Uykuda ağlamak düşündüğümüzden çok daha yaygın bir durum. Her yaş grubunda gözlemlenen bu fenomenin olası sebepleri içinde neler olabilir, endişelenmemiz gerekiyor mu? Gelin birlikte inceleyelim...
Uykuda ağlamak düşündüğümüzden çok daha yaygın bir durum. Her yaş grubunda gözlemlenen bu fenomenin olası sebepleri içinde neler olabilir, endişelenmemiz gerekiyor mu? Gelin birlikte inceleyelim...
Bebeklerin uykularında ağlamasının sebebi çoğunlukla uykunun farklı aşamalarına geçişe henüz uyum sağlayamamış olmaları.
Duygusal olarak zor bir aşamadan geçen, muhtemelen zihinsel hastalıklara sahip veya travmalar yaşamış yetişkinler de uykularında ağlayabiliyor.
Yaşlı insanlar ise sahip oldukları demans ya da yaşlanmayla alakalı diğer sorunlar yüzünde sıklıkla bu durumu yaşıyor.
Yeni doğan bebeklerin uykunun altı aşamasına alışması zaman alıyor. Bebekler bu altı aşamadan biri olan ve 'hafif uyku' olarak da bilinen REM uykusunda yetişkinlerden fazla vakit geçiriyor. Derin uykudan hafif uykuya geçiş süreci onlar için sarsıcı olabiliyor ve bu sebeple ağlayabiliyorlar.
En sık üç ila yedi yaş arasında deneyimlenen uyku terörü, uyandığımızda hatırlamadığımız bir parasomni vakasıdır.
Uyku terörü deneyiminde yatakta agresif hareketler sergileme, çığlık atma, uyurgezerlik, uykuda ve uyanırken ağlama gibi tavırlar gözlemlenebilir.
Kabusların neden ortaya çıktığı tam olarak bilinmese de yaşamımızdaki zorlu duyguların ve stresin kabusları tetiklediği düşünülüyor.
Yaşadığımız kayıplar ya da travma deneyimlerinde kimilerimiz yaşadığı acıyla daha hızlı bir biçimde yüzleşip psikolojik yardım ararken kimilerimiz hislerini bastırarak kendini insanlardan uzaklaştırabilir. Bir başa çıkma yöntemi olarak gündüzleri kendilerini meşgul kılanların bastırılmış duyguları rüyalarında birikebilir.
Böyle zor deneyimlerle yüzleştiğimizde bir terapistin yardımını almanın önemini unutmamak gerek.
Anksiyete ve stresin çalışma koşullarımızdan yüzleştiğimiz ekonomik zorluklara, ailevi sorunlardan sağlık sorunlarına birçok sebebi olabilir.
Yaşadığımız stresli olayları sindiremeyen bünyemiz, bu deneyimleri uyku esnasında dışarı vurabilir.
Parasomniye sahip bireyler, rüyalarda deneyimlediklerini fiziksel olarak birebir dışarı aktarabiliyor. Buna ağlamak da dahil.
Stres, anksiyete ve uyku düzeninde meydana gelen büyük değişimler parasomni vakalarının tetikleyebiliyor.
Depresyon sahibi insanların yüzde yetmiş beşinin uykuya dalma ve uykuda kalma konusunda sorun yaşadığını belirtelim.
Sabah depresyonu ise uyanmada yaşanılan güçlükleri ve yataktan çıkıp güne başlamayı ertelemek, güne atılmak için yeterli enerjiye sahip olmamak gibi durumları içeriyor.
Hipotalamus ile beyin kökünde gerçekleşen değişimler sonucu uyku düzeni yaşlı bireyler, sık sık bu sebeple rahatsızlık hissedip uykularında ağlıyor.
Aldığınız ilaçlardaki değişim uyku düzeninizi etkilerse doktorunuza başvurmayı unutmayın!
Gözyaşı bezlerinin alışılandan farklı çalışmasını ya da alerjileri burada olası sebeplere eklemek mümkün.
Ancak sık tekrarlaması halinde bir uzmana görünmeniz kesinlikle tavsiye olunur!