Gazeteci İsmail Saymaz, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ceza aldığı mahkeme öncesi Beştepe’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve kurmayları arasında yapılan toplantının detaylarını yazdı.
Gazeteci İsmail Saymaz, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ceza aldığı mahkeme öncesi Beştepe’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve kurmayları arasında yapılan toplantının detaylarını yazdı.
Saymaz, bugünkü köşe yazısında Erdoğan’ın 12 Aralık’taki kabine toplantısının ardından yakın çalışma arkadaşlarıyla bir toplantı yaptığını söyledi.
Saymaz, Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Genel Başkan Yardımcıları Hamza Dağ ve Mustafa Şen ile seçim kampanyasından sorumlu olan Prof. Ertan Aydın’ın bu toplantıda olduğunu belirterek şunları yazdı:
'Gizli toplantının tek gündemi vardı. Bir gün sonra, yani 13 Aralık’ta, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek olan Ekrem İmamoğlu Davası. Sözde Türkiye’de yargı bağımsızdı. Gel gör ki… Erdoğan, cumhurbaşkanlığı yarışında en güçlü rakiplerinden biri olan İmamoğlu’nun yargılandığı davayı, ertesi gün kararın çıkacağı içine doğmuş (!) olmalı ki, Beştepe’de masaya yatırdı.
İlk sözü Erdoğan aldı. “İmamoğlu ceza alırsa bizi nasıl etkiler?” diye sordu. Aydın, “İnşallah böyle bir şey olmaz” dedi. Erdoğan, “Neden?” diye sordu. Aydın, pozitif bir seçim kampanyası yürüttüklerini, dış faktörlerin etkisiyle, belirledikleri gündemin dışına savrulmaktan endişelendiğini söyledi. Kontrol dışına çıkacak unsurların kampanyaya olumsuz etki yapabileceğini anlattı.
“Efendim, biz durumumuzu düzelttik. Her şey iyi gidiyor. Bu karar çok aleyhimize olur” dedi. Erdoğan, “Niye aleyhimize olsun? Ben de geçmişte ceza aldım. Herkes alabilir” diye karşılık verdi. İddia o ki… Kurulmuş, Aydın’ı destek verirken… Kalın ve Çelik sustu ve yorum yapmadı. Bir AK Partili yönetici ise “Ceza almalı. Yaptığı ortada mı kalsın!” diye karşı çıktı. Hatta MHP lideri Bahçeli’nin de bu yönde düşündüğü ileri sürüldü. Erdoğan, “Yargı bağımsızlığına güvenin” dedi ve toplantıyı bitirdi.
Yazısında “Beştepe’deki İmamoğlu zirvesini sormak üzere dün Ertan Aydın’ı aradım ancak kendisine ulaşamadım” diyen Saymaz, şu ifadeleri kullandı:
'Mesaj attım, dönmedi. Toplantıyı en az iki kaynağa doğrulattım. Bu iki kişiden biri olan AK Partili kaynağım, bana şunları söyledi: “Erdoğan, ölçme ve değerlendirmeyi siyasette en iyi kullanan insan. Çıkan sonuca göre siyasetini belirler. Ben İmamoğlu’nun, kendisine tehdit oluşturduğunu gördüğünü düşünüyorum.”
İmamoğlu zirvesi, sonucu baştan belli olan bu davada Türk Milleti adına değil, Beştepe adına hüküm verildiğini ispat ediyor.
İsmail Saymaz'ın Halk TV'deki köşe yazısını okumak için tıklayın...
Erdoğan'ın İmamoğlu'nu tehdit olarak görmesi sürpriz değil ki. Adam halkın gerçek iradesiyle 2 kere İBB seçimlerini hilesiz hurdasız kazandı. Zaten seçimin 2. defa yapılması kesinlikle Erdoğan aleyhine olup daha çok kan kaybetti. İmamoğlu ise bırakın İstanbul'u Türkiye'nin doğusundaki adamın bile gönlünü kazandı. Hal böyle iken tehdit diye düşünmesi çok normal, düşünmeli de. Ayrıca mahkemede çıkacak olan kararı önceden tahmin etmesi (!) ve böyle bir toplantı düzenlemesi de sürpriz değil.
AKP havayı koklama, analiz etme, seçim kampanyasında bu sonuçlara göre manevra yapma yeteneği çok gelişmiş olduğunu biliyoruz. Hatta 2018-19'lara kadar bu nitelik tüm rakiplerine inanılmaz bir üstünlük kurmasını sağlıyordu. Ancak İstanbul seçimi ve sonrasında gelişen olaylar bize bu nitelik artık yeterli olmadığını gösterdi. Hadi biz muhalifler Akp'ye oy veren kesim nasıl reaksiyon gösterir çok ölçüp tartamıyoruz, ama Akp de yapamıyor artık. Kimsenin tartamadığı şekilde sadece İstanbul'da 800 bin Akpli ve tepkililer tak diye koydu tepkisini. Hatta bunun 350 bini de ilk seçimde sandığa gitmeyen seçmen. Dolayısıyla muhaliflerin bazen pek iplemediği bu kesim, aslında haksızlıklar karşısında ne kadar bilinçli olduklarını anladık. 2019 da olan bu sürece rağmen, şimdi siyasi yasak getirme yollarına giren Akp bence seçim sonuçlarına kendini hazırlasın. Durduk yere milyonların vicdanı sızlatıp, konsolide etti. Ben vatandaşlarımıza güveniyorum ve de güvenmeyi de kendi adıma öğrendim.
Hangi yargının bağımsızlığı?? Kaldı mı ki?