İnsan beyninin derinlikleri akıl almaz şeyler yapabilir. Biz farkında olmasak da vücudumuzun her noktası, beynimizin erişemediğimiz derinlikleri tarafından sinsice yönetilmektedir!
İnsan beyninin derinlikleri akıl almaz şeyler yapabilir. Biz farkında olmasak da vücudumuzun her noktası, beynimizin erişemediğimiz derinlikleri tarafından sinsice yönetilmektedir!
Özetle, renklerin yanı sıra renklerin kontrastı, bazı yiyecekleri nasıl tattığımız üzerinde etkili olabilmektedir.
Sıcak çikolatayı turuncu veya krem rengi bir kupadan içtiğinizde tadının daha iyi geldiğini düşünürsünüz. Tatta elbette bir değişiklik olmaz fakat beynimiz bizi buna yönlendirir.
Beynimizin tatları algılama şeklimizi değiştirmek için renkleri ön planda tuttuğu diğer durumlar ise şunlardır; Limonları sarı tabaklara konduğu zaman daha çok kokarlar, soğuk tonlardaki bardaklarda soğuk içecekler size daha soğuk gelir ve pembe bir tabakta servis edildiğinde yiyecekler olduğundan daha tatlı gelecektir.
Yüksekteki bir nesneye genellikle sağ kolunu kullanarak uzanan kişiler, bu kolun diğer kola göre daha uzun olduğu algısını yaşara.
Aynı yanılsama solak insanlarda ise gözlemlenmemiştir.
Kaliforniya Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre, kendimizi gelecekte hayal ettiğimizde beynimiz bu düşünceleri tanımadığımız bir insanı düşünüyormuşuz gibi algılar.
İnsanda böyle bir algının olması, yapılması gereken işleri erteleme alışkanlığının sebep olduğu düşünülmektedir. Bugün ertelenen işleri yarın başka bir kişinin yapacak olacağı düşüncesi. Tüm bunların sonucu ise insanların sağlıksız ve verimsiz hayatlar yaşaması olarak açıklanabilir.
Hiç telefonunuza ya da bir ekrana bakarken, dikkatinizi başka bir şeye verip tekrar baktığınız şeye odaklandığınızda büyük bir değişiklik olsa da fark etmediğiniz oldu mu.
Bu fenomene, değişim körlüğü denir ve beynimizin sadece dikkat odağını verdiği durumlardaki değişiklikleri fark edebileceğini kanıtlar.
Yapılan bir araştırmada, 2 grup diyet yapmış ve kilo kaybetmede başarılı sonuçlar elde etmiştir. Bir grup sonuçları hakkında takdir edilirken, diğer grup tamamen görmezden gelinmiştir.
Her iki gruba da, bir çikolata ya da bir elma sunulduğunda, başarısı konusunda takdir edilen birinci gruptan %85 katılımcı çikolatayı seçmiş, aynı başarıyı elde etse de bu konuda takdir edilmemiş ikinci grupta ise bu oran %58'e düşmüştür.
Karar verme sürecimizde, takdir görüp görmememizin ne kadar büyük farklara yol açtığını biz fark etmesek de, beynimiz bize bunu arka planda yaptırmaktadır.
Bir deneyde, insanlara birtakım modellerin fotoğrafları gösterilmiştir. Birinci fotoğraf modelin kendisidir, ikincisi modeli hafif kilolu gösteren bir fotoğraf ve üçüncüsü ise biraz zayıf gösteren bir fotoğraf.
Katılımcılara, hangi fotoğrafın modelin gerçek fotoğrafı olduğunu bulmaları söylenmiştir. Kendi dış görünüşü ve vücudu ile ilgili özgüven sahibi olan kişiler, orijinal fotoğrafı kolaylıkla bulmuşlardır. Daha içe kapanık ve kendi dış görünüşü ile ilgili sıkıntılar yaşayan kişiler ise görünümü değiştirilmiş olan fotoğrafı seçmiştir.
Bu oldukça tartışma yaratan bir konu olsa da, birkaç farklı araştırma beynimizin bu yönünü kanıtlar niteliktedir. Örneğin bir araştırmada, bir grup kişiden piyano çalmaları istenmiştir. Diğer gruptan ise piyano çalar gibi yapmaları istenmiştir.
Beyin fonksiyonları incelendiğinde iki grubun da aynı olduğu ortaya çıkmıştır. Benzer bir çalışma da, iki grup insan ile bir grubun lezzetli bir yiyecek yemesi diğer grubun ise sadece yemiş gibi yapması istendiğinde, beyinlerde yine aynı durumlar gözlenmiştir.
Doğrulama yanlılığı ya da teyit yanlılığı, kişilerin kendi inançlarını, düşüncelerini ve varsayımlarını destekleyen ya da teyit eden bilgileri kayırma, dikkate alma ve öne çıkarma eğilimidir. Bu yanlılığa sahip kişiler inançlarına, düşüncelerine ve varsayımlarına ters düşen, karşı duran, onlarla çelişen bilgileri ihmal etme, yok sayma eğilimi gösterir. Örneğin; bir insan çözümün yalnızca tek bir siyasi partide olduğuna inanıyor ve bunu destekliyorsa, başka hiç bir alternatifi olmadığını düşünmeye devam edecek, diğer alternatifleri yok saymayı sürdürecektir. Bu da yine başka bir alternatifi olmadığı yanılgısına düşmesine neden olmaktadır. Yine inançlar (dini, siyasi, ideolojik, vb) da böyledir.
galeriyi hazırlayan arkadaş birazcık daha Türkçe çalışmalı sanki
empati ve manipilasyon: ınsan sosyal bı varlıktır. bu sosyalesme ılk aıle ıle baslar. bu yuzden ınsanların cevresını daireler haline getirsek, ilk dairede cekırdek ailemız ve/veya eşimiz, ikincı daırede en yakın dostlarımız, ucuncu daırede ıs/okul arkadaslarımız, dorduncu dairede tanıdıklarımız fln olur bu sekılde ılerler. ılk ve ıkıncı daıredekı ınsanlarla empatı kurmamız ve bırbırımızı manıpulasyon etmemız cok kolaydır. cunku beyın yakın cevresınden duydugu seylere cok sorgulamadan ınanıcak sekılde programlanmıstır. buda ınsan ıcın bazı seylerın objektıf bı sekılde algılanmasını engeller.