Olayı hatırlayamayanlar için kısa bir özet geçelim. Haber şöyle;
İstanbul Ataşehir’de bulunan bu kebapçının oyun odasına giren bir kişi, çocukların üzerine asit olduğu düşünülen bir madde döküyor. Maalesef ki bu madde çocuklardan birinin tek gözünde kalıcı görme kaybına neden oluyor. Diğer iki çocuğun üzerine de sıçrayıp hafif yanıklar oluşturuyor.
Haberin detayına buradan ulaşabilirsiniz.
Develi restoranın yetkilileri; sistemlerin bakımda olduğu için kameraların kayıt yapmadığını söylüyor.
Daha sonrası hepimizin malumu: Saldırgan Cihan Araçman yakalanıp, çıkarıldığı mahkemenin kararıyla tutuklanıyor.
Önce aileyi yemeğe davet ediyor.
Sonra özenle diş macunu tüpüne asidi dolduruyor.
Yemek masasına oturmadan kendi çocuğunu ve yeğenini oyun odasına bırakıyor.
Daha sonra masaya geçiyor. Bir süre oturduktan sonra tuvalete gitme bahanesiyle masadan kalkıyor.
Çevredeki iki çocuğa ve kendi üzerine de sıçrıyor bu asit.
Bir süre sonra çocuğun çığlıkları geliyor, annesi yanına koşuyor ve çocuğunu lavaboya götürüp yüzünü yıkıyor. Sülfürik asit, suyun etkisiyle daha da yakıcı hale geliyor ve daha fazla zarar veriyor...
Planlamadığı bir durumla karşılaşırsa tüptekinin asit değil diş macunu olduğunu göstererek, olaydan kurtulabileceğini düşünüyor. Onu bile hesaplamış.
(Diş macunu tüpüne nasıl asit doldurduğu ise hepimizin kafasını kurcalayan bir soru)
Annesi minik Yaman'ın daha öncede saldırıya uğraşım olabileceğini düşünüyor. Cihan Araçman'ın İzmir'deki yazlığında Yaman'ın oyuncak arabası birden bire patlıyor. Yaman'ın başında ve yüzünde kızarıklık meydana geliyor. Doktor pillerin akması nedeniyle olmuş olabileceğini söylese de anne, iki oyuncağının pillerine baktığında akmamış olduğunu fark ediyor.
Peki bu insan ne denli bir kötülüğe sahip ki böyle bir caniliği yapabiliyor?
Cihan Araçman'ın twitter hesabına baktığımızda kendisinden şöyle söz ediyor:
Uluslararası bir markada yönetici pozisyonunda,
Rüzgar Sörfçüsü,
Kişisel Gelişim Uzmanı,
(Yakında) Baba,
Pazarlama Dehası,
Bilgi Üniversitesi Mezunu,
MBA Öğrencisi.
Ve her zaman daha fazlasını istiyor.
En iyi işte çalışmak istiyor. En iyi eve ve son model bir arabaya sahip olmak istiyor. Eşinin ve çocuğunun güzelliği herkesçe takdir edilsin istiyor.
Bu yüzden küçücük bir çocuğa zarar vermekten bile çekinmiyor.
Hayatı bir yarışmış gibi bize empoze eden sistem yüzünden mükemmeliyetçi bireyler yetişiyor. Hayatı boyunca en iyi okulda okumak için gece gündüz çalışıyor bu bireyler. Daha sonra en iyi işe girmek için uğraşıyor. En güzel/yakışıklı eşi arıyorlar. Kendilerini bir üst basamağa taşıyacak. Sonra da genlerinin muhteşem olduğunu kanıtlayan çocuklar yapıyorlar. Bu sefer de bu çocukları yarıştırmaya başlıyorlar. Başarısızlığı, ikinciliği kabul edemiyorlar. Ve başarısızlığının nedeni olan kişiye acı çektirmek istiyorlar.
Bunun için başarıya giden yolda önlerine çıkan minik bir çocuk bile olsa, ona zarar vermekte bir sakınca görmüyorlar...