Beşiktaş'ın Yola Biliç'le Devam Etmeme Kararının Doğruluğunu Kanıtlayan 15 Şey

1. Müzik zevki sorunluydu.

Iron Maiden, AC/DC, Motörhead ve Metallica'yı en sevdiği gruplar olarak gösteren bir teknik adam, zaten ligimize uymazdı. Üstelik bir de Chopin hayranıydı. Olacak iş değildi yani...

2. Gelişime açık olması ve sürekli yeni şeyler öğrenme isteğiyle de, evrimini tamamlamış futbol camiamıza kötü örnek oluyordu.

Bir röportajında, NBA'in efsane koçlarından Phil Jackson'un yazdığı, 'Sacred Hoops' adlı kitabı okuduğunu itiraf etmesi, tuz biber olmuştu. Ama o kadarıyla da kalmadı. Bill Walsh'un 'The Score Takes Care' kitabını da okuduğu ekledi. Hatta Alex Ferguson'u da. Ne adam şu Biliç ama! Tabiri caizse, tam bir bozguncu!

3. Dünya görüşü de bir garipti!

Nedir canım, 'Takımda herkes eşit ve adil çalışacak ve pay alacak. Ben kollektivistim' falan demeler. Biz biliriz bu zihniyeti. Eyy Biliç! Söyle bakalım, eşitlik de neymiş...

4. En kötüsü, dürüst adamdı.

Yahu dürüstlüğü kim ne yapsın? Falanca yazarla, yorumcuyla ya da yöneticilerle, ense tokat olacaksın bu ülkede. Misal 'Başkan çok büyük adam' diyeceksin, 'Messi'yi alalım dedi ama ben istemedim' falan deyip, önüne yatacaksın başarısızlığın.

5. Toplumu analiz ediyor, anlamaya çalışıyordu.

Yok, Türklerle Hırvatlar birbirlerine benziyorlarmış... Yok, 'Türkler ya sınırsız mutlular ya da ölesiye üzüntülüler' demeler falan. Sanane be adamım. Biz ülkemize gelip, 10 yıl çalışıp, yüzümüze bile bakmayan hocalara alışkınız. N'apalım bizi anlamaya çalışanını. Çıkarsana şu Necip'i görmüyor musun takımı batırıyor...

6. Kulüp personelini yemeğe davet etti.

Olacak iş mi şimdi bu. Üstelik bunu alışkanlık haline getirmişti. Sana mı kaldı, emektarlara insan muamelesi yapmak.

7. Kulübün gerçek sahibini de karıştırdı!

Bu sevecen adam dururken, kalktın şu adama kulübün gerçek sahibi dedin. Bizim kulüplerde, egemenlik kayıtsız şartsız parayı verenindir, kimse söylemedi mi sana. Bize sorarsan, çok bile tuttular seni görevde. Hadsiz!

8. Taraftarlara kendini sevdirdi!

Bunu ateyizler bile açıklayamaz. Herkese kendini sevdirdin de, amacın neydi? Başkanın ve yönetimin, oldukça iyi(?!) ve taraftara karşı anlayışlı(?!) insanlar olmalarını mı kıskandın yoksa?

9. Oynattığı futbol çok korkaktı!

Kalede Neuer, defansta Pepe, orta sahada Fabregas, ileride de Neymar varken, şu takıma iki sene boyunca kabir azabı çektirdin, vesselam. Üstelik yedeklerde de, İsmail Köybaşı, Ersan Gülüm, Olcay Şahan ve Mustafa Pektemek gibi isimler varken..

10. Taktik maktik nedir, anlamıyordu!

Öyle ya, Biliç gelene kadar Beşiktaş'ın ligde her yıl şampiyon olduğunu ne çabuk unuttunuz? Ayrıca neydi o, Arsenal, Tottenham, Liverpool maçları öyle. Bunlar değil miydi, her sene fark attığımız takımlar...

11. Futbolculara ne söylenir, ne söylenmez öğrenemedi!

'Futbolculara vaatte bulunmayın. Bu konuda kadınlar gibiler; neyi elde edeceklerine odaklanırlar, kazanmama ihtimalini hiçe sayarlar.' Laflara bakın hele. Cümlenin içinde kadın geçen kısmı duyanların yarısı alemci oldu. Şu tahsilli yüksek, görgülü, efendi oyuncuları sen bozdun, 'Eyy Biliç!'

12. Bir derbi bile kazanamadı!

Ne mühim şey şu derbiler. Bir derbi alsan, memleket kurtulacak. İki derbi alsan, ha keza dünya. Üç olsa; artık uzaya mı çıkardık, yoksa 'milenyum'u kapatıp başka bir çağa mı atlardık...  Orası asla öğrenemeyeceğiz.

13. Köy takımlarına ve köylü antrenörlere karşı zaafı vardı.

Gittin Brugge'e elendin. Sayende ilk defa Uefa kupasında finale kalamadık. Ayıp yahu. İnsan biraz utanır. Nedir bu köylü fetişi!

14. Stadın inşasına kasten yardım etmedi. Hatta sabote etti!

O kadar para alıyorsun, bari arada sırada takımı alıp, şu stada bir gitseydin. Sıva yapardınız, beton atardınız da, belki Vodafone Arena zamanında biterdi. Her konuda üstün başarı sergileyen, yöneticiler ve başkan da böyle sersefil olmazdı. Halbuki o kadar da boş vaktiniz vardı. Ama sen ne yaptın? Konya, İstanbul, Ankara ve hatta Avrupa, gezdin durdun. Bildiğin sabotaj canım. Kahrolsun 'bağzı' antrenörler...

15. Bildiğin Anaşizz!

'Tartışmadan ilerleyemezsiniz, herkes aynı şeyi düşünürse gelişemezsiniz.” Şimdi bu ne demek? Biz söyleyelim, ben bildiğimi okurum demek. Başgan falan tanımam, büyüğüm de olsa, edepsizliği yapar fikrimi özgürce beyan ederim demek. Olur mu bu? Beşiktaş'ımıza böyle hoca yakışır mı hiç! Bizim hocamız lastik gibi, kuzu gibi olacak. Kim nereye çekerse oraya süzülecek. Vuracaklar ensesine tokadı, alacaklar kursağından lokmayı. İşte budur. Hakem mi yaktı canını, 'olsun' deyip geçeceksin. Federasyon maç takvimiyle mi geçirdi; 'kulağımın arkası sağlam kaldı' deyip, içten içten sevineceksin. İki yıl boyunca sağ bek isteyip, sonunda eline 6 aydır sakat, oynamayan oyuncuyu mu verdiler, 'buna da şükür, olmayanı da var' demeyi bileceksin. E zordur Beşiktaş'a hoca olmak. Aykırı ve akıllı adamlar bize ters gelir. Bkz. Dünya Kupası sahibi, nam-ı diğer 'Yeniköy Kasabı' ve niceleri...

Bonus: Yeni Hoca

Adı telaffuz edilmese de, muhtemelen yeni hoca Mourinho olur. Spor medyasından edindiğimiz izlenim bu yönde. Zira Biliç'in ayrılmasından sonra yabancı antrenörlerin, stadı olmayan ve kadrosu yıldızlarla dolu bu takımı çalıştırmak için sıraya girmesine şaşırmamak gerek. Kim istemez ki! İçlerinden en iyisi Mourinho olur diye düşünüyoruz. Hayırlısı ne diyelim. Ya da pes artık...

Popüler İçerikler

Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı