Bilim, Uzay ve Tanrı Hakkında Ufkunuzu Açacak Kitaplar

Kitaplar... Bize, oturduğumuz yerde önümüze başka şehirleri, ülkeleri ve uzayı getiren nimetler. Milyonlarca kitap. Hangisini okumalı, hangisini seçmeli? Herkesin kendine ait bir listesi elbette vardır ve bu da benim kendi listem. Ama şöyle bir iddiam da var; bu listedeki her hangi bir kitabı okuyup beğenmeyen olmayacaktır. 

Not: Tanıtımlar şahsıma aittir.

Alan Lightman - Bay Tanrı

Her birey gibi zaman zaman benim de aklıma gelen 'Tanrı nedir? Neye benzer? Var mıdır? Din nedir? Neden birden fazla kutsal kitap var?' gibi soruların yine yoğun olarak zihnimi meşgul ettiği bir süreçten geçerken karşıma çıktı bu kitap. Buna başlamadan önce Tanrı Yanılgısı (Richard Dawkins) kitabını bitirmiştim. Kendimi aksini kabul etmeyeceğim kesin yargılarla sınırlandırmadım asla. Bütün soru ve cevaplara açık olarak okudum iki kitabı da. Ama incelemem (kendimce) Bay Tanrı olduğu için lafı daha fazla uzatmayacağım.

Bay Tanrı. Kitabın ismi bile şahsi fikrime göre birçok kişi tarafından okunmamasının sebebi olabilir. Saçma veya komik gelebilir ama böyle insanlar karşımıza çıkmıyor mu? 'Bay Tanrı diye bir kitap ok...' 'Haşa tövbe de.' diyerek daha sözünüzü tamamlamanıza izin vermezler. Çünkü onu sorgulamak, sorular sormak, düşünmek kabul edilemez. 'Çarpılırsın.' Burada küçümsemek veya meydan okumak peşinde değilim. Sadece bu çılgınca önyargıdan dolayı neleri kaçırdığımızı gördükçe üzülüyorum. 

Daha çocukluktan itibaren din, yaradan, kutsal kitap bize ezber ve korkuyla öğretilmeye çalışılmadı mı? Olaylar veya durumlar karşısında bunlar kullanılarak korkutulmadık mı? Hiçbir şeyi kendimizin bulması için yönlendirilmedik. Hazır olarak bize sunulup ezberlememiz söylendi sadece.

Nerden nereye atladım yine dayanamayıp. Bay Tanrı. Sanki kitabı çok yüceltiyormuşum gibi hissettim fakat amacım bu değil. Olabildiğince kısa tutmaya çalışacağım artık. Daha ilk sayfalarda beni içine almayı başaran bir kitap oldu. Ana karakterimiz Tanrı. Alan Lightman onun gözünden evren, zaman, galaksiler, dünya, karalar, canlıların oluşumunu bize roman veya çoğunluğun dediği gibi 'fabl' tadında anlatıyor.Yer yer bilimsel terimler olsa da kesinlikle bu anlaşılmayı güçleştirmiyor. Düşünmemizi sağlıyor sadece. 

Tanrının eniştesi ve teyzesi de evrenin, zamanın ve diğer şeylerin 'yaratılmasında' büyük role sahip. Karakterler üzerine bakarak okumaktansa olaylar üzerine okumak bence daha yararlı olacaktır. Bu tamamen benim fikrim. Karakter üzerinden okunursa daha ilk andan itibaren Tanrının eniştesi mi olur sorusu gelecektir. 

Velhasıl bence zihninde bazı cevapsız sorular olan herkes bu kitabı okumalı. En azından farklı bir açıdan hem de eğlenceli olarak bakmış olacaktır. Dili öyle ağır, terimlerle dolu değil. Olaylar akıcı. Zaman zaman bazı yerler de ben iki üç kez okumak zorunda kaldım sadece. Dilinden ziyade anlatımından dolayı. Düşünmek için zaman zaman durmak bence faydalı olacaktır. 

Son olarak Tanrı Yanılgısı kitabından bir alıntı:

'Tanrının varlığını bile cesurca sorgula; çünkü eğer bir Tanrı varsa, akla saygıyı gözü kapalı korkudan daha çok takdir edecektir.”

Richard Dawkins - Tanrı Yanılgısı

Kitapları milyonlar satan, 30'un üzerinde dile çevrilen Richard Dawkins'in ses getiren eserlerinden birisi Tanrı Yanılgısı. Kitapta, Tanrının varlığı ve dinin gerekliliği gibi konuları eleştirmiş ve bunların gereksizliğinden bahsederken, düşüncelerini bilimle desteklemeye çalışmıştır. Ki evet kendisi ateisttir. Fakat bu bana göre kitaplarını okumamak için bir bahane olamaz. 

Toplum olarak yazarlar, sanatçılar, oyuncular gibi 'insanları' genellikle eserleri yerine cinsel kimliği ya da dini görüşleriyle yargıladığımız için eminim ki birçok insan sadece kitabın isminden dolayı okumaktan vazgeçmiştir. Bunun yerine başka pencerelerden bakabilmek adına kesinlikle okunması gerektiğini düşünenlerdenim. Özellikle şu alıntı bunu en iyi şekilde anlatıyor:

'Zayıf zihinleri diz çöktürüp itaat ettiren yaltakçı ön yargıların yol açtığı bütün korkuları üzerinden at. Mantığı sandalyesinde düzelt ve her olay ve düşünce için onun mahkemesine başvur. Tanrının varlığını bile cesurca sorgula; çünkü eğer bir Tanrı varsa, mantığa olan saygıyı gözü kapalı korkudan daha çok takdir edecektir.'

Ve bir de şu var:

'Dinin olmadığı bir dünya hayal edin. Haçlı Seferleri'nin, Hintler ile Pakistanlıların ayrılmalarının, İsrail-Filistin savaşlarının, Sırp-Hırvat müslüman katliamlarının, 'İsa katilleri' yakıştırmasıyla Yahudilere yapılan eziyetin, Kuzey İrlanda sorunlarının, namus cinayetlerinin olmadığı bir dünya hayal edin. Antik heykelleri yıkıp yok edecek bir Taliban'ın olmadığını, kafirlerin halk içinde kafalarının kesilmediğini, kadınların vücutlarının birkaç santimetresini gösterdikleri için kırbaçlanmadığını hayal edin.'

Son olarak da şu:

'Tanrının varlığı ya da yokluğu evrenle ilgili bilimsel bir olgudur, uygulamada olmasa bile prensipte keşfi mümkündür. Eğer var olsaydı ve bunu açığa çıkarmayı seçseydi, kendi menfaati için Tanrıbizzat sorunu gürültüyle ve anlaşılır biçimde kökünden hallederdi.'

"Burası, sayısız kopyalar dünyası" Alan Lightman - Einstein'ın Düşleri

Yazarın okuduğum ikinci kitabı Einstein'in Düşleri. Algan Sezgintüredi çevirisiyle epub olarak okudum. Tek solukta okunacak kadar kısa ve sürükleyici. Böyle dediğime bakmayın. Her hangi bir öykü kitabı okuyormuş gibi olmuyorsunuz. En azından benim düşüncem bu. 

Yazarın daha önce okuduğum Bay Tanrı kitabını oldukça beğenmiş ve kitaptan etkilenmiştim. Sonra öğrendim ki Einstein'in Düşleri kitabını önce yazmış. Kendimce 'Bay Tanrı'yı demek ki daha da olgunlaştıktan sonra yazmış, bu kitaptan fazla beklentiye girmeden okuyayım bari.' dedim ve kitaba adını veren yüzyılın büyük zekası Einstein'in dediği gibi 'Önyargıları yıkmak atomu parçalamaktan daha zordur.' sözü geçerliliğini tekrar kanıtlamış oldu.

Kitaba gelirsek; çeviri olarak olabildiğince iyiydi. Epub olarak okumama rağmen yazım yanlışı vb. hatalar da yoktu. (Bunu belirtiyorum çünkü bazı epublarda gözü yoracak kadar hatalar oluyor ve epub olarak okuyacak olanlar için rahatlatıcı bir bilgi diye düşünüyorum.) Dili kolayca anlaşılabiliyor. Ayrıca yazarın anlatımı ve kitabın az sayfa olmasıyla tek solukta okunabilmesini sağlıyor. Elbette okuyup köşeye bırakılacak kitaplardan değil. İçerisinde zamanın farklı hallerini anlattığı birçok durum söz konusu. Zamanın bülbül olduğu, zamanın olmadığı, tek boyutlu olduğu, geleceğin olmadığı, geçmişin olmadığı ve birkaç farklı şekli daha. Zamanın farklı hallerini uzun uzun olmasa da anlaşılabilecek kadar uzunlukta anlatmış. Ben okurken bu bölüm bölüm betimlemeleri sanki bir film senaryosu taslağıymış veya bir romana başlarken hazırlanan ana hatlarmış gibi okudum. Çünkü bana göre zamanın bu farklı hallerini anlattığı her bölüm kendi başına bir roman ya da film olabilecek kalite ve özgünlükte. 

Elbette edebi olduğu kadar yazarın fizikçi kimliği de kitapta olması betimlemeleri daha etkileyici kılıyor. Bilim kurgudan ziyade teori gözüyle okunmasını sağlıyor (parantez açarak tamamen şahsi fikrim olduğunu yine belirtmeliyim sanırım).

Son olarak kitabın ismi Einstein'in Düşleri. Einstein hakkında yazılmış, onu anlatan bir kitap olarak okumaya başlayacak olanlar hayal kırıklığına uğrayacaktır. Burada 'spoiler' veriyormuş gibi görünebilirim ama okuyunca bu amaçla demediğim anlaşılacaktır.

Özetle; zaman üzerine zihni açan, okurken sıkmayan, betimlemeleri devam ettirme hissi uyandıran, akıcı ve bir o kadar öğretici bu kitap yaratıcı yazma ve düşünme derslerinde kullanılabilecek kalitede olduğunu söylersek sanırım abartmış olmayız.

Kitap ve özellikle sevgiyle kalın.

Ronald Wright - İlerlemenin Kısa Tarihi

İnsanlık tarihine dair başka bir kitap daha. '192 sayfa, ne ki, iki günde biter.' demeyin. Dolu dolu bir kitap. O kadar dolu ki Martin Scorsese'in yapımcı olduğu ve Stephen Hawking, Margaret Atwood gibi isimlerin de bulunduğu 'Surviving Progress' isimli belgeselin esin kaynağı olmuştur. 

Kitap, bizi insanlık tarihinin başlangıcından günümüze doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Mayalar, Sümerler, Roma, Çin gibi medeniyetlerin arasında dolaşıp bundan sonra ne olabileceğine dair çarpıcı tespitlerde bulunuyor. Daha kitaba başlarken şu cümleyi okumak bile sizi nasıl bir yolculuğun beklediğini az çok anlatıyor:

'Dünya, büyük hatalarımızı affetmeyecek kadar küçüldü artık.' (s.7)

İlerledikçe karşınıza şu alıntı çıkacak:

'Bugüne kadar o kadar fazla türün son bulmasına yol açtık ki, dünya üzerindeki egemenliğimiz fosil kayıtlarında bir asteroidin Dünya'ya çarpmasının sonucuymuş gibi görünecek.' (s.35)

Son olarak:

'D'Oû Venons Nous?Que Sommes Nous? Oû Allon Nous?

(Nereden Geliyoruz? Neyiz? Nereye Gidiyoruz?)'

Lawrence M. Krauss - Hiç Yoktan Bir Evren

Evrene, uzaya dair kitaplar genellikle anlaşılması güç, bir sürü terimler, formüller içerir. En azından benim gibi amatörler için öyle. Fakat bu kitap internette bulunan yarım yamalak, doğruluğu bile bilinmeyen bilgilerin toparlanmış ve düzenlenmiş hali gibi. 

Newton, Einstein gibi bilim insanlarını da tanıtıyor ve bir nevi aşamalı olarak gelinen noktayı gösteriyor. Ayrıca evet 'Hiç Yoktan Bir Evren' nasıl oldu sorusuna da cevaplar vermeye çalışıyor. Ayrıca önceki başlıklarda da gördüğümüz Richard Dawkins'in önsözü yer alıyor kitapta:

'Darwin'den bugüne yazılmış en önemli bilimsel kitap. Türlerin Kökeni'nin doğaüstücülüğe indirdiği ölümcül darbeyi, Hiç Yoktan Bir Evren kozmoloji alanında yapıyor.'

Erich Von Daniken - Tanrıların Arabaları

Kadim medeniyetlerin büyük eserlerini tek başına yapmadıklarını düşünen Erich böyle bir kitap yazmış. Zamanında dünya dışından varlıkların geldiğini söylüyor ve insana bir an 'acaba' dedirtecek kanıtlar sunuyor. Elbette bu kadar basit bir tanımı olamaz bu kitabın. Çünkü yayınlandığı 1970 senesinde yazarı dünya çapında bir şöhrete kavuşturuyor. Genel olarak 'uzaylı' varlıkların dünyayı ziyaret ettiğini ve insanlığa yardımlarda bulunduğunu anlatıyor diyebiliriz. 

Kitapta en sevdiğim alıntılardan birisi şu:

'... ama dünya hâlâ milliyetçiliğin en önemli şeyolduğuna inananlar yüzünden kana bulanıyor.'

Saygıyla...

Her şeyden önce bu yazının bir incelemeden ziyade bir saygı duruşu niteliğinde olduğunu belirtmek isterim.

Stephen Hawking. 21. yüzyılın en önemli bilim insanlarından birisi. Düşünsenize biz onun yaşamının bir kısmına şahitlik etmiş insanlarız. Yıllar sonra çocuklarımıza ve belki torunlarımıza bahsederken onun yaşadığı dönemde biz de vardık diyeceğiz. Einstein, Tesla, Edison ve diğerleri. Belki bunlarla aynı dönemde bulunmadık ama Stephen Hawking'i gördük.

Biraz uzun bir yazı olacak bunu baştan söylemem gerekiyor. Ben Stephen Hawking'le tam olarak The Bing Bang Theory dizisine zaman zaman konuk oyuncu olmasıyla tanıştım. Sheldon'ın zekasını ona benzetmesiyle bir süre merak etmiş ve daha sonra araştırmaya başlamıştım. Araştırdıkça elbette kendimden utandım. Çünkü yüzyılın en önemli bilim insanlarından birini TV aracılığıyla tanıyordum. Kendimi teselli etmek için en azında tanıdım dedim içimden. 

Önce görsel kaynaklara baktım. Şu belgeseli izleyebilirsiniz sizde

https://www.youtube.com/watch?v=gc0a85arRV8

Ve şuna da göz atabilirsiniz;

https://www.youtube.com/watch?v=AJ0w6KvpbZM

Henüz yirmili yaşlarında doktorlar tarafından en fazla iki yıl ömür biçilen bir adam. Çocukluk yıllarında 'kötü' notların sahibi. Biyolojiden hoşlanmayan bir adam. Kim derdi ki çağın en önemli insanı olacak. İki yıl yaşasa mucize olur dedikleri adam 76 yaşında hayata gözlerini yumdu. Bu 76 yıllık sürece onlarca kitap, Tekillik Teorisi, Kara Deliklerin İşleyiş Prensibi, Hawking Radyasyonu ve nice teori ve kuramlar sığdırdı. Ayrıca sanatçı bir kişiliği de vardı ve bunu da bazı TV dizilerine katılarak yansıttı.Ve bütün bunları ASL hastalığından dolayı bir tekerlekli sandalye üzerinde gerçekleştirdi. Tek kelime bile konuşamazken bilime yön verdi. 

2014 senesinde hayatı beyaz perdeye aktarıldı. Dileyenler 'Her Şeyin Teorisi' olarak aratıp internet üzerinden izleyebilirler. Bir link bırakıyorum bende.

http://720pizle.com/...of-everything.html/2

Ve Zamanın Kısa Tarihi. Bu kitapla kendisine 'Evrenin Efendisi' lakabı takıldı. Çünkü fizikle alakalı bir kitap ilk kez çok satanlara girmişti ve bunu 237 hafta boyunca sürdürdü. Onu tanımamın üzerinden geçen yaklaşık 4 senenin ardından okudum bu kitabı. Yön vermek, az da olsa yardımcı olmak amacıyla diyeceğim birkaç cümle var sizlere kitap hakkında.

Dilinin oldukça sade olduğunu görmüştüm internette kısa bir araştırma yapınca. Buna itirazım yok. Fakat fizikle, uzayla, Kara Deliklerle, kuantum, sicim teorisi, tekillik, genişleyen evren teorisi, şişme kuramına hiç aşina olmayanlar için biraz zorlayıcı olacaktır. Burada çok bilmişlik yapıyor gibi anlaşılmak istemem. Çünkü bu konuları az çok kendimce araştırıp merak eden biri olarak kitap yine de zorlayıcı oldu benim için. Aslında okuduklarımı anlayabiliyorum fakat birine anlatırken aynı başarıyı gösteremiyorum. Hawking daha çok geçmişten günümüze doğru anlatıyor teorileri, kuramları. Kıyaslamalar yapıyor. Anlayabilmemiz için örneklemeler yapıyor. Olabildiğince basit tutuyor ama temelde Fizik ve uzay olduğunu unutmamak gerek. Kitabı okumaya başlamadan önce birkaç gün ayırıp yukarıdaki ve onlara benzer başlıklar araştırıp biraz ön bilgiye sahip olmak yararınıza olacaktır. 

Sanırım başta belirttiğim saygı duruşu amacımdan biraz uzaklaştım. Burada bitirmem gerektiğini biliyorum. Kesinlikle her okurun kütüphanesinde olması gerek bir kitap diyerek noktalıyorum.

Unutmadan şu linkten Barış Özcan'ın onun hakkında hazırladığı videoya bakmak size iyi gelecektir;

https://www.youtube.com/watch?v=FgorLc4K2eA

Şuna da göz atmayı unutmayın;

https://www.youtube.com/watch?v=HJ7zbzJZsjs

Ve son olarak bu şarkıda da Pink Floyd, Stephen Hawking'le özdeşleşen o mekanik sesi kullanmıştır.

https://www.youtube.com/watch?v=beo_V3BnOfo

Şuna da göz atmayı unutmayın;

https://www.youtube.com/watch?v=HJ7zbzJZsjs

Gündüz Vassaf - Cehenneme Övgü

Totaliter: demokratik hakların ve özgürlüklerin tümüyle baskı altında tutulduğu, siyasal erkin bir elde toplandığı, teröre, baskıya ve zulme dayalı (devlet yönetimi).

Totalitarizm: Bütüncüllük.

Aslında şunu en başta belirtmeliyim: İnceleme yazmayı becerebilenlerden değilim. Fakat bu kitabı bir kişiye de olsa okutmaya yarayacaksa, bir kişi de olsa görüp merak edecekse amacıma ulaşmış olacağım. 

'Bir de hangi sayfasından başlarsan başla, okuyabileceğin romanlar vardır. İlk okumadan sonra eline alırsın ve herhangi bir sayfasını açıp okumaya başlarsın. Sonra da istediğin yerde bırakırsın. Eğer o okuduğun birkaç sayfa sana bir şeyler düşündürdüyse roman iyidir.' (Hakan Günday, Piç)

Cehenneme Övgü bir roman değil evet ama yine ve yeniden her hangi bir sayfayı açtığınızda en sonuna kadar okuma isteği uyandıran bir kitap. Ben Gündüz Vassaf'ın bu eseriyle tanışalı 24 saat bile olmadı. Bir forum sitesinde sadece şu alıntıyı gördüğüm için okumaya karar vermiştim: 'Yaşam, gecenin konusudur.' Bu üç kelimelik alıntı yüreğimden bir yerleri ele geçirmiş ve ısrarla bu kitabı bir an önce okumam gerektiğini söylüyordu, ki önümde en kısa sürede bitirmem gereken iki kitap olmasına rağmen. 

Daha ilk sayfada karşıma 'GECEYE ÖVGÜ' bölümü çıktı. 'Gece, düzen güçleri uykudadır.' cümlesiyle başlıyor bu bölüm. Okudukça kendi içimde dile getiremediğim ne varsa Vassaf gözüme gözüme sokuyor. Her cümleden sonra bir süre tavana bakıp düşünüyorum. 'Yaşam, gecenin konusudur. ' cümlesiyle ilk bölümü bitirdiğimde neden bu kitabın içimde bir yerleri yakaladığı açıklık kazanıyor.

Daha ilk bölümün etkisini üzerimden atmamışken 'ÖZGÜRLÜK CEHENNEMDİR' bölümüne geldim ve beni nelerin beklediğini tahmin bile edemeden okumaya devam ettim. Okuduğum her cümlenin altını çizmekten, aslında pdf olarak okuduğum için not düşmekten, kolum ağrıdı ve bu incelemeyi yazmaya karar verdim.

Gereğinden fazla uzadığının farkındayım. Yavaştan bitiriyorum. Eğer buraya kadar okuduysan incelemeyi, bir an önce bu kitabı pdf olarak indir ve okumaya başla. Dil olarak bir cümle de bile 'acaba burada ne demek istiyor?' demeyeceksin. Gece, Özgürlük, Sanat, Seçimler, Kahramanlar ve hatta Cinsiyetler üzerine söyleyecekleri var Vassaf'ın. 

Son olarak 'Kahramanlar' bölümünde içten içe rahatsız olduğum cümleleri oldu elbet. Ama şu da var ki, haklı olduğunu biliyordum yazarın. Bu bölüme geldiğinizde ne demek istediğimi zaten anlayacaksınız.

Okuduğum onlarca kitap içinde Kafka'nın o meşhur aforizmasını kendi adıma söyleyebileceğim ender kitaplardan biri oldu kısaca:

'Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?'

  • Carl Sagan - Miyarlarca ve Milyarlarca

  • Richard P. Feynman - Fizik Yasaları Üzerine

  • Andre Comte-Sponville - Felsefeyi Takdimimdir

  • Marquis De Sade - Tanrıya Karşı Söylev

Son olarak daha fazla inceleme, kitap için kitapların sosyal medyası 1000kitap.com adresine göz atın derim.,

Not 2: Bu bir reklam değildir. Tamamen kişisel bir içeriktir. 

Kitap ve sevgiyle kalın...

Popüler İçerikler

Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı
Hollanda Hükümeti'nden Örnek Karar: Scottish ve Sphynx Kedilerin Sahiplenilmesi Yasaklandı!
A Millî Takım'ın UEFA Uluslar Ligi'ndeki Play-Off Turu Rakibi Belli Oldu: Macaristan