Gökbilimciler ilk kez, bazı süper kütleli kara deliklerin yüksek enerjili parçacıkların jetlerini uzaya nasıl fırlattığını gözlemlediler. Biz de bu yazımızda bu konudan bahsediyoruz.
Gökbilimciler ilk kez, bazı süper kütleli kara deliklerin yüksek enerjili parçacıkların jetlerini uzaya nasıl fırlattığını gözlemlediler. Biz de bu yazımızda bu konudan bahsediyoruz.
Gökbilimcilere göre, böyle bir blazarın (süper kütleli kara delik ile ilişkili yoğun bir kuasar) jeti boyunca yayılan şok dalgaları, kaçan parçacıkları neredeyse ışık hızına çıkaran manyetik alanları büküyor. Bu tür bir aşırı ivmeyi incelemek, başka hiçbir şekilde incelenemeyecek temel fizik sorularını araştırmaya yardımcı olabilir.
Gökbilimciler, jetlerin aşırı hızlarının ve sıkı sütunlu ışınlarının karadeliklerin etrafındaki manyetik alanların şekliyle bir ilgisi olduğunu biliyorlardı, ancak ayrıntılar belirsizdi.
Bu sondanın görevi, X-ışını polarizasyonunu ve X-ışını ışığının uzayda seyahat ederken nasıl yönlendirildiğini ölçmek. Polarize radyo dalgalarının ve optik ışığın önceki blazar gözlemleri, hızlandırıldıktan günler ila yıllar sonra jetlerin parçalarını incelerken, polarize X-ışınları bir blazarın aktif çekirdeğini görebiliyor.
Mart 2022'de IPXE, Dünya'dan yaklaşık 450 milyon ışıkyılı uzaklıkta bulunan Markarian 501 adlı özellikle parlak bir blazar'ı gözlemledi. Liodakis ve meslektaşlarının, manyetik alanların Markarian 501'in jetini nasıl hızlandırabileceği konusunda iki ana fikri vardı. Parçacıklar manyetik alan çizgilerinin kırıldığı, yeniden şekillendiği ve yakınlardaki diğer hatlarla bağlandığı manyetik 'yeniden bağlanma' ile güçlendirilebilirdi. Aynı süreç Güneş üzerindeki plazmayı hızlandırmaktadır. Eğer jetleri hızlandıran şey bu olsaydı, ışığın polarizasyonu radyo dalgalarından X-ışınlarına kadar tüm dalga boylarında jet boyunca aynı olmalıydı.
Şokun olduğu yerde, manyetik alanlar aniden türbülanslıdan düzenli bir şekil alır. Bu durum, bir hortumdan çıkan su basıncı gibi etrafa hızla uzaklaşan parçacıklar gönderebilir. Parçacıklar şok bölgesini terk ederken, bu bölge yeniden türbülanslı bir hal alıyor olmalıdır. Hızlanmadan bir şok sorumluysa, diğer teleskoplarla ölçüldüğü üzere kısa dalga boylu X-ışınları, daha uzun dalga boylu optik ve radyo ışığından daha polarize olmalıdır.
Miami'deki Florida Uluslararası Üniversitesi'nden astrofizikçi James Webb, parçacıkların nasıl aktığının ayrıntılarını anlamak için hâlâ yapılacak işler olduğunu söylüyor. Örneğin, bahsedilen şoku neyin ürettiği belli değil. Ancak Webb, 'Bu doğru yönde atılmış bir adım. Yeni bir pencere açıp konuya taze bir şekilde bakmak gibi ve şimdi daha önce görmediğimiz şeyleri görüyoruz. Bu çok heyecan verici' diyor.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!