Dünya Bilim Tarihinin En Akıl Almaz 25 Sıradışı Deneyi

Bilimin sınırlarının ne olduğu ve bir takım ahlaki değerleri göz önüne alıp almaması gerektiği hala tartışılmakta. Bir argümana göre, bilimin gelişmesi için hiçbir sınır gözetilmemeli ve bilim adamları tamamen özgür bırakılmalı. Karşıt argümana gelirsek, ışın tedavileri ve uzay yolculukları güzel gelişmeler, fakat bilimin durması gereken bir nokta var. Bize 'bu adamlar ne yapıyor yahu?' dedirten ve bilimin sınırlarını zorlayan bu 25 sıradışı deneye bir göz atın ve ardından kararınızı verin: bilimde sınırlar olmalı mı?

Aman dikkat! Galeride bulunan dünya tarihinin en akıl almaz bu 25 çılgın deneyinden bazıları başınızı döndürebilir veya midenizi kaldırabilir!

1. Orgon enerjisi iddiaları ve korkunç cihazlar

Sigmund Freud'un izinden ilerleyen psikanalist Wilhelm Helm, 1930 yılında Orgone ismini verdiği bir teori geliştirdi. Bir tür hayat gücü veya kozmik enerji olarak nitelendirdiği orgon enerjisi, aslında Freud'un libido teorisinin bir devamı niteliğindeydi ve Wilhelm bu inceleme alanını Orgonomi olarak adlandırdı. 1940 yılında, kansere neden olan virüsleri öldürmek ve bitki yetiştirmek üzere, Faraday Kafesi (elektriksel iletken metal ile kaplanmış veya iletkenler ile ağ biçiminde örülmüş içteki hacmi dışardaki elektrik alanlardan koruyan bir muhafaza sistemi) ismini verdiği bir tür orgon deposu geliştirdi. Wilhelm'in bu saçma iddiaları hiçbir zaman kanıtlanamadı. Geliştirdiği orgon cihazlarını kaçak yollardan yurtdışına çıkarmak isteyen Wilhelm, bir süre hapiste de yattı.

2. LSD verilen fil

Fil davranışlarını inceleyen Warren Thomas tarafından yürütülen bu deney, bilim tarihinin yüz karası olarak biliniyor. Lincoln hayvanat bahçesinde 1962 yılında gerçekleştirilen deney, Truko isimli bir file, 297 miligram LSD (insanın kullanabileceği dozun 3000 katı) vererek, filde ortaya çıkacak davranışları gözlemlemek üzere yapıldı. Fillerde geçici bir delilik hali olarak bilinen 'musth' durumunun ortaya çıkması bekleniyordu. Fakat işler planlandığı gibi gitmedi ve 1 saatin ardından Truko'nun cansız bedeni yere yığıldı. Hayvan ölmüştü ve bilim tarihinin en yüz kızartıcı anlarından biri yaşanmıştı.

3. İki kafalı köpek

Charles Claude Guthrie, ünlü bir Amerikan fizyolog, 1912 yılında Nobel ödülünü kazanan Alexis Carrel ile bir takım çalışmalar yürütmüş ve bilim alanına önemli katkılarda bulunmuştu. Fakat Guthrie'ye Nobel ödülü teklif edilmemişti ve bunun nedeni olarak da köpekler üzerinde yürüttüğü deneyler gösterilmişti. Bilim dünyasını şoka uğratan bu deneylerde, Guthrie bir köpeğin kafasını keserek, kesilmiş kafayı bir başka köpeğe dikmek ve çift kapalı köpekler yaratmak istemişti. Amacına ulaşamayan Guthrie, ilginç bir gerçeği açığa çıkarmıştı: Bedeninden ayrılan köpek kafası belli bir süre boyunca suni yollarla canlı tutulabiliyor.

4. Frankenstein'ın köpekleri

Transplantasyon konusunda oldukça obsesif olan bir diğer bilim insanı Vladimir Demikhov, bilim dünyasında kalp naklinin temellerini atan kişi olarak biliniyor. Hayvanlar üzerinde oldukça tartışmalı deneyler yürüten Demikhov, tıpkı Guthrie gibi, bir çok konuda başarısızlık yaşadı.

5. Mamut klonlama

Teriyojenoloji ve biyoteknoloji alanlarında yaptığı çalışmalar ile profesör ünvanını kazanan Hwang Woo-Suk, bir mamutu klonlamak istiyordu ve bu amaç için yüz milyon dolarlar harcadı. Fakat etik kanunları çiğnediği gereçesiyle çalışmaları durduruldu ve bilim dünyasından dışlandı.

6. Kusmuk içen doktor

Sarıhumma hastalığı üzerine yaptığı araştırmalar ile tanınan Amerikalı doktor Stubbins Ffirth, bu hastalığın bulaşıcı bir hastalık olmadığını iddia etti ve bu hipotezini kanıtlamak için kendi bedenini kullandı. Bu hastalığın oldukça sık rastlandığı yerlerde yaşayarak, sarıhummanın kendisine bulaşmayacağını göstermek istiyordu ve bu nedenle sarıhumma hastalarının kusmuklarını bile içti. Ulaştığı bazı bulgular daha sonradan doğrulanmasına rağmen, sinekler yüzünden sarıhummaya kapılan doktor son nefesini bu hastalık yüzünden verdi.

7. İnsan saybörk

İngiliz Kevin Warwick, Reading Üniversitesi'nde profesör olarak çalışıyor ve bu üniversitede robotlar üzerine araştırmalar yapıyor. Dünya tarihindeki ilk saybörkü yapan kişi olarak da bilinen Warwick, kendi bedenine yerleştirdiği elektrotlar ve çipler ile, bedenini kullanarak internete erişebiliyor ve bedenine ait olmayan robotik bir kolu kontrol edebiliyor.

8. Tırnak yeme terapisi

Lawrance LeShan, insan beynine subliminal mesajlar göndererek kötü alışkanlıkların durdurulabileceğini iddia etmişti. Bu alışkanlıklar arasında tırnak yeme de vardı. Bir grup insanın uyumakta olduğu bir odada 'tırnaklarım çok pis ve iğrenç' cümlesini yüzlerce kez tekrarlayarak, bilinçaltının derinliklerine ulaşmaya çalışan LeShan, bu uygulamanın %40 oranında başarıya ulaştığını gördü. Fakat sorulması gereken başka sorular vardı: Odadaki insanlar deney esnasında gerçekten uyuyorlar mıydı?

9. Cüce insanlar

Zehirbilim konusunda ilk bilimsel çalışmaları gerçekleştiren Paracelsus, 1500'lü yıllarda yaşamış bir kimyagerdi. 'Bilinçaltı' kavramına klinik anlamda değinen ilk insan olarak da bilinen Paracelsus, homunculus ismiyle anılan 'cüce insanlar' yaratmasıyla ünlenmişti. Bu canlıları yaratmak için insan yumurtaları bir ata enjekte edildikten sonra at doğum yapana kadar insan kanıyla besleniyordu. Fakat Paracelsus'un başarıya ulaştığı gösteren hiçbir kanıta bugüne kadar rastlanmadı.

10. Ölü canlandırma

Henüz çocukken bir dahi olduğu anlaşılan Robert E. Cornish, Californiya Üniversitesi'nden 18 yaşında mezun oldu ve doktorasını 22 yaşında tamamladı. Cornish'in takıntısı ölü insanları yeniden hayata getirmek yönündeydi. 1930'lu yıllarda, ölü hayvanları yeniden hayata döndürmek için araştırmalar yaptı. Bu deney için yavru tilkileri kullanan Cornish, ölü hayvanlara adrenalin ve antikoagülanlar enjekte ederek kan akışlarında meydana gelen değişimleri gözlemledi. Bazı hayvanlar çok kısa süre için de olsa hayata geri döndü, fakat gözleri görmüyor ve beyinleri düzgün çalışmıyordu. Çılgın doktor, bu başarısını insanlar üzerinde hiçbir zaman elde edemedi.

11. Ruhumuzun ağırlığı

Dr. Duncan MacDougall, insan ruhunun bir ağırlığı olduğunu ilk kez keşfeden kişiydi. İnsan öldüğü anda bedeninde yaşanan ağırlık kaybını ölçebileceğini ve bu ağırlığın da ruhun kütlesi olduğunu iddia eden Duncan, ölümü çok yakın olan hastaları incelemeye aldı ve her birinde ölümden sonra yaşanan ağırlık kaybının 21 gram olduğunu keşfetti. Bu da demek oluyor ki ruhumuz 21 gram ağırlığındaydı. Dr. Duncan'ın bu çalışmaları bilim dünyasında hiçbir zaman önemli bir yere sahip olmadı ve unutulup gitti.

12. Kendi kalbiyle oynayan adam

Alman bilim adamı Werner Theodor Otto Forssmann, 1929 yılında kendi bedeni üzerinde gerçekleştirdiği bir deney ile ün salmış. Hiç kimsenin yardımı olmaksızın önce lokal anastezik alan, ve sonra kolunda açtığı bir oyuğa kateter sokarak kendi kalbine ulaşan bu çılgın bilim adamı, bu çalışması yüzünden işten kovulmuştu. Fakat 1956 yılında, kardiyak kateterizasyon işlemine olanak sağlayan bir prosedür geliştirdiği için tıp alanında Nobel ödülüne layık görüldü.

13. Frankenstein

1673 yılında Frankenstein Kalesi'nde doğan smyager Conrad Dippel, zamanının büyük çoğunluğunu anatomi ve simya alanlarında çalışarak geçiriyormuş. Söylentilere göre, hayal gücü yüksek bu bilim adamı, bir huni, hortum ve yağlama maddesi kullanarak, ölü bir bedenin ruhunu başka bir bedene aktarmaya çalışıyormuş. Geceleri mezarları kazarak ölü bedenleri çıkardığı söylentisi yayılınca kasabadan kaçmak zorunda kalan Dippel, Mary Shelley'in kale ile aynı ismi taşıyan romanına esin kaynağı olmuş.

14. Büyük patlama

Californiya'da bulunan Yüksek Derecede Patlayıcı Maddeler Birimi, bir stinger füzesi üzerinde, yeni keşfettikleri metal eritici lazerleri kullanarak deney gerçekleştiriyordu. Onların bu deneyleri sonucunda yukarıda gördüğünüz görüntü ortaya çıktı.

15. Bir ilginç adam: Nikola Tesla

Çılgın karakterli bilim adamlarının oldukça karizmatik görünmesinin başlıca sebebi olan Nikola Tesla, kendi ismini verdiği bir bobin geliştirmesiyle biliniyor. Bilim kurgu filmlerinde ve video oyunlarında, arka planda pes bir ses üreten ve döneminde oldukça büyük bir buluş kabul edilen bu aktarıcı bobin, Tesla'nın karakterini de yansıtıyor aslında. Pislikten ve böceklerden korkması, etrafında olan hiçbir şeyden memnun olmaması ve inci küpelerden nefret etmesiyle ün salan Tesla, aynı zamanda güvercinlere olan düşkünlüğü ve buluşları hakkında hiçbir zaman konuşmamasıyla da biliniyor.

16. LSD ile uçmak

1983 yılında, İsveçli bilim adamı Dr. Albert Hofmann, LSD adıyla da bilinen Liserjik Asit Diethylamide-25 maddesini geliştirdi. Geçen 5 yıl ile birlikte, parmağıyla temas ettiği çok küçük bir dozun ardından çalışmalarına ara vermek zorunda kalan Hofmann, baş dönmesi ve halüsinasyonlar ile mücadele ediyordu. 3 gün sonra, kendine 250 miligram (insanın alabileceği dozun 10 katı) enjekte eden Hofmann, daha sonradan bunun bir yanlış hesaplama sonucu olduğunu söyledi ama kimse ona inanmadı.

17. Hayvanların beynini kontrol edebiliriz

Bu iddia, 'stimoceiver' adlı bir cihaz geliştiren Jose Delgado'ya ait. Stimoveiver cihazı bir tür bilgisayar çipi, uzaktan kontrol ediliyor ve bir hayvanın beynindeki elektriksel titreşimleri etkileyebiliyor. Hayvanlarda deri altına yerleştirilen bu çip, istenmeyen hareketlerden duygu kontrolüne, hayvanlar üzerinde oldukça geniş bir kontrol öbeği sağlıyor. Delgado'nun bu çalışması, bilim dünyasınca etik bulunmadığı için reddedildi ve geliştirilmedi.

18. Bakteri içen doktor

Mide ülserine neden olan helicobacter pylori bakterisini izole edebilen Dr. Robin Warren ve Dr. Barry Marshall, bu iddialarını kanıtlamak için oldukça sıradışı bir deney gerçekleştirdiler. Dr. Marshall, ülser hastalarının midelerinden toplanmış bir miktar bakteriyi içti ve kendi bedeninde bir mide iltihabı geliştirdi. Midesindeki mikrobu izole edebilen doktor ve arkadaşı 2005 yılında Nobel ödülüne layık görüldü.

19. Dünyayı tahrip eden bir buluş

Mekanik mühendisi ve kimyager olan Thomas Midgley, günümüzde hava kirlilğinin başlıca sebebi olan kurşunlu benzini geliştirmesinin yanı sıra, çevrecileri oldukça sinirlendiren diğer bir çok ürünü de geliştirdi. İcadını insanlara göstermek için elini kurşunlu benzin ile yıkayan Midgley,benzin buharını 60 saniye boyunca içine çekti ve kendisine hiçbir şey olmadı.

20. 'Şizofreniyi tedavi edebilirim'

Yeni düşünce kalıplarıyla insan beynini yeniden programlayarak şizofreni hastalarını iyileştirebileceğini iddia eden bu doktorun adı Ewen Cameron. Önce hastalara bir kulaklık takması söyleniyordu, ve ardından haftalar boyunca tekrarlanan pozitif mesajları dinlemeleri isteniyordu. 1950 ve 1960 yılları arasında, çok ciddi problemleri olmayan bazı hastalarda iyileşme belirtileri gözlenmişti. Bunun ardından, CIA'in de ilgisini çeken yeni yöntem için oldukça ciddi miktarlarda yatırım yapıldı fakat bir süre sonra Cameron'un tedavisinin hiçbir işe yaramadığı ortaya çıktı.

21. Gıdıklama profesörü

Psikoloji alanında oldukça önemli çalışmalar yürüten profesör Clarence Leuba, gülmenin gıdıklanma sonucu meydana gelen bir tepki olduğundan şüpheliydi ve acaba gülmek eylemi 'öğrenilen bir davranış' mı diyerek 1933 yılında bir takım deneyler yürüttü. Deney sırasında kimsenin gülmemesini söyleyen doktor, yeni doğan oğlunu gıdıkladı ve oğlunun yüz ifadelerini görmesini engellemek için bir de maske taktı. Geçen 7 ayın ardından, küçük bebek gıdıklandığı zaman aralıksız gülüyordu. Leuba'nın 3 yıl sonra doğan kızı da, aynı şekilde, 8 aylıkken gülmeye başlamıştı. Bu deneyin sonucunda ulaşılan nokta şuydu: Gülme, gıdıklanma sonucunda tetiklenen doğal bir davranış şekli.

22. Uyku mucizesi

Uyku üzerine araştırmalar yapan psikiyatrist Ian Oswald, Edinburgh Üniversitesi'nde bir takım çalışmalar yürüttü. Oswald'ın aklındaki soru, insanların her koşul altında uyuyup uyuyamayacağıydı. 1960 yılında bir grup gönüllü denek üzerinde bir deney gerçekleştiren doktor, gözlerini tamamen açtığı deneklerin göz bebeklerinin 50 cm önüne bir flaş ışığı yerleştirdi. Bu denekleri aynı zamanda elektroşoklara ve yüksek sesli müziğe de maruz bırakan doktor, tüm deneklerin eninde sonunda uykuya daldığını gördü. Doktorun bu deney sonucunda ulaştığı veri şuydu: Düzenli aralıklarla tekrarlanan ritim kalıpları, hangi koşul altında olursa olsun insanın uykusunu getiriyor.

23. Dünyanın yüzleri

Bir diğer psikiyatrist Carney Landis, tüm dünya üzerinde aynı olan bir grup 'yüz ifadesi' keşfetmeye çalıştı. Denekleri üzerinde oldukça sıradışı işlemler yürüten doktor, önce onlara amonyak koklamalarını ve caz müzik dinlemelerini söyledi ve ardından deneklerde meydana gelen yüz ifadelerini kaydetti. Deneyin ilerleyen aşamalarında deneklerine bir sıçanın boynunu kesmelerini söyleyen doktor, bilim dünyasında kabul görmüş verilere ulaşamadı ama bu ilginç deneylerin ardından geriye çok ilginç yüz ifadeleri kaldı.

24. Stanford hapisane deneyi

Philip Zimbardo, hapisanelerin neden bu denli şiddet olduğu yerler olduğunu oldukça merak ediyordu. Ya hapishane sakinlerinin karakterlerinden dolayı şiddet ortaya çıkıyordu, ya da hapishane duvarları arkasındaki güç savaşları ve birbirini kontrol etme içgüdüsü insanları şiddete yöneltiyordu. Stanford psikoloji departmanında sahte bir hapishane meydana getiren Zimbardo, daha önce hiçbir suç işlememiş bir grup genç insanı gardiyan ve mahkum rollerini oynamak üzere bu hapishaneye kapattı. Henüz ilk gecede, mahkum olarak içerde bulunan grup bir isyan başlattı ve bu da, gardiyan olarak atananların çok 'yaratıcı' bir disiplin metodu geliştirmesine neden oldu. Mahkum olarak içerde bulunan grup, bir süre sonra kontrolden çıktı ve Zimbardo öylesine korktu ki, mahkum grubun kendisine saldıracağını ve polisi arayacağını düşünmeye başlamıştı. 6. günde, ortaya çıkan kargaşadan dolayı deneyi iptal edilen Zimbardo, psikoloji dünyasında oldukça önemli bir yere sahip.

25. Kurşundan hızlı bir insan

İkinci Dünya Savaşı sırasında uçuş cerrahı olarak çalışmasıyla tanınan John Paul Stapp, insan bedeninde, ani hızlanma ve yavaşlama anında meydana gelen değişimleri incelemesiyle de biliniyor. Kendi bedenini kullanarak bir takım deneyler yürüten Stapp, 2800 kg ağırlığındaki 4 motorlu ve silahlı bir roket ile ani hız ve yavaşlama üzerinde çalıştı ve bugüne kadar binlerce jet pilotunun hayatını kurtardı.

Popüler İçerikler

"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı
Cübbeli Ahmet Çakarlı Araçla Geldiği Etkinlikte Şeriatı Savundu: Skandal Sözlere Tepki Yağdı!
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
YORUMLAR
27.05.2015

"297 miligram LSD (insanın kullanabileceği dozun 3000 katı) vererek", "kendine 250 miligram (insanın alabileceği dozun 10 katı) enjekte eden Hoffman" hmm

02.07.2015

Tesla'nın kıymetini bilemedik.Sadece bunu bilir,bunu söylerim.

05.10.2014

ruhun agırlıgı diye bir şey yoktur 21 gram öldügümüzde akcigerlerimizden boşalan oksijendir.

06.10.2014

ciğerlerden boşalan oksijen miktarı fikrin açıkcası biraz anlamsız. matematiğini bilemiyorum ama 21 gramlık oksijen ağırlık olarak gözümüze al gelse de hacim yani metre küp olarak çok fazla yer kaplayabilir. ciğerlerimiz buna yetmeyebilir. bu konuda "BENCE" en mantıklı açıklama vücuttaki tüm enerjinin durması sonucu bu 21 gram kaybediliyor. tüm internette dolaşımdaki elektron miktarının ancak bir çilek kadar olduğunu düşünürsek öldüğümüzde vücudumuzdaki enerjinin yani elektronların durduğunu/havaya aktığını/yok olduğunu düşünürsek mantıklı geliyor. sonuçta trilyonlarca hücremiz var. ölünce hepsi enerji konusunda duruyor.

TÜM YORUMLARI OKU (12)