Şimdi kime göre, neye göre güzel di mi? 😂
Şimdi kime göre, neye göre güzel di mi? 😂
Bu içerikte Ranker ve Inspire Dot kaynak olarak kullanılmıştır.
O dönem düşünülünce akla gelen genellikle kolalı kıyafetler, bol siyahlı ve minimum dekolte gelir akla. Aklınıza gelecek en son şey piercing olacaktır. Lakin Victoria Dönemi İngiltere'sinde zengin kadınlar meme uçlarını delmekten ve bir zincirle birbirine yaklaştırmaktan haz alırlardı.
Erkekler de bu modadan nasibini almıştı tabii. Giderek daralan pantolon modellerini rahatlıkla giyebilmek için penislerinin ucunu delerek pantolona sabitliyorlardı. Hatta ve hatta bunun bir de adı vardı 'Prens Albert'. Söylentiler kendisinin bu trendin en sıkı takipçi olduğu yönündeydi.
Yunanlıların bu zevki birçok toplumda daha kabul görmüştü. Ancak Antik Yunan'da kadınların tek kaşlı olması zekâ ve saflığın sembolü olarak kabul görmüştü. Eğer bir kadın doğuştan tek kaşlı değilse erkekler tarafından yeteri kadar arzulanmak ve cesur hissetmek için boya kullanırlardı.
O dönemin İngiltere'sinde kadınların neredeyse şeffaf ve aşırı damarlı memelere sahip olması büyük ilgi görüyordu. Bu husus o kadar ciddi bir hâl aldı ki sonunda kadınlar, bu görünümü bolca pudra ve mavi kalemlerle sağlamaya başladı. Yoksul kesimin yanık ten renginin aksine, 'Ne kadar solgunluk o kadar zengin ve çekici!' düşüncesi popülarite kazandı.
Japon kültüründe binlerce yıldır süregelen bir gelenek olan dişleri siyaha boyama, Japon kadınların evlendikten sonra bağlılıklarının göstergesi olarak dişlerini siyaha boyamasıyla baş göstermişti. Bu bir garip gelenek, 19. yüzyıl boyunca devam etse de dünyadaki sürekli değişim gösteren güzellik trendleriyle beraber unutulmaya yüz tuttu.
18. yüzyıl boyunca, erkeklerin baldırları cinsel anlamda da itibar anlamında da büyük bir anlam taşıyordu. Çekici ve dolgun baldırlarını göstermek isteyen erkekler, üst üste kadın çorapları giyerdi. Bazıları olayı o kadar abartmıştı ki, çorabın içerisine baldırlarını dolgun göstermek için kumaş koymaktaydı. Özellikle 3. Henry, bu konudaki saplantılı hâlleriyle dillere düşmüştü.
Önceden bol pudralı, renksiz yüzler modayken yerini ağır makyaj ve yüze yapıştırılan kumaş parçaları almıştı. Yıldızlar, daireler, kalpler, noktalar, kareler gibi pek çok sembol kullanılır olmuştu. Elbette ki bu sembollerin çeşitli anlamları vardı. Mesela sağ yanaktaki figürler kadınların evli olduğu anlamına geliyordu.
Bu dönemde kadınların güzellik anlayışı deneme yanılma üzerinden ilerlemiş olsa da erkekler için vazgeçilmez birkaç güzellik sembolü mevcuttu. Kısa ve minik dişlere sahip olan bir kadının cazibesi, son derece konuşulmaya değer görülüyordu.
Çin'de ortaya çıkan ve kökeni tam olarak bilinmeyen bu korkunç trend uzun yıllar varlığını sürdürmeye devam etti. 5 - 7 yaş civarındaki kız çocuklarının ayakları bağlanarak yapılan bu uygulama, ilerleyen yaşlarda telafisi mümkün olmayan komplikasyonlara sebebiyet vermekteydi. Bu acı verici ritüel, küçük ayakların cinsel ve estetik açıdan erkeklere çekici gelmesinden kaynaklı olarak ortaya çıkmıştı.
Erkekler safi zarar mısın acaba? 😑
Antik Maya'da bu uygulama bebeklikten itibaren başlamaktaydı. Çocukların kafatası, bir tahtaya sıkış ve bağlı şekilde tutulurdu. Bu da kafatasının büyürken yeniden şekillenmesine sebebiyet verirdi. Ayrıca bu uygulama hem erkeklere hem de kadınlara yapılmaktaydı.
Qing Hanedanlığı'nın hem erkekleri hem de kadınları, tırnak uzatırdı. Bazı kadınlar, uzun tırnaklarını korumak adına altın tırnak koruyucuları takmaktaydı. Ayrıca bu hiçbir iş yapmaya gerek olmayacak kadar zengin oldukları anlamına geliyordu. Bu sebepledir ki giyinmek, yemek yemek gibi önemli işler için hizmetçilerden destek alıyorlardı.
Orta Çağ ve Rönesans Dönemi'nde Avrupalı kadınlar sadece kaşlarını almakla yetinmemişlerdi. Üzerine bir de kirpiklerin yolunduğu, son derecede acılı bir işlem de kullanılır olmuştu. Varlıklı kadınlar, genellikle kirpiklerini tamamen yoldururlardı. Bu da oldukça acı verici bir işlem gerektiriyordu.
Bu da yepyeni bir trendi doğurdu. Savaş döneminde oluşan naylon kıtlığı nedeniyle kadın külotlu çorapları üretilemiyordu. Bu yüzden kadınları çorapla verdikleri bronz görünümü yakalamak için tek çaresi boyayla bacaklarını boyamak oldu. Binlerce boya ürünü piyasaya çıktı.
Daha birçok toplumda bu durum henüz kanıksanmamışken, Kızılderili kabileleri bu işlemi alışkanlık hâline çoktan getirmişlerdi. Kasıklarda beliren bu tüylerin kendilerini domuzlara benzettiğini düşünen bu topluluklar da bu ritüelin önemi oldukça fazlaydı. Sömürgeci olarak Amerika topraklarına giren diğer topluluklar için bu fazlasıyla yadırganacak bir durum olmuştu.
Korselerin hizmet ettiği ilk amaç, ince bir bel ve dik meme görüntüsü vermekti. 16. yüzyıldan, 19. yüzyıla kadar kadınlar çeşitli korse stilleri denedi. Bazı korseler, mükemmeliyet uğruna nefes almalarını engelleyecek kadar sıkı oluyordu.
Ancak 19. yüzyılda korseler yeni bir güzellik trendine tanıklık etti. Kadınlar, geçmişteki dik ve sıkı meme dekoltesi yerine memeleri arasında belirgin bir boşluk olmasını tercih etmişti. Memeleri birbirinden ayırmak ve geniş bir dekolte için kullanılan korsenin adınaysa benzerliğinden dolayı 'Boşanma Korsesi' denmişti.
Eski Çinli kadınlar, kaşlarıyla oldukça yaratıcı görüntüler elde etmekteydi. Boyarken kullandıkları renklerin her birinin ayrı bir anlamı olurken içerisinde bulundukları duruma, ruh hâline ya da özel güne göre seçtikleri renkler farklılık gösterebilmekteydi.
O dönem güzelliğin göstergesi olarak bilinen trendler arasında en beğenileni geniş, kavisli ve parlak alınlardı. Sırf bu yüzden kadınlar, alınlarını daha açık hâle getirmek saç çizgilerini yoldurtur ya da tıraş ettirirdi. Yani o dönemde, açık alın en çok özenilen güzellik sembolüydü.
Bu durumda dolgun yanaklı kadınlar, Tang Hanedanlığı için paha biçilemez bir zarafete sahip olarak görülmekteydi. Birçok kadın yanaklarını sevmese de o dönemde yaşayan kadınlar böyle yanaklara sahip olmak için hızla kilo almaktaydı.
'Sway-Backed Look' olarak geçen bu duruş şekli, dolgun kadın vücudunu ön plana çıkartmayı sağlıyordu. Kadınlar ağırlıklı olarak kum saati benzeri bir görünüş sağlayan korseler kullanıyorlardı. Zamanla bu korselerin yerini, kalçalarını abartılı bir açıyla dışarıda gösteren yeni korseler giymeye başladılar. Ama bu korseler de kadınların omurgalarında kalıcı hasarlara sebebiyet verdi.
Diğerlerini anlarım lakin Çinlilerin çok garip bir yol çizdiklerini de söylemek isterim .
Siyah diş trendi Doğu Asya'da iki nedenden vardı : Birincisi dişleri korumak içindi çünkü insanlar siyah bir boya alıp dişlerine sürmüyordu. Demir oksit sirke ve çay tozundan suda çözünmeyen bir karışım hazırlanıp o sürülürmüş. Japonya'da 18 yaşından büyük kadınların artık anne/ eş olmaya hazır olduklarını göstermiş. 18.ci yüzyılda yüze yapıştırılan ipek kumaşlar ile ilgili ; Bunun nedeni o dönemde neredeyse herkesin çiçek hastalığı geçirmiş olup yüzde iz kaldığı için insanlar yüzlerini beyaza boyarmış(kurşunlu bir boya olduğu için yüzü daha kötü hale getirirmiş daha fazla sürerlermiş bunu kapatmak için) bu kumaşlarda insancıl bir görünüm vermek için konurmuş yüze ve Afrodit'in yüzünde de ben olduğuna inanılırmış ondan.
lan olum ne pisikopatça işler