Merriam-webster’de olduğu gibi bu tür kaynaklara sığınarak “Ciga” söylemini normalleştirmek de kabul edilemez çünkü bunlar dil referansı değiller ve ansiklopedik olarak çok nadir söyleme biçimine yer vermektedir. 100 tane Amerikalı, 100 tane İngiliz, 100 tane Avustralyalı ile konuşun, özellikle de teknik bir meslek erbabı iseler ansiklopedi sözlüğündeki gibi “Ciga” diyen muhtemelen çıkmaz.
Oysa ortalama eğitimli halk bir yana, 100 tane Türk mühendis ile konuşsanız muhtemelen 95 tanesi kendi dillerinde olmayan biçimi ile “Ciga” demeyi tercih eder.
Telekom şirketlerinden “İngilazca” öğrenen Türklerin yurtdışı konuşmalarındaki durumu “Ahmet Turhan Altıner” in “Best of Temel” kitabının yeni baskılarına aday olabilir.
“Cigabayt”ın doğru İngilizcesi olduğunu savunan Türk entelektüellerden gerekçe olarak “Gigantic” kelimesini gösteren ve ortak kelime kökü olduğunu söyleyenler bile çıkmakta. Oysa “Mili”, “Kilo”, “Mega”, “Giga”, “Tera”, “Peta” gibi birimin üstel büyüklüğünü 1000’in karı şeklinde gösteren eklerin tümü Latince kökenlidir ve yaygınlıkla yazıldıkları şekliyle okunmaktadır. Nadir de olsa bunun dışındaki söyleme biçimler, o dillerde de asıl kökeni bilmemekten kaynaklanabilmektedir. İngilizcede “micro” başka bağlamsal ilişkiler nedeniyle (aynı zamanda sıfat olması vb.) bu kuralın dışına çıkmıştır ama Türkiye’de telekom şirketleri genellikle büyüklerle ilgilendikleri için henüz “maykro”ya sıra gelmemiş gözüküyor.
Türkçe yazıldığı gibi okunabilen ve bağlamsal ilişkilerin matematiksel organizasyonu ile anlam derinliği kazanan nadide bir dildir. Bir ulusun içinde çok farklı etnik köken olabilir. Ancak ulusal dil birliği ve dilin doğru kullanımı ulusun birlik ve bağımsızlığı için hayati derecede önemli bir konudur. İnsan işitsel korteksi ve algı biçimi ortak konuşulan dil ile şekillenmekte ve genel anlayış ortaklığımızı etkilemektedir.
Telekom şirketleri geçen 25 yıl içinde en çok reklam veren sektör oldukları için dilin gelişiminde de etkili olmaktadırlar. Değişen yaşam tarzı ve teknoloji ile Türkçeye yeni kelimeler kazandırılabilir ya da bazı kelimeler unutulabilir. Ancak yazıldığı gibi okunma dahil olmak üzere, “Ciga” örneği üzerinden verdiğimiz dilin yapısal özelliklerini bozabilen yaygın faaliyetlere karşı ulusal bir politika dahilinde müdahil olunması gerektiğini savunanlardanım. Bu nedenle açıkça TV ve internet yayıncılığındaki Türkçede yaygın bozucu etki gösteren içeriklere karşı RTÜK ve TDK tarafından düzenleme getirilmesi ve öğretmenler önceliğinde halkın bilinçlendirilmesi gelecekteki olası pişmanlıkları önleyebilir.
Geçtiğimiz hafta Türkiye ve Türkçe için güzel bir gelişme de yaşandı. Türkiye Cumhuriyeti’nin başvurusu üzerine hindi anlamına gelen “Turkey” yerine “Türkiye” kullanılması Birleşmiş Milletler tarafından kabul edildi. Bu karar, ülkeyi tanımayan birisinin ilk algısındaki negatif bilinç altı etkisi bakımından önemli bir değişimdir. Umarız entelektüel camiamız da yabancı dille tüm iletişim ortamlarında “Turkey” yerine “Türkiye” söylemini yaygınlaştırmaya hatta “Turkey” denildiğinde “o da neymiş?” tavrı ile değişimi desteklemeye katkı sağlar.