Öncelikle şunu bilmeliyiz ki azınlıktaki bilim insanlarına göre büyük patlama neticesinde nasıl ki bazı maddeler etrafa ışık hızında saçıldıysa bazıları da ışık hızından daha yüksek hızla yol aldı. İşte ışık hızını aşarak evrenin çoğunluğunu kuşatan kara maddeyi oluşturan tanecikler de bu gizemli takyonlar. Ve kendileri bu varsayımla paralel evrenlere de kapı aralıyorlar.
Bildiğimiz tüm fizik yasalarından muaf evrenler…
Kritik soru şu;
Gerçekten ışık hızından daha yüksek bir hıza mı sahipler?
Bu noktada mikrofonu Einstein alıyor.
Sanıyorum Einstein’ın meşhur görelilik formülünü bilmeyen yoktur. Formül bize enerji, kütle ile ışık hızının karesinin çarpımıdır diyor. Meşhur bilim insanına ve onun görüşünü destekleyen çoğu bilim insanına göre ışık hızı aşılamıyor. Yani hiçbir madde, hiçbir parçacık ışık hızından daha yüksek hıza sahip olamıyor. En küçükleri bile…
En küçük demişken…
O halde hızlıca atom altı dünyaya yani kuantum dünyasına dalıyoruz.
Hepimiz maddenin atom dediğimiz yapılardan meydana geldiğini ve atomun da içinde gelişen teknoloji ışığında atom altı parçacıkların mevcut olduğunu biliyoruz.
İşte bu parçacıkların en tartışmalılarından biridir bahsi geçen takyonlar.
Diğer önemli soru geliyor;
Gözlemlenebiliyorlar mı?
Yazık ki hayır...
Gözlenemediklerinden ve bu yaramaz parçacıklar bilinen fizik yasalarını alt üst ettiklerinden hatta o kadar ki bilinen fizik yasaları onlar için geçerli olmadığından karadeliğin kütle çekim alanından bile kaçabilen anti taneciklerin varlığı birçok fizikçi ve kuramcı tarafından reddediliyor. Çünkü çalışan bir makineyi suçlamaktansa makineyi bozan ufak bir parçacığı sistemden çıkarmak akla daha makul geliyor.
Yine de günümüzde hatırı sayılır bazı bilim insanları varlığına inanıyor ve varlığı üzerinden kuramlar gerçekleştiriyor.
Bu fikir Einstein’ın teori ve formüllerini dahi çökertecek bir sonuca yol açsa da meşhur bilim insanı bile zamanında, zaman kavramından bile kopuk takyonların izini sürdü lakin kendi formüllerine göre ışık hızı aşıldığında kütle ortadan kalktığı için varlığını kanıtlayamadı.
1960’lı yıllara kadar sadece bir fikir jimnastiğinin, bir düşünce deneyinin sonucuydu ancak günümüzde takyon kavramı daha ciddi konuşulur oldu.
Uzun lafın kısası, bugün de yarın da değişmeyecek kaide şudur;
Bilim evvelden olduğu gibi bugün de yanlışlanmaya mahkumdur.
Instagram
Facebook
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio