'Mehtap Abla, söze nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Canım çok yanıyor ve hiç iyi değilim. Her konuda yardımcı oldun, olmaya da devam ediyorsun. Her şeyi sana anlatmak bir orta yol bulmak istiyorum. Yalvarıyorum sana bana yardım et. Müsait olunca yüz yüze de konuşalım. Şimdilik aramızda sır olarak kalsın sadece. İkimiz bilelim kimseye söyleme lütfen. Konu Ozan, abla ben onu çok seviyorum. Ben onu içimden atamadım. Onu düşünmediğim bir saniye bile geçmedi. En başta keşkelerim çok oldu. Biz Ozan ile çok mutluyduk. O kadar çok özledim ki canım çok yanıyor. Biz Ozan ile konuşuyoruz. 5-6 ay oldu mektuplaşıyoruz. Şöyle başladı mektuplaşmamız; gelinleri yazmıştı, yüz yüze görüştük, konuştuk. Ozan bana mektup yazdı, pişmanlığını dile getirdi. Birçok kez mektup yazmış, yırtmış nasıl bir tepki vereceğimi bilememiş o yüzden göndermemiş. (Ozan) şöyle yazdı; 'Hakkını bana helal et ne olursun, buradan çıkmak hiç umurumda değil. Sadece bana hakkını helal et'. Ben hakkımı helal ettim abla ona. Onu çok seviyorum o da beni çok seviyor. Ben onu affediyorum. Abla o orada dört duvar arasındayken benim içim rahat değil. Ailesi perişan, sayfalarca mektup yazdık birbirimize. Bizi ayırmak isteyen çok oldu.'
İlerde çocukların sorduğunda "anne yüzüne ne oldu?" Diye.. "Baban anlatsın evladım" dersin olur mu?
sen onun birkac sene 'dört duvar arasında kalmasına razı olamamışsın'(!) ama o seni bi ömür bu suratla yaşamaya mahkum etti. farkinda mısın peki bunun? kimi affettiginin farkinda misin? bunu sana yapan sokaktaki bi adam ya da komşun değil, 'güya' sevdiğin insan...
cocuk çıktıktan 1 ay sonra eski haline dönecek, 3 4 yil sonra da ölüm haberini okuyacağız. pollyannacilik oynamaya gerek yok. bu kızın da yol gosterilmeye degil acil ve yoğun psikiyatrik tedaviye ihtiyaci var.