Başarılı insanların da yanılma payı var, hem de hepimiz kadar!
Dünya tarihine yön veren insanların bilimin ve teknolojinin geleceğine dair yaptığı talihsiz yorumlar var ki bugünden bakınca gülmekten kendimizi alamıyoruz. Ama onları suçlayamayız, kim bilirdi teknolojinin bu seviyelere ulaşacağını?
Hatta Amerikan radyoculuk devi, elektron tüpünün mucidi - Lee DeForest 1926'da şunları söylemişti:
'Bir grup insanı bir roketin içine kontrollü bir yerçekim alanıyla yerleştirip Ay’a göndermek, orada bilimsel incelemeler yapmalarını sağlamak, ardından sağlıklı ve sorunsuz bir şekilde Dünya’ya geri dönmelerini sağlamak yalnızca Jules Verne’in hayalgücüne özgüdür. Ciddiyetle söylüyorum ki böyle bir seyahat, tüm bilimsel gelişmelere rağmen başarılamayacaktır.'
'Havadan daha ağır makinelerle uçmaya çalışmak, imkansız olmasa bile nafile bir çabadır ve hiç pratik değildir.'
Demişti Simon Newcomb.
İngiliz matematikçi ve fizikçi, British Royal Society’nin başkanı Lord Kelvin, 1895'te iddialı biçimde şunları söyler:
'Havadan daha ağır makinelerin uçması imkansızdır.'
'Bu, bugüne kadar uğraştığımız en aptalca şey. Patlayıcı uzmanlarıyla da konuştum ve bu bomba asla çalışmayacak.' Bu sözleri Amiral William D. Leany söylemişti. Kendisi İkinci Dünya Savaşında ABD ordusunun üst düzey amirallerinden biriydi ve atom bombası üzerine konuşuyordu.
'Atom çekirdeği parçalayarak enerji üretmeye çalışmak epey nafile bir çaba. Bunu ciddi ciddi düşünen her kim varsa hayal dünyasında yaşıyor.'
Demişti. Fena yanıldı.
1932 yılında yaptığı bir konuşmada nükleer enerji hakkında şunları söylüyordu:
'Nükleer enerjinin elde edilebileceğine dair en ufak bir belirti yoktur. Bu atomun istendiği vakit parçalanabileceği anlamına gelir.'
'Atlar kenara atılacak ve otomobiller tüm yolları kaplayacak öyle mi? Bu sadece bir yenilik, çocukça bir heves.' Demişti Ford’un kurucusu Henry Ford’un avukatı Horaca Rackham, Ford'u uyararak. Yıl 1903.
Tiyatronun önemi bugün de bilinse de sinema artık hayatımızın bir parçası. Charlie Chaplin, 1916 yılında iddialı bir tez ortaya attı:
'Sinema geçici bir heves, konserve edilmiş bir drama. İnsanlar sahnede etten ve kemikten hikayeler görmek istiyor.'
'Belki Amerikalıların telefona ihtiyacı olabilir ama bizim yok. Yeterince ulağımız var.' Sir William Preece, İngiliz Posta Merkezi baş mühendisi de böyle düşünüp yanılmıştı.
Örneğin fotokopi makinelerinin önemini bir düşünün ve IBM yöneticilerinin 1959'da Xerox’u kurmaya niyetlenen gruba verdiği tavsiyeyi öyle değerlendirin:
'Bu fotokopi makinesi dediğiniz şeyin dünyada ulaşabileceği en yüksek satış hacmi 5000’dir. Daha fazlası mümkün değil.'
Denizaltıların gelişip önemini artıracağına dair tezleri irdelerken şöyle diyordu:
'Doğrusunu söylemek gerekirse denizaltıların denizde boş boş dolanıp mürettebatı oksijensizlikten boğması dışında bir işlevi olacağını düşünmüyorum.'
İddialı olduğu kadar yanılmıştı!
Bilgisayar teknolojilerinin mimarlarından Ken Olsen bu teknolojiyi takdir etse de ihtiyaç alanlarının çok kısıtlı olacağını düşünüyordu. Bir keresinde şöyle demişti:
'Bir insanın evinde bilgisayar istemesi için hiçbir neden yok.'
Haklı. Artık evimizde değil, çantamızda istiyoruz.
Vaktinde bir söz okumuştum "Derler ki, bir yengeç bir hasır sepetin içinden kolayca çıkabilirmiş... Derler ki, bir hasır sepetin içine konan birden fazla yengeç asla o sepetten çıkamazmış... Çıkmaya çalışan yengeci, diğer yangeçler bırakmazlar; ayağından kafasından tutup aşağıya çekerler, kendi yanlarına indirirlermiş..." hatta yazının sonunda siz o yengeçlerle aynı sepete girmeyin diye de ekliyordu. Bazıları, hadi ileri görüşlü değil bir de bir şeyler başarmaya çalışanlara psikolojik olarak baskı yapar nitelikte.
ben de bi tane ortaya atayım asla zamanda yolculuk yapamayacağız gecmişten bahsediyorum
Senden muhtar olmaz demiştik...