Teknoloji alanındaki gelişmeler çoğu zaman uzay araştırmalarına da etki ediyor. Bilim insanlarının son dönemlerde üretmeyi başardıkları hassas bir lazer, uzaylı arayışımızda bize yardımcı olabilir. Biz de bu yazımızda bu konudan bahsediyoruz.
Teknoloji alanındaki gelişmeler çoğu zaman uzay araştırmalarına da etki ediyor. Bilim insanlarının son dönemlerde üretmeyi başardıkları hassas bir lazer, uzaylı arayışımızda bize yardımcı olabilir. Biz de bu yazımızda bu konudan bahsediyoruz.
Sadece 8 kilogram ağırlığında olan yeni bir lazer aygıtı, bu konuda bize yardımcı olabilir. Bu minik el cihazının astronotların uzay görevlerinde yanlarında taşıyabilecekleri kadar küçük ve hafif olduğu söyleniyor. Maryland Üniversitesi liderliğindeki bir ekip tarafından duyurulan ve NASA tarafından finanse edilen cihaz, parçacıkları gezegen materyalinden çıkarmak için ultraviyole bir lazer kullanıyor.
Bilim insanları, lazerin uzay yolculuğu için önceki çok daha büyük prototipe göre çok daha uygun olduğunu ve 'önümüzdeki birkaç yıl içinde' uzaya fırlatılmaya hazır olabileceğini söylüyor.
Arévalo, 'Bu aygıt türlerini ilaç, tıp ve proteomik endüstrilerinin laboratuvarlarında bulabilirsiniz. Kendi laboratuvarımdaki aygıt yaklaşık 180 kilogram ağırlığında, yani normalde oldukça büyükler. Uzayda verimli bir şekilde kullanılabilecek bir prototip yaratmak tam sekiz yılımızı aldı' şeklinde sözlerine devam ediyor.
Arévalo, 'Lazer ışınımızı bir buz örneğine doğru tutarsak, buzun bileşimini karakterize edebilmeli ve içindeki biyo-işaretleri görebilmeliyiz. Bu araç o kadar yüksek bir kütle çözünürlüğüne ve doğruluğa sahip ki, bir numunedeki herhangi bir moleküler veya kimyasal yapı çok daha tanımlanabilir hale geliyor' şeklinde devam ediyor. Yeni uzaylı avcısı lazer, bilim insanlarının biyoloji ile ilgili olarak daha karmaşık özelliklere sahip daha büyük bileşiklere erişmelerini sağlıyor.
Arevalo, 'Amino asitler abiyotik olarak üretilebilir, yani bunlar mutlaka yaşamın kanıtı değildir. Artık, proteinler gibi daha büyük ve daha karmaşık moleküllerin canlı sistemler tarafından yaratılmış veya bunlarla ilişkilendirilmiş olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu biliyoruz. Bu lazer daha küçük, daha basit bileşiklerden daha yüksek doğrulukta biyo-imzaları yansıtabilen daha büyük ve daha karmaşık organikleri incelememizi sağlıyor' şeklinde ekliyor.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluaşlım!