Bilim İnsanları Açıkladı: Herkes Yeni Annelere Odaklanırken Babalar Doğum Sonrası Depresyona Giriyor

Çocuk doğduktan sonra neredeyse her dört babadan birinin kaygı hissettiğini ve depresyona girdiğini biliyor muydunuz? Herkesin yeni annelerin sorunlarıyla ilgilendiği doğum sonrası döneminde babaların neler yaşadığını ve onlara nasıl yardımcı olabileceğimizi merak ediyorsanız içeriğimize buyurun. 👇

Çocuk sahibi olmak hem kadınlar hem de erkekler için hayattaki en güzel deneyimlerden biri olarak kabul edilir.

Ancak zamanla beklentiye dönüşen bu deneyim, özellikle çocuklar doğmadan önce veya doğumdan kısa süre sonra, yeni anne ve babaları kaygı ve moral bozukluğuyla baş etmeye çalışan zor durumdaki bireylere dönüştürebilir. Özellikle yaşanılan toplumdaki anlayış ve baskılar buna sebebiyet verebilir.

Gerçekten her beş anneden biri doğum öncesinde ve doğumdan sonraki birkaç ayda depresyona giriyor.

Neyse ki annelerin ruh sağlığı sorununa ilişkin farkındalık son yıllarda epey arttı. Tedavi görmeyen annelerin ruh sağlığı sorunları sadece kendilerine değil, aynı zaman da bebeğe de zarar verdiğinden farkındalığın artması çok ama çok iyi bir gelişme.

Bununla birlikte, babaların da doğumla birlikte depresyon ve kaygı yaşadığı daha az bilinen ve kabul edilen bir gerçek.

Babaların bu durumda olması da benzer şekilde eşleri ve çocukları için olumsuz sonuçlar doğurabilir. Daha önce gerçekleştirilen araştırmalarda yeni babaların %10’unun perinatal depresyon yaşadığı öne sürülmüştü. Kısa süre önce 2500 babanın katıldığı bir araştırma ise doğumdan sonra hem depresyon hem de kaygı yaşayan babaların oranını tahmin edip daha net bir sonucu ortaya çıkardı.

Komorbidite olarak bilinen kaygı ve depresyona aynı anda sahip olma durumu, daha ciddi ve karmaşık bir klinik durumdur.

Hem tedavisi daha zordur hem de çocuk ve eş için olumsuz sonuçlar doğurması daha olasıdır. Toronto Üniversitesi’nde gerçekleştirilen araştırmada yaklaşık her dört babadan birinin doğumdan sonraki ilk yılda bir noktada hem endişe hem de depresyon yaşadığını, ilk yıldan sonra bu oranın sekizde bire düştüğünü ortaya çıkardı.

Kadınlarda doğum sonrasında görülen depresyon durumunu genellikle zorlu hamilelik ve hormonal değişikliklere bağlanır.

Aynı koşullar erkekleri doğrudan etkilemediğinden bu oranlar kimilerine şaşırtıcı gelebilir. Bununla birlikte, baba olmanın önemli biyolojik etkileri de meydana getirdiği kanıtlandı. Araştırmacılar yeni babaların testosteron oranında düşüşler yaşandığını ve hatta beyinlerinde değişiklikler meydana geldiğini belirledi.

Erkeklerin doğum öncesi ve sonrası depresyon ve anksiyete geçirmesine neden olan faktörlerin çoğunun doğaları gereği sosyal ve psikolojik olduğu da görüldü.

Kanada’da yapılan araştırma tüm bu durumları inceledi ve babalar için önemli risk faktörleri arasında, geçmişte akıl hastalığı geçirmiş olma, sosyal destekten mahrum olma, kötü bir sağlık durumuna sahip olma, çocukla sağlıklı bağlanma sağlayamama ve çocuğun annesiyle ilişki sorunları yaşamanın bulunduğunu belirledi.

Kısacası, baba olmak tarifsiz bir sevinç yaşamakla birlikte yoğun bir değişim ve mücadele dönemine girmek anlamına geliyor.

Araştırmacılara göre, babalar için doğum sonrası geçiş dönemini, eskiden oldukları kişiyle mevcutta oldukları kişi arasındaki uyumsuzluk şekillendiriyor. Yalnız kaldığını hisseden, önceden psikolojik zafiyetleri olan ve/veya anneyle ilişkisinde sorun yaşayan babalar için depresyon ve kaygı durumu hiç de şaşırtıcı değil.

Babaların bu dönemde güçlü, sessiz ve destekleyici olması gerektiği düşüncesi de sorunu büyütüyor.

Anneler doğum sonrasında yepyeni bir mücadele verirken erkeklerin bu şekilde bir tutum sergilemesi toplumsal bir beklenti hâlini almış durumda. Dolayısıyla çoğu destek hizmeti daha çok anne adaylarının ve annelerin üzerine düşüyor. Birkaç yıl önce bir araştırma için ilk kez baba olacak 10 adayla görüşme yapıldı ve baba adaylarının anneliğe odaklanan doğum öncesi süreçten ötürü yalnızlık ve çaresizlik hissiyatından sıklıkla bahsettiği görüldü.

Bu konuda bilim insanları babaların sürece daha fazla dâhil edildiği destek hizmetlerine ihtiyaç olduğunu belirtiyor.

Buna ek olarak, daha cömert veya esnek babalık izni sunan çalışma koşulları sağlanabilir veya ebeveynliği hem anne hem de baba için yoğun bir değişim dönemi olarak kabul eden geniş toplumsal değişiklikler de gerçekleştirilebilir.

Elbette babaların ruh sağlığı sorunlarına odaklanırken anneleri ihmal etmemeli.

Aslında tüm ebeveynler karşılıklı olarak birbirlerini desteklemeyi ve aile olmayı iş birliği içinde gerçekleştirmeyi, birlikte karar alıp hayatlarındaki görevleri adil bir şekilde bölüşmeyi öğrenmeli ve bu konuda kendilerine tavsiyeler verilmeli. Fathers Reaching Out gibi gruplar babaların karşı karşıya kaldığı sorunlara ilişkin farkındalık yaratmaya çalışıyor. Dileriz böyle çalışmaların devamı gelir.

Bu içeriklere de göz atabilirsiniz. 👇

Gezegenimizin Akciğerlerini Neden Yok Ediyoruz? Ormansızlaştırmanın Nedenleri, Sonuçları ve Çözümleri
NFT’ler Kendi Kendine İşlemlerde ve Kara Para Aklamada Nasıl Kullanılıyor?
Wordle’a Yeni Başlayanlar Buraya! Oyuncu Stratejileri, Kelime İpuçları ve Kazanma Yöntemleri

Popüler İçerikler

Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
YORUMLAR
28.01.2022

Anneler doğum acısını, psikolojisini çekiyor, hemen akabinde bunu içine bastırıp çocuğu için yoluna devam etmeye bakıyor. Babalar "hııyy, karımın bağırsaklarını gördüm doğumda, mahvoldum" diye yıllarca anlatmaya devam ediyor. Ay kıyamam yazık. Hadi oradan.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ