Gizemlerle dolu evrenin derinliklerindeki sırların çözülmesi için gece gündüz demeden çalışan bilim dünyası, her geçen gün yeni bilgi ve buluşlarla karşımıza çıkıyor. Ancak, bu durum bilim insanlarının tüm keşif ve fenomenleri hala tam olarak çözdüğü anlamına gelmiyor.
Bugün, sizlerle beraber kara deliklerin çekimi, kuantum fiziğinin belirsizlikleri ve hatta yaşamın kökenine kadar uzanan birçok konuda bilim insanlarının hala tam olarak ne olduğunu çözemediği 7 ilginç keşfe bir göz atacağız. 👇
13. yüzyıldan itibaren İngiliz kıyılarında pek çok kez rastlanan ve bölge halkı tarafından 'Yıldız Jölesi' olarak adlandırılan bu madde epey gizemli bir yapıya sahip. Öyle ki, üzerinde yapılan sayısız analize rağmen, mevcut maddenin kökeni hakkında ne bir bilgi ne de bir DNA izi bulunamadı. Birçok kişi bu nedenle Yıldız Jölesi'nin Dünya'nın oluşumu sırasında gerçekleşen meteor yağmurları ile gezegenimize geldiğine inanıyor.
NASA tarafından yürütülen bir araştırma sonucu, tüm insanlığın, gezegenin ve hatta tüm evrenin bir ses enerjisi ile yok olabileceği ortaya çıktı. Araştırmaya göre, evrenin tahmin edilen kütle enerjisine karşılık gelebilen 1100 desibellik bir ses enerjisinin oluşturabileceği karadelik, tüm evreni içine çekerek her şeyi yok edebilir. Ancak endişelenmenize gerek yok. Uzmanlar, şimdiye kadar evrende çıkarılan en büyük sesin 300 desibel değerinde olduğunu ve bu akılalmaz teoreme konu olan 1100 desibellik bir sesin çıkarılmasının neredeyse imkansız olduğunu söylüyor.
Listemizde bilim insanlarını şaşkına çeviren bir diğer esrarengiz madde ise Blob. Tek hücreli bir yapıda bu cıvık mantar, benzer türlerine kıyasla oldukça zeki. Öyle ki, basit seviyede zihin hafızasına ev sahipliği yapan Blob, bir labirente yerleştiren besin maddesine ulaşmak için en kolay yolu seçebiliyor ve kaynağın yerini tekrardan hatırlayabiliyor. Bazı araştırmacılar, imkansız yeteneklere sahip olan bu maddenin öğrenme becerisi sayesinde laboratuvarda karşılaştığı insanların düşüncelerini taklit edebildiğine inanıyor.
Buzullar üzerinde araştırma yapan bilim insanları, Çin'in Tibet Platosu'ndaki buz tabakasının içinde gizlenmiş türü tam olarak belirlenemeyen yeni virüs türleri keşfetti. Araştırmalar sonucunda söz konusu virüslerin yaklaşık 15 bin yaşında olduğu ve buzul ortamda kristalleşerek hayatta kaldıkları ortaya çıktı. Araştırmacılar, modern zamanda ortaya çıkanlardan çok daha farklı bir yapıya sahip olan mevcut virüslerin ölümcül olabileceğini iddia ediyor.
İlk kez 1939 yılında Peru'nun Nazca Çölü'nde keşfedilen devasa kum alanları üzerine kazınmış esrarengiz Nazca Çizgileri, bugüne kadar gizemini koruyan nadir buluşlar arasında yer alıyor. Genellikle dev hayvan figürleri, geometrik desenler ve karmaşık hatlar içeren çizimlerin nasıl ve ne amaçla oluşturulduğu hala bilinmemekte. Kimileri, yalnızca havadan tam olarak görülebilen çizimlerin dini veya astronomik ritüeller amacıyla yapıldığını öne sürerken, bazıları ise uzaylılar ve UFO'larla ilişkili olduğuna inanıyor.
Güneş Sistemi'mizde bulunan dev gaz gezegeni Satürn, Güney Kutbu'nda oldukça ilginç bir bölgeye ev sahipliği yapıyor. Gökbilimcilerin hala tam olarak nasıl oluştuğunu açıklayamadığı altıgen şeklindeki bulut girdabı, Dünya'dan yaklaşık iki kat daha büyük boyuttayken, sürekli renk değiştiren bir yapıya sahip.
Bilim insanları, henüz 2020 yılında şimdiye kadar uzayda görülen en yoğun, en uzun süreli ve en şiddetli patlamayı kaydetmeyi başardı. AT2021lwx olarak adlandırılan süpernova, en şiddetli döneminde Güneş’ten tam tamına 2 trilyon kat daha fazla parlaklık seviyesine ulaştı. Araştırmacılar, gezegenimizden 8 milyar ışık yılı uzaklıkta gerçekleşen patlamanın neyden kaynakladığı konusunda hala ortak bir fikre sahip değil.