Spor Toto Süper Lig'in 30. haftasındaki derbi maçta Beşiktaş ile Fenerbahçe, siyah-beyazlı futbolcu Marcelo'nun uzatma dakikalarında kendi kalesine attığı golle 1-1 berabere kaldı.
Spor Toto Süper Lig'in 30. haftasındaki derbi maçta Beşiktaş ile Fenerbahçe, siyah-beyazlı futbolcu Marcelo'nun uzatma dakikalarında kendi kalesine attığı golle 1-1 berabere kaldı.
Beşiktaşlılar 'Şampi...' diyordu ya şimdi ne oldu? Korku filmi, kemanın telleri gibi bir 4 hafta onları bekliyor.
Futbol böyle bir oyun. Ukalalığı, şımarıklığı, hatayı affetmez. Son düdük çalmadan maç bitmez. Bu cümleleri herkes yazar, herkes söyler. Yoldaki çocuk da yorumcu da futbolcu da… Ama şunu iyi görmek lazım; Sahanın içinde bir takım kaptanı vardır, bir de oyun kaptanı olmalı.
Maç bu şekle gelmiş, 30 saniye sonra bitecek.
Üstelik rakip de iki kişi eksik. Bakın ceza sahasında kaç Beşiktaşlı, kaç Fenerbahçeli var.
Rakip taç kazanmış, geri oynuyor. Belli ki içeri şişerecek.
Biri gidip rakip defansa baskı yapmıyor, herkes ceza sahasına gömülmüş. Orada kaptan devreye girmeli işte, arkadaşlarını yönlendirmeli.
Oğuzhan bu kaptanlık işini yapamıyor.
Sen böyle bir gol yersen, bunda kalecinin de hatası vardır tüm takımın da hatası vardır..
40 yıldır futbolun içindeyim. Çok şey gördüm. Muhteşem geri dönüşler, son dakikada verilen şampiyonluklar ve daha niceleri. Dün gece Vodafone Arena'da gördüğüm son dakikadaki gol ise benim futbol arşivimde enteresan gecelerden biri oldu. Başlığım kader ağlarını mı örüyor? Peki bu ne anlama geliyor?
Cuma gecesi Antalya'da Başakşehir kazandı. Maçın geneline baktığımızda 0-0 bitecek gibi görünürken son dakikada isimsiz bir oyuncu Napoleoni, Başakşehir'e 3 puanı getiren golü attı.
Gelelim dün geceye... Emenike'nin bitime 8-10 dakika kala kaçırdığı pozisyon dışındaFenerbahçe'nin tek pozisyonu yoktu.
Üstelik Fenerbahçe'den iki oyuncu kırmızı kart görmüş, maçın bitmesine saniyeler var ve Fenerbahçe beraberliği yakalıyor. Aslında beraberlik golünü dahi Fenerbahçe atmadı.
Golü Fabri attı. Fabri camia tarafından çok sevilen ve başarılı bulunan bir kaleci. Amayemişim böyle sevilmeyi de böyle başarıyı da. İlk büyük hatasını Lyon'da yaptı ve bence turu Beşiktaş'a kaybettiren isim Fabri'ydi. Dün gece de yaptığı hatayla belki de Beşiktaş'a şampiyonluğu kaybettirdi.
Aslında Beşiktaşlılar enseyi karartmasın.
Açık konuşmak gerekirse dün Sarı-Lacivertliler oyun olarak sıfır, değil eksideydi. Özellikle İsmail yalnız kaldı ve döküldü. Ama dün olduğu gibi bitse de bitmiyor. Fabri çıkıp durun deyiveriyor.
Beşiktaş’ta gerçek, kendisini bir savunmacı olarak ispat etmiş oyuncu sayısı kaç? 1... Marcelo... Peki bu müsait ortamda Fenerbahçe’nin bulduğu pozisyon sayısı kaç? O da 1... Emenike’nin karşı karşıya Fabri’ye nişanladığı vuruş. Bu mantıklı mı? Hayır... Peki maçın sonucu? İnanılmaz. Film senaryosu gibi. Elindeki tek planı bile uygulayamadığı maçta, 2 kırmızı kartla eksik kalmışken... Tamken bile 5-6 kişi eksikken... Lens ve Sow hiç ama hiç yokken... Fenerbahçeli oyuncuların çoğu muhtemelen maçı bırakıp mücadele sonunda Talisca’yla yaşanacakları
düşünürken...
Ve Kjaer’in içeriye doldurduğu topu Marcelo, Fabri ikilisi son saniyede el birliğiyle içeri atıyorlar. Hem de arkadaki Gökhan ve Atınç’ın yetişemeyeceği mükemmellikte bir vuruşla...
Maçı 1-0 bitirip gelse, “Fenerbahçe bir kere tesadüfen pozisyon buldu, Beşiktaş hak etti” diyecektik. 11’e 9’a rağmen gömülüp, skoru koruyalım derken golü yedi
Bazı derbiler vardır, kült maçlar olur. Uzun yıllar konuşulur. Bu da onlardan birisi olacak. İlk yarının sonunda Aboubakar'la öne geçti Beşiktaş... 9 kişi kalmış rakip takım. Son taç atışında bile Beşiktaş set oynamaktansa topu korusa, oyun bitebilirdi. Futbolun bir oyun olduğunu, her şeyin olabileceğini bir kez daha gördük. Kader demeyeceksin, 'Kader gayrete aşıktır' derler.
Beşiktaş takımı, 45 ile 80 arası bulduğu pozisyonlarla 4 tane atabilirdi. Hakikaten Şenol hoca ve Beşiktaş takımı için tuhaf bir durum şüphesiz. Adriano, topu yakından değil, uzaktan taca vursa olmaz. Maçı 1-0 bitirip gelse, 'Fenerbahçe bir kere tesadüfen pozisyon buldu, Beşiktaş hak etti' diyecektik.
Golde Marcelo ve Beşiktaş savunması psikolojik etkenlerle birlikte gömüldü. Sow, tacı Kjaer'e kullanarak içeri dolduruyor. Marcelo savunmayı o kadar geri çekmeyecek mesela.
Ligin ortalarında oynanan bir maç olsa böyle bir yaslanma asla olmazdı. 11'e 9'a rağmen gömülmenin sebebi oydu. Aman koruyalım derken golü yedi.
Volkan'ın becerisi, çok kötü oynayan Fenerbahçe'nin yine de, 'Belki, hani olursa' demesi, son dakikaları değiştirdi.
Beşiktaş'ın Atiba’sız bir orta alan kurgusu ile nasıl bir futbol oynayacağı merak konusuydu. Şenol Güneş’in Tolgay tercihi son derece isabetliydi çünkü defansif oynayan F.Bahçe karşısında anahtar topa sahip olmak idi. İlk 10 dakikanın ardından mutlak üstünlüğü ele geçiren siyah-beyazlılar, daha çok pas yapan topa sahip olan ve atak devamlılılğı ile oynayan taraf idi. Tolgay ve Oğuzhan son derece diri ve istekliydi. Ancak özellikle Talisca’nın durgun olması Beşiktaş’ın hücum üstünlüğünü skora dönüştürmesini engelledi.
Advocaat’ın kendi sol kanadındaki Sow-İsmail tercihi; Gökhan Gönül ile Quaresma’nın işini kolaylaştırdı. Beşiktaş kendi sağ kanadından çok etkili olurken bu atakların sadece 1 tanesini gole çevirebildi. Beşiktaş, F.Bahçe’ye pozisyon vermedi ancak sarı-lacivertli ekibin bu oyunla tek gol şansı olan duran top imkanını çok tanıdı.
2. yarıda Advocaat sadece savunma yapabilen Neustadter’i çıkarıp Salih’i oyuna aldı. Hasan Ali’yi sola çekip, Ozan Tufan’ı sağ bekte başlattı. Biraz daha oynamayı düşündü. Ancak bu plan tutmadı.
Beşiktaş artık sadece 2 puanlık avantaja sahip ve ikili averaj da rakibinden yana... Yani artık kaybetme lüksü yok...
Beşiktaş için bu beraberlik ne ifade ediyor?
Artık sadece iki puan önde olduğu gerçeği ile baş başa kaldı Beşiktaş... Başakşehir ile puan farkının 1'e indiği an herkeste bir 'Acabalar' doğal olarak başladı. Bunu ancak bir türlü çevirebilirdi Beşiktaş; o da Fenerbahçe galibiyeti ile... Ve bunu da başarıyorlardı az daha ama artık futbolun cilvesi diyelim uzatma dakikalarında galibiyeti kaçırdılar. Bundan sonra ligde kalan hafta sayısı 4 ve puan farkı da en yakın rakibi Başakşehir ile 2. Bu pencereden baktığımızda da Beşiktaş artık sadece 2 puanlık bir avantaja sahip ve ikili averaj da rakibinden yana... Yani artık kaybetme lüksü yok...
Sahadaki mücadeleyi nasıl yorumluyorsunuz?
Maç önü öngörümde güçlü olanla, planı olan iki tarafın maçı demiştim. Dün akşam güçlü olan, güçlü oyun kazanmaya çok yaklaştı. Zaman zaman bunun tersi de olabiliyor ve dün de oldu.. Maçın genelinde savunurken değil ama öne çıkma düşüncesinde istediğiniyapamayan bir Fenerbahçe vardı sahada. Ama şampiyonluklar güçlü oynayanların varabildiği hedeflerdir. Doğru planlı bir oyunla maç kazanabilirsiniz ama şampiyonluk güçlü oynayanların ulaştığı hedeftir.
Beşiktaş 1. dakikadan uzatma dakikalarının sonuna kadar daha üstün oynadığı, kontrolü elinde tuttuğu karşılaşmada son saniyede yediği golle adeta şok yaşadı. Oyunun genelinde Beşiktaş daha çok atak yapan golü düşünen taraftı. Ve beklenen gol 45. dakikada geldi. Hem de çok güzel bir goldü. Tolgay’ın Ricardo Quaresma’ya pası, Quaresma’nın sert ortası ve hamle yapan Aboubakar’ın ağlara giden vuruşu. Gerçekten güzel goldü.
İkinci yarının ilk 10 dakikasında F.Bahçe’nin daha atak daha üstün olduğunu gördük. Ondan sonra yine Beşiktaş’ın üstünlüğü vardı. Top daha çok Beşiktaşlılar’da kaldı. Pozisyon da buldular ama gole çeviremediler. Beşiktaş’ın attığı şutlarda Volkan Demirel de önemli müdahalelerde bulundu ve gole de izin vermedi. Sahanın en iyilerinin başında olan Tolgay Arslan’ın sakatlanıp çıkması Beşiktaş adına gerçekten çok büyük şanssızlıktı. Çünkü gerçekten çok iyi işler yaptı oyunda kaldığı süre boyunca. Ve açık söylemek gerekirse Atiba Hutchinson’u da hiç aratmadı.
Fenerbahçe'nin aslında iki sağ beki var. Biri sakat diğeri ise kafadan sakat!
Yıllık 2 milyon 250 bin euro verdiğin bir adamı böylesine önemli bir derbide 'oynatamamak' teknik heyetin değil, yönetimin beceriksizliğidir.
Sayın Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım gidip kulüp başkanlarını tokatlayacağına Samandıra'daki sorunlarla ilgilenseydi, dün gece sağ kanatta Van der Wiel'i izleyecektik.
Tabi Hasan Ali'de orjinal bölgesinde olacaktı. İsmail Köybaşı'nın oynatılıp Hasan Ali'nin sağ kanada atılması Fenerbahçe'nin oyunda iki kanadınında zayıflamasına yol açtı.
İsmail sanırım kendisini hala Beşiktaş'ta oynuyor zannediyor! Quresma'yla girdiği bütün ikili mücadeleleri kaybetti. Beşiktaş, İsmail çıkana kadar bütün akınlarını onun bölgesinden yaptı.
Ha geldi ha geliyor dediğimiz gol devre biterken geldi. Açıkcası bağıra bağıra geldi gol....
50 yıldır futbolun içindeyim; inanın böyle bir şey görmedim.
Futbol gerçekten enteresan bir oyun, dün bunu bir kez daha gördük.
90+5'te top öyle bir yere gitti ki topu ağlarda gördüğümde 'Bu bir kabus, uyanmalıyım' dedim. Fenerbahçe 9 kişi kalmışken siyah-beyazlı takımın neden bu kadar savunmaya gömülmesi inanılacak gibi değildi. Fenerbahçe o kadar kötüydü ki Beşiktaş 5'lik, 6'lık yapabileceği maçı berabere bitirdi, çok yazık!
Öncelikle neticeye değil haticeye bakalım.
İlk 15'ten 80. dakikaya kadar Beşiktaş, Fenerbahçe'yi sürklase etti.
Quaresma tabir-i caizse şiir gibi oynadı ama Beşiktaş gergindi ve bu sahaya yansıyordu. Hakkını verelim; derbiye ağırlığını hissettirdi. İki gün önce Fotomaç'taki köşemde Aboubakar'ın mutlaka oynaması gerektiğini belirterek bu maçın adamı olduğunu yazmıştım. Dediğim çıktı; Aboubakar attığı nefis golle Beşiktaş'ın golündeki isim oldu.
Golde önce Tolgay'ın ardından Quaresma'nın da klas asistini de es geçmeyelim.
Fenerbahçe teknik direktörü Advocaat, tahmin ettiğim gibi savunmaya önem verip tesadüfi golle maç kazanmaktı..
Beşiktaş 2. golü atmamanın cezasını, kaybettiği 2 puanla çekerken; Fenerbahçe rakip kaleye gitmeden kaybetmeme konusunda çığır açtığı sezonu derbi kaybetmeden tamamlamış oldu.
Beşiktaş ilk 10 dakikadaki gerginliğin atlatılmasıyla sazı eline aldı. Quaresma’nın sağ kanattaki etkinliğine Oğuzhan’ın eşlik ettiği varyasyonlar izledik 45 dakika boyunca. Kapanan takımlara karşı geriden oyuna Marcelo’yu sokan Beşiktaş’a karşı Lens ve Sow’un bekleri kovalamasına rağmen Siyah-Beyazlılar oyuna hakim olmayı başardı. Ve ilk yarının son dakikasında Tolgay’ın defans arkasına attığı güzel pasta Aboubakar’a golü adeta zorla attırdı Quaresma. Bu gol savunması ile ön plana çıkmaya alıştığımız Fenerbahçe için ikinci yarıyı farklı oynayacağı anlamına geldiği kadar, Beşiktaş için hücumda daha fazla alan demekti.
Quaresma şov yaptı
Advocaat’ın Salih-Ozan Tufan hamlesine rağmen derbilerde ilk kez geri düşen Fenerbahçe’nin belli ki net bir oyun planı yoktu. Lens’in bireysel çabası ya da duran toplara bel bağlamışlardı. Ancak hücum etme konusunda sezonun genelini deneyerek geçiren Beşiktaş’ta Quaresma şov devam etti. Babel’in, Quaresma’nın ve Aboubakar’ın kaçırdığı pozisyonlar gol olmayınca kontrollü oyun tarzı çok değişmedi. Sadece Emenike ile yakalanan pozisyon Fenerbahçe için maçın tek fırsatı olsa da, değerlendiremediler.
1-0 a yatmakla olmuyor işte. takımda kaptan olmak bu yani. kılavuz karga bokyiyen.
ulan futbol yorumculuğuda eyyama kaçmış. alayı göt olmuş. herşeyi söylicekseniz hakem denen gavatı yapılan elkol işaretlerini ve tolgay denen dna hatasının 8 tane sarı kartlık oyununu da söyleyin. hepsi bütün değil mi?