Öncelikle Beşiktaş’ın 122. kuruluş yıl dönümünü kutluyorum. Nice 120 yıllara, asırlık çınar! Maç öncesinde sergilenen koreografi de son derece etkileyiciydi. Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün yer aldığı pankart, gündüz gerçekleşen Divan Kurulu toplantısında da sahnedeydi. Beşiktaş camiasının Atatürk’e olan bağlılığı ve sevgisi sonsuza dek sürecektir.
İlk yarıda oyunun mutlak hâkimi siyah-beyazlılardı. Son paslar ve bitiricilik konusunda biraz daha dikkatli olsalar, maçı ilk yarıda koparabilirlerdi. Beklenen gol, devrenin uzatma dakikalarında geldi. Rafa Silva’nın başlattığı atakta Immobile, Joao Mario’ya mükemmel bir asist yaptı ve Mario da bu fırsatı geri çevirmedi.
Ancak ikinci yarıda Beşiktaşlı oyuncuların yorgunluğu ve temposunun düşmesi gözle görülürdü. Son 10 dakikada Kayserispor oyunu tamamen Beşiktaş yarı sahasına yıktı ve birçok tehlikeli pozisyon üretti. Bu süreçte Solskjaer’in defans hattını güçlendirme kararı yerindeydi. Son dokuz gün içinde üçüncü maçına çıkan bir takımın 90 dakika boyunca yüksek tempoda oynaması elbette zor. Buna rağmen takımın direnç göstermesi, dayanışması ve birbirlerinin hatalarını kapatma çabası, takım ruhunun yeniden inşa edildiğinin göstergesiydi.
İşte bu yüzden yazının başlığı 'Uzatma Beşiktaş!' oldu. Son dokuz günde üç maç oynamış bir takımın, en az iki farklı üstünlük sağlamadan geri çekilmesi riskli bir durum. Beşiktaş, ilk yarıda skoru bitirme şansını değerlendirebilirdi. Öte yandan, kaleci Mert Günok’un performansına ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Rakiple üç kez karşı karşıya kaldı ve üçünde de başarılıydı. İyi ki sözleşmesi yenilenmiş! Bugün 36 yaşına giren Mert, bir kalecinin en verimli döneminde. Bu seviyede en az 2-3 yıl daha Beşiktaş kalesini başarıyla koruyabilir.
Solskjaer’in göreve geldiğinden bu yana peş peşe aldığı dördüncü galibiyet. Bu galibiyetler, Beşiktaş’ın toparlanma sürecini hasarsız atlatmasını sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda takımın ve camianın özgüvenini de yükseltiyor. Bu süreç tamamlandığında, Beşiktaş’ı durdurmak zor olacak.
Solskjaer’in oyuncu rotasyonu konusundaki politikasını da çok başarılı buluyorum. Kadrodaki tüm oyunculara süre vererek hem takıma olan güveni artırıyor hem de futbolcuları her an oyuna girecekmiş gibi hazır tutuyor. GvB döneminde forma şansı bulamayan oyuncuların sahada yer alması, takım içi rekabet açısından da önemli bir gelişme.
Hakem Halil Umut Meler’in, uzun bir aradan sonra ilk kez bir Beşiktaş maçını hatasız yönettiğini söyleyebilirim. Yabancı hakem uygulamasının, Türk hakemlerini olumlu yönde etkilediği açık. Eyüpspor ve Antalyaspor ile oynanan maçlarda da hakemlerin alışık olunmayan bir seviyede temiz bir yönetim sergilediğini gördük. Ancak aynı başarıyı derbilerde de gösterebilirler mi, işte onu kestirmek zor…
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio