Bilim İnsanları Yeni Bir Şey Öğrenmenin Hızlı ve Yeni Bir Yolunu Ortaya Koydu

Yeni bir şey öğrenmek araştırmalara göre dersin zorluk derecesine bağlı olabilir.

Sınıf düzeni, ortalama sıcaklığı ve ders başlama saatlerini değiştirmek bilim insanları tarafından test edilmiş ve eğitimciler tarafından uygulanmış birkaç teknikten birkaç tanesi.

Öğrenme esnasında eğitimin zorluğunun etkilerini çözmek için yapay sinir ağları, öğrenme algoritmaları ve çeşitli bilgisayar modellerinde, hayvanlarda ve insanlarda öğrenme metotları simüle edilerek bazı testler yapıldı.

Nature’da yayımlanan makaleye göre öğrenme performansı, konsantre olmak veya çaba harcamakla ilişkili olsa da, bunun konunun öğrenildiği yerin etkisi kadar büyük olmadığı, makalenin yazarları Tucson ve Robert Wilson tarafından betimleniyor.

Yeni bulgular mükemmel ve kusursuz odaklanmanın öğrenmenin nihai hedefi olması gerektiği fikrinde şüpheler oluşmasına sebep oldu.

Çalışma yapay sinir ağları üzerinde yapılmış olmasına rağmen, Wilson gerçek dünyadaki etkilere işaret ediyor. Eğitim sisteminin neye değer verdiğini yeniden düşünmemiz gerekli.

Wilson, “Mükemmelliği çok fazla ödüllendiriyoruz. Hatalar ve yapılan yanlışlar yaşamın ayrılmaz bir kısmı ve burada gösterdiğimiz gibi öğrenmenin çok önemli bir parçası.” diyor.

Yüzde 85 kuralı

İnsanlar yeni bir şey öğrendiğinde yeni bir dil, enstrüman veya matematiksel bir kuram fark etmeksizin yetkinliklerinin sınırlarını zorlarlar. İlk önce aşırı karmaşık veya basit zorlukta problemleri çözmeye çalışmak yerine, sadece anlayışlarının sınırlarını zorlayan problemlerle mücadele ederler.

İnsanlar çok zor işleri yapmaya çalışırlarsa, tekrarlanan çabalardan sonra sonuçları göremeyerek hüsrana uğrayacakları için endişeli olmaları ve öğrenme konusunda anksiyete geliştirmeleri muhtemeldir.

“Yüzde 85 kuralı”, her zaman zor olan “akış durumuna” ulaşmak için bir yol haritası sağlıyor.

İnsanlar beceri düzeyleri ve uğraşması gereken problemlerin zorluğu eşleştiğinde akışa girerler. Sporcular, cerrahlar, sanatçılar ve diğerleri akış durumlarında en yüksek performansa ulaştıkları, gereksiz çaba göstermediklerini ve coşku moduna girdiğini bildirmektedir.

Bu yüzde 85'lik zorluk durumu sırasında ve akış halinde, yaptığınız şeye odaklanmak, yaptığınız faaliyet ne olursa olsun sonucunda büyük kazanımlar elde etmenize neden olabilir.

Nasıl?

Peki bu duruma nasıl ulaşabiliriz? Wilson’ın çalışması, öğrencilerin ve öğreticilerin dikkatlerini nerede ve ne zaman odaklayacaklarını bulmalarını sağlıyor. Kolay soruları ustaca cevaplamak ya da ustalaşması imkansız gibi görünen aşırı zor sorunları denemekten ziyade, anlamanın ötesine geçerek öğrenmemiz gerektiğini söylüyor.

Ayrıca, Wilson, “Bir öğrenci olarak, odaklanılacak şey, kendinizi zorladığınızdan, hata yaptığınızdan ve yanlış şeyler yaptığınızdan emin olduğunuz bu orta zorluktaki bölgeye girmenizdir” diyor.

Wilson, eğitimcileri, öğrencileri eğiten testler ile onları değerlendiren testler arasında ayrım yapmaya teşvik eder.

Tüm değerlendirmeleri ağırlıklı bir vize veya final sınavına koymak yerine, daha sık ve düşük riskli testleri kullanmak öğrencilerin daha iyi öğrenmelerine yardımcı olacaktır.

“Son olarak, eğitimciler zorluğu bastırmalı, böylece öğrenciler daha yüksek verimde öğrenebilir” diye açıklıyor. “Bu testlerde hatalar yapıyor olmalılar, çünkü bu hatalardan ders alabilirler; çok fazla yanlış yaparak cesaretlerinin kırılmasındansa, her aşamada yaptıkları birkaç hata giderek iyi olmalarını sağlayacaktır.'

Popüler İçerikler

RTÜK Başkanı'ndan Gündüz Kuşağı Programlarına Son İkaz: "Toptan Yok Ederiz!"
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin: "Kendi İcat Ettiğin Laikliği Bana Dayatıyorsun"
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
YORUMLAR
26.11.2019

cacık

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ