Gökbilimciler ilk kez sisteminde bulunan asteroitleri ve kuyruklu yıldızları çerez niyetine atıştıran beyaz bir cüceyi gözlemlediler. Bilim insanları, Dünya'dan 86 ışık yılı uzaklıkta bulunan bu yıldızın iç ve dış yıldız sistemlerini oldukça karıştırdığını düşünüyorlar. Biz de bu yazımızda ölürken tüm sistemini de öldüren yıldızdan bahsediyoruz.
'Bu beyaz cüceleri inceleyerek, hâlâ bozulmamış olan gezegen sistemlerini daha iyi anlamayı umuyoruz.' şeklinde sözlerine devam ediyor. Amerikan Astronomi Topluluğu'nun 240. toplantısında sunulan bu keşfin etkisini takdir etmek için bir yıldızın nasıl beyaz cüceye dönüştüğünün daha iyi anlaşılması gerekiyor.
Bu yıldızların kaçınılmaz olarak yakacak hidrojenleri kalmaz ve son çare olarak çekirdeklerinde helyum eritmeye başlarlar. Bu süreç, yıldızların en yakında bulunan gezegenlerini yutabileceği kadar şişip genişleyebileceği kırmızı dev aşamasında gerçekleşir. Yıldız yaşlanmaya devam ettikçe dış katmanını kaybeder ve sonunda helyumunu tüketerek bir beyaz cüceye dönüşür.
Bu objelerin ışıkları artık termal enerjidir ve içlerinde füzyon gerçekleşmez. Beyaz cüce evresinin başlangıç dönemi – yaklaşık 100 milyon yıl – bu araştırmanın da doğruladığı gibi, yıldız sistemleri için çalkantılı olabilir.
Bu elementlerden bazıları hem karasal gezegenlerin hem de asteroitlerin oluşumunda en bol bulunanlardır, diğerleri ise buz dünyalarında ve kuyruklu yıldızlarda yaygındır. Johnson, 'Verilerimiz için en uygun olanı, Merkür'ü oluşturan maddeler ile buz ve tozdan oluşan kuyruklu yıldız benzeri malzemenin neredeyse bir karışımı' diyor. 'Demir de nitrojen buzu da, gezegen oluşumu için farklı koşullar önerir. Güneş Sistemi'mizde her ikisinden de bu kadar çok bulunan bilinen bir cisim yok.” şeklinde sözlerine devam ediyor.
Beyaz cüce G238-44'ün keşfi, buzla dolu objelerin bu uzak cisimler tarafından Dünya'ya getirilmiş olabileceğinden, bizler için önemli. Kaliforniya Üniversitesi'nden fizik ve astronomi profesörü Benjamin Zuckerman, “Hayat, bildiğimiz haliyle karbon, nitrojen ve oksijen gibi çeşitli uçucu elementlerle kaplı kayalık bir gezegen gerektiriyor. Bu beyaz cücede gördüğümüz elementlerin bolluğu, kayalık bir ana gövdeden ve uçucu zengin bir ana gövdeden gelen maddelerin bir karışımına benziyor, ki bu da yüzlerce beyaz cüce üzerinde yaptığımız çalışmalarda bulduğumuz ilk örnek.' diye ekliyor.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!