Görevimiz Tehlike serisinin ilk filmi yayınlandığından bu yana tamı tamına 22 yıl geçti. Her film orijinal adında geçen 'impossible' kelimesini yansıtacak birbirinden ilginç teknolojik oyuncakla karşılaştık ve çoğu zaman bunların gerçekte üretilip üretilemeyeceğini merak ettik.
Meşhur 'Bilim insanları açıkladı!' sloganını yanımıza alıyoruz, bugüne dek yapılan bazı araştırmalar sonucunda Ethan Hunt'ın eline geçirdiği o ilginç teknolojik oyuncakları inceliyoruz.
Adını bir kertenkele türünden alan bu eldiven temelde Örümcek Adam gibi düz zeminlerde hareketi sağlıyor. Hunt, 2011 yılında yayınlanan 4. filmde dünyanın en uzun binalarından Burj Khalifa'ya bu elektrik destekli eldivenlerle tırmanmıştı.
Bu sorunun yanıtını 2014 yılında Stanford Üniversitesi'nden aldık. Yanıt evetti, sonrasında NASA bu mekaniği kullanarak uzay görevlerinde iş görebilecek bazı aygıt çalışmalarına bile başladı.
Yine aynı filmde Ajan Trevor Hannaway'in yüz tanıma da dahil olmak üzere birçok üstün özelliğe sahip bir kontak lens kullandığını gördük. Akıllı gözlükle zaten kafamıza koyduğumuz bu 'akıllı' göz aygıtlarının herhalde en gelişmişiydi.
Fakat çok fazla bilgi akışının gerçekleşebileceği akıllı kontak lenslerin en erken üç yıl içerisinde tasarlanarak piyasa sürüleceğine dair öngörüler var. Hatta Samsung ve Sony gibi teknoloji devlerinin şimdiden akıllı kontak lenslere dair pantentleri aldıklarını düşündüğümüzde bu teknolojiyle karşılaşmaya hazır olmamız gerekebilir.
Ses değiştirmekten bahsetmiyoruz, belirtelim. 12 yıl önce, 3. filmde silah satıcısı Owen Davian, bir kart üzerinde yazan cümleleri okudu ve bu sesi analiz ederek onun ses tonu gırtlağa entegre edilen bir dönüştürücü vasıtasıyla bir başkasına aktarıldı.
Görevimiz Tehlike'de olduğu gibi bir anda alınan sesin birkaç dakikalık işlem sonrasında boğazımıza yerleştirdiğimiz bir dönüştürücüyle bizim sesimizle yer değiştirmesi, pek mümkün değil. Hatta yakın geleceği geçelim, uzak gelecekte de pek imkân olacak gibi görünmüyor.
Nörobilimci Edward Chang ve araştırma ekibi beynimizden aldığı sinyalleri algılayıp analiz ederek ortaya sesli konuşma çıkarabilecek kablosuz bir aygıt üzerinde çalışıyor.
Serinin 3 yıl önce vizyona giren 5. filminde Ajan Dunn büyük bir titizlikle korunan bölgeye giriş yapmaya çalışırken tıpkı parmak izinden kimliği tanıyan cihazlar gibi, kişinin yürüyüşüyle kimlik tespiti yapan bir cihazın içerisinden geçti.
2008 yılında Southampton Üniversitesi'nden profesör Mark Nixon Yürüyüş Tüneli adını verdiği bir kimlik tanımlayıcı oda tasarladı. Yürüme biçimlerindeki detaylarla kişileri hafızasına kaydeden cihaz sonrasında içerisinden kimin geçtiğini tanımlayabiliyordu.
10 yıl sonra bu sistemde yapılan güncellemeler sonucunda aynı cihaz neredeyse 20 metre öteden yürüyüş analizi yapabiliyor.
5. filmde bizler nefesimizi tutmuşken Ajan Brandt onlarca metre yükseklikten atlar... Fakat tam olarak yukarıdaki gibi asılı kalır. Manyetik etkiyle havaya kaldıran giysisi onu hayatta tutmuştu.
Manyetik bir bobin vasıtasıyla insanları tıpkı uçuyormuş gibi havada tutabilmek mümkün olabilirdi. Fizikçi Kevin Grazier bu tip bir vaatte bulunabilmek için bunu gerçekleştirecek koşullarda çok büyük bir manyetik alan oluşturması gerektiğini belirtiyor. Tıpkı bir MRI cihazı gibi.
Serinin son filminde insan teninin altına yerleştirilebilen bir takip cihazı kullanıyor. Öylesine minimal bir takip cihazı ki, yerini tespit edebilmek için uzunca bir süre ayırmak gerekiyor.
Wisconsin’de bir teknoloji şirketi çalışanlarına gönüllülük şartıyla bir teklifte bulundu. Kabul edenler ellerine yerleştirilen bir çip yardımıyla kişisel bilgisayarlarının kilitlerini sadece ellerini sallayarak açabileceklerdi. Onlarca çalışan gönüllü oldu ve başarıyla uygulandı.
Fakat bu denemenin ötesinde kişiyi takip etme imkânı sağlayacak bu tip bir uygulamanın tene çok yakın bir noktada ameliyat seviyesindeki bir işlemle gerçekleşebileceği düşünülüyor. Yani tenimize yerleştirdiğimiz mikro çiplerle lokasyon tayininde bulunmak, şimdilik imkânsız.
Geçmişte izleyip vaoov dediğimiz aletler bugün piyasada.Yakın veya uzak gelecekete bunlar ve daha fazlasının yapılabileceğine inancım tam.
..efendim bir gece tanımlayamadığım bir uzay cismi evimin üstünde durdu,içinden bi ışık çıktı yatak odama doğru,sonra bu ışığın içinden küçük mavi bişiy çıktı,''gel gardaş şöyle bi turlıyak'' dedi angara şivesiynen,şöyle uzayda bi tur attık,sonra ''hazır gelmişken seni bi muayene edek'' diyip benianadan üryan şekilde bi masaya yatıdılar,sonra doktor kadın ( o da mavi)''sana bi çip takak da bundan kelli erektal disorder ve prematüre ejakülasyon derdin kalmasın'' dedi,ben de tırstım baştan,kadın doktor bunu hissetti ellaam,''korkma la lavuk,hiç acımıycak'' dedi,neyse uzatmıyak o gün bugün dipçik gibiyim maşşallah..size de gelirlerse siz de taktırın,iyi oluyor..hadi bana eyvallah,sevgiler,saygılar...
tom cruise teknolojiyi, özellikle bilim kurgu filmlerinde aşırı titiz bir şekilde inceliyor. olması imkansız denilen şeyleri filmlerinde kullanmıyor. bu teyidi de üniversite profesörlerinden, üst düzey mühendislerden vs alıyor. mesela azınlık raporunda kullanılan, polislerin havada olay yerine gitmesini sağlayan roket benzeri aletler.. şu an test aşamasında ve yakın zamanda satışa sunulması planlanıyor.