Bilim ve Sanat Dünyasına Damga Vurmuş 11 Dehanın Hiç Bilmediğiniz Sıra Dışı Alışkanlıkları

Sanatta, bilimsel dallarda ve hatta insanlığın gidişatını değiştiren birçok buluşta isimlerini tarihe kazımış karakterlerin en tuhaf özelliklerini sizler için Indy100'den derledik.

Sahip Oldukları Takıntıları Okudukça 'Dahi mi Yoksa Deli mi?' Diye Düşüneceğiniz 11 Deha

1. Filozof ve matematik bilimcisi Pisagor vejetaryenliğin babasıdır ama baklagillerden de nefret etmiş ve öğrencilerinin yemesini dahi yasaklamıştır.

Bu tuhaf nefretin sebebi sağlık mı yoksa tercih mi bilinmiyor.

2. Ludwig van Beethoven bestelerini iki banyonun arasında yapardı.

Dünyanın görüp geçirdiği en büyük bestekarlardan biri olan Beethoven'in müzik yazma alışkanlıkları bir o kadar da büyüktü. Alman sanatçı müziğini genellikle iki yıkanma arası yazardı. Anlatılanlara göre odasında ileri geri yürüyen müzisyen, sonunda yıkanır ve işine devam ederdi.

3. Fransız edebiyat piri Honoré de Balzac'ın, günde 50 fincan kahve içtiği zamanlar oluyordu.

Balzac ismi çok duyulmasa da, Fransız edebiyatının en sevilen parçalarını yazan isimdir. Romanlarıyla bilinen Balzac'ın bir tuhaf özelliği de kahve içme alışkanlığı olmuş. Anlatılanlara göre Balzac tehlikeli denecek kadar çok miktarda kahve tüketiyor, zaman zaman 48 saat içinde sadece 3 saat istirahat ediyordu.

4. Bu listenin ikinci ünlü bestecisi Igor Stravinsky her zaman 15 dakika boyunca kafasının üzerinde amuda kalkardı.

Rus besteci bunun 'beynini temizleyip' kafasını çalıştırdığına inanıyormuş.

5. Rönesans dönemi İtalyan sanatçı Leonardo Da Vinci'nin uykuyla arası hiçbir zaman iyi olmadı.

Da Vinci de uykuyla pek arası olmayan sanatçılardan biriydi. 24 saatte sadece ara ara kısa uykular çekerek yaşıyordu. Da Vinci'nin yolundan Thomas Edison da gitti ve aynı uyku düzenini o da uzun yıllar sürdürdü.

6. Elektriğin babası, Sırp-Amerikalı Nikola Tesla'nın uyumadan önce her bir ayağının parmaklarını 100 kere sıkıp bıraktığını duymuş muydunuz?

Bunca dahinin arasında Nikola Tesla'nın düzenli bir uyku sistemi olduğunu duysak şaşırırdık muhtemelen. Nikola Tesla günde sadece 2 saat uykuyla hayatını sürdürüyordu. 

Fakat Nikola Tesla'yı diğerlerinden ayıran bir özelliği de OCD, obsesif kompulsif bozukluğu olmasıydı. Uyumadan önce parmaklarını sıkar, güvercinleri çok sever, takılardan ve kilolu kadınlardan nefret ederdi.

7. Katiller, cinayetler ve dedektifler dolu roman dünyasının yaratıcısı Agatha Christie asla bir masada oturup çalışmazdı.

Şark Ekspresinde Cinayet gibi nice polisiye/gerilim türü romanların yazarı Agatha Christie'nin hiçbir zaman düzenli bir çalışma odası olmadı. Christie otel odalarında, mutfakta ve kendini yaratıcı hissettiği her yerde yazabiliyordu.

8. Albert Einstein'in enteresan tavırlarını herkes biraz da olsa duymuştur. Einstein için bu sıradışılık çocukluğundan gelen bir durum.

Einstein'ın enteresanlıkları saymakla bitmez. Çocukluğunda gelişimi oldukça yavaş olan bilim insanı konuşmayı öğrenmekte ciddi sorunlar yaşadı. Ona göre bu onun hayata karşı çok daha büyük sorularla yaklaşmasının asıl sebebi. 

Einstein yaşı ilerledikçe saçını kestirmeyi reddetti, gereksiz olduklarını düşündüğü için çoğu zaman çorap giymedi. Şoförünün anlattığına göre bir defasında bir çekirgeyi canlı canlı yedi.

9. Avrupa'nın en önemli filozoflarından Nietzsche, çalışmalarını daima ayakta yapardı.

Modern felsefe ve entellektüel tarihe yön veren filozoflardan en önemlisi Nietzsche, işlerinin çoğunu ayakta yapardı. Böyle yapmayan insanlardan ise nefret ederdi. 

Hatta bir keresinde Nietzsche, yakın arkadaşı Gustave Flaubert'e çalışırken 'rahat takıldığı' için nihilist demişti. Ayakta çalışmayı seven bazı isimler de Virginia Woolf ve Lewis Carroll'du.

10. İngiliz edebiyat önderi Charles Dickens hayatının birçok alanında OCD hastalığının etkisi altındaydı.

Charles Dickens'in hayatındaki tek takıntı mükemmel romanlar yazmak değildi. Saçının tek bir teli bile yerinde olmasa kendini rahatsız hisseden roman yazarı tüm gün boyunca takıntılı bir şekilde saçını tarardı. 

Bunun yanında yazdığı şeyleri asistanına dikte eder ve kayıt edilen her cümleyi birkaç defa okuturdu. Dickens ayrıca çalışma odasında bir vazo dolusu çiçek, büyük bir kağıt bıçağı ve üzerinde bir tavşan ve iki şişman bronz renk kurbağanın olduğu bir oyun kağıdı bulundurmayı severdi.

11. Birçok kitabı sinemaya uyarlanmış Jane Austen, yazdıklarını bitirmeden kimsenin görmesine izin vermez, görmeye çalışanlardan ise nefret ederdi.

Jane Austen'in kitapları tüm dünyada çok sevilir, çeşitli film ve TV programları olarak da uyarlanmıştır. Austen'in takıntısı ise çalışmalarını tamamlamadan önce kimsenin görmemesiydi. Hatta öyle ki, Jane Austen çalışma odasının kapısındaki gıcırtıyı gelen birileri olduğunda duysun diye asla tamir etmemişti.

Popüler İçerikler

Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
YORUMLAR
20.12.2017

"Balzac ismi cok duyulmasa da" ne abi ya hangi gezegende yasiyosunuz?

20.12.2017

Di mi?!

20.12.2017

"Beethoven bestelerini iki banyonun arasında yapardı" cümlesini okudum, kafamda bir evde karşılıklı iki banyo var ve arada beste yapıyor gibi bir şey canlandı. Boşluğuma denk geldi :)

20.12.2017

Hepsinden biraz var, hele ki uyku... Uykuyla hiç barışık olamadım Onediyo, işlerimi hep iki banyo ve bayram arası yaptım, ondan rast gitmedi. Baklagiller de bir şey mi, tüm zebzelerden nefret ettim ama "Yemek seçiyor bu çocuk ayol" dediler, küçümsediler. Asla bir masada oturup çalışamadığımdan masa başı memuriyeti reddettim aa enayiye bak dediler, hoş, ayakta da çalışamıyor, mütemadiyen asla çalışamıyordum... Günlük kaç demlik çay içtiğimi söyleme gereksinimi bile hissetmiyorum. Deha olduğumu biliyordum çok hakkımı yediler Onediyo, çok... Dertliyim.

TÜM YORUMLARI OKU (12)