt altına alınmıştır.
Bu çalışmalar sırasında 25 bin işçi hayatını kaybetmişti...
Canlı haber bülteni, uzay kapsülü, helikopter, uzay panelleri, şok tabancası, drone savaşları, video konferans, hologram performansları, elektrikli sandalye, güdümlü füze, elektrikli denizaltı gibi...
Kırık hepsi yav... Gerçi kırık olmadan da bu işler olmuyor. Ayrıca vudi elının şeysi mantıklı. Sabah-akşam metroya bin bazen iyi gırgır dönüyor gerçekten (İzmir metrosu).
hergün kendi bokundan bi kaşık yiyen adam.ilginç
freud sağlam bir papuç değilmiş. Adam kafa bir milyon bir tarafından uydurmuş herhalde o kadar şeyi :)