Maçın sonucu ne olursa olsun, şunu yazacaktım:
“Bu futbolcular henüz birlikte bir kamp dönemi geçirmediler. Çoğu ilk kez aynı formayı giydi. Form tutmamış oyuncular var. Ancak zamanla, birlikte oynadıkça takımın performansı artacak. Sabırlı olmalıyız.”
Sahadaki oyun da bu düşüncemi fazlasıyla doğruladı. Bu geçiş sürecini ne kadar az kayıpla atlatırsak, ilerisi o kadar parlak olur. Çünkü ligin başında kaybedilen puanlar, yıllardır benim en büyük kâbusumdur.
Yeni transferlerden El Bilal, Cerny ve Gökhan’ın performansını özellikle beğendim. Bu oyuncular, takım oyundan düştüğünde ateşleyici bir kıvılcım olabilecek kapasitedeler.
Abraham’ın kaçırdığı basit gollere fazla takılmamak gerek. Her santrfor gol kaçırır. Ancak onun oyunda çok dolaşması ve ceza sahasında daha az görünmesi beni biraz düşündürüyor. Yine de kesin hüküm vermek için çok erken.
Takımın bu kadar hırslı oynamasında, son düdüğe kadar mücadeleyi bırakmamasında elbette Sergen Hoca’nın çok büyük payı var.
Kendime soruyorum: Bu takımın başında hâlâ Solksjaer olsaydı, aynı sonucu alabilir miydik?
Cevabım ne yazık ki: Hayır…