Arkeologlar yapılan kazılarda, 1,000 yıllık bir Budist tapınağını ortaya çıkardı sevgili dostlar. İşin ilginç yanı ise, bu yeraltı mabedinde bulunan sandığın içinden çıkan kemiklerin Buda'nın kafatası kemikleri olabileceğinin düşünülmesi...
Arkeologlar yapılan kazılarda, 1,000 yıllık bir Budist tapınağını ortaya çıkardı sevgili dostlar. İşin ilginç yanı ise, bu yeraltı mabedinde bulunan sandığın içinden çıkan kemiklerin Buda'nın kafatası kemikleri olabileceğinin düşünülmesi...
1,000 yıllık Budist tapınağının kalıntıları içinde bulunan bu türbenin göze çarpan ilk özelliği oldukça süslü olması. 1.2 metre uzunluğundaki türbe sandal ağacı, gümüş ve altından üretilmiş ve üstü kristal, cam, akik ve lacivert taşlarla süslenmiş. Türbenin içinde ise altından yapılmış bir sandığın içinde kafatası kemiği parçaları bulunuyor.
Bu altın sandık, Budist mitolojide bulutlarda ve suda yaşadığına inanılan dişi periler olan Apsara'ların müzik aletleri çalan figürleriyle süslenmiş daha büyük bir gümüş sandığın içine yerleştirilmiş. Bu iki sandık da yarımküre biçiminde minyatür bir türbenin, Budistlerin 'stupa' ismini verdikleri alanın içinde bulunuyor. Budist kültüründe stupalar, eski Budist rahiplerinin kemiklerinin ya da çeşitli hatıralarının bulunduğu, meditasyon yapmak için kullanılan mekânlardır.
Çünkü bu gümüş kutu da bir başka demir kutunun içine koyulmuş ve tüm bunlar taştan yapılmış bir anıtın içine yerleştirilmiş. Peki bu kemiklerin Buda'ya ait olması ne kadar olası?
Kafatasının yan bölümünden alındığı anlaşılan bu kemik, başka birçok Budist rahibin mezarının bulunduğu tapınakta özellikle korunmuş ve yanına Deming isimli bir adam tarafından, sandığın ne zaman yapıldığı ve kemiğin gerçekten de Buda'ya ait olduğunu anlatan bir yazıt yerleştirilmiş.
Bu yazıtta anlatılanlara göre bu türbe, İmparator Zhenzong'un hüküm sürdüğü dönemde, yani M.S. 997-1022 yılları arasında inşa edilmiş ve savaşlar neticesinde yıkılana kadar bir başka tapınakta muhafaza edilmiş. Bundan sonra ise, 21 Temmuz 1011 yılında daha iyi korunması için bu tapınağa yerleştirilmiş.
'Sandığın üzerine işlenmiş, Buda'nın hayatından hikayeleri içeren birkaç tasvir bulunuyor. Bu hikayeler, onun doğduğu günden, parinirvanaya ulaştığı, yani öldüğü günlere kadar uzanıyor. Budist inancına göre bu ölüm neticesinde Buda asla tekrar doğmamıştır. Bir şeyler onun doğum-ölüm döngüsünden kurtulmasına sebep olmuştur.'
İlginçtir ki, bu kalıntılar aslında Nankin Arkeoloji Enstitüsü araştırmacıları tarafından 2008 yılında ortaya çıkarılmış ve 2012 yılında Hong Kong'da sergilenmeye başlamıştır. Olayın batı medyasının ilgisini çekmesi ise ancak bugünlerde, bir İngiliz gazetecinin yazdığı makale ile mümkün olmuştur.
'Buddha yaşam-ölüm döngüsünü kırdığında, bedeni Hindistan'da bulunan Hirannavati Nehri'nin yanında yakıldı. O zamanlar Hindistan'Da hüküm süren kral Ashoka (M.Ö. 268-232) Buddha'nın kemiklerini saklamaya karar verdi ve toplamda 84,000 parça kemik elde edildi. Ülkemiz Çin ise bu kafatası kemiği de dahil olmak üzere, parçalardan 19 tanesine sahip oldu.'
buda bir prens olarak dunyaya gelip, dunya zenginliginin luksunun tamamini red edip sade bir yasami tercih etmis biri. oldugunde tek mal variginin bir kap ve yarim mango oldugu soylenir. kendini dunyevi zenginliklerden soyutliyarak tanrilasmis birinin kemiklerinin bu kadar altin ve satafat icinde saklanmasi biraz ironik olmus.
BUDA mı geldi başımıza esprisi yapan yok şaşırtıcı
lan sandık denilince bende sandık bekliyorum. Hacı sandık değil o kutu kutu :D