Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Bu ülkede bir daha milli şef özentileri çıkmasın diye 'başkanlık sistemi' diyoruz' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda, TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken ile beraberindeki heyeti kabul etti.
Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, şunları kaydetti:
'Neymiş efendim, bu ülkeden Duçe, Führer, Çar çıkmazmış. Biz, bu ülkede bir daha milli şef özentileri çıkmasın diye 'başkanlık sistemi' diyoruz. Biz, bu ülkede bir daha vesayet odaklarından güç alınarak, milletin iradesi hiçe sayılmaya kalkışılmasın diye başkanlık sistemi istiyoruz. Bu ülkede hiç kimse millete efendilik taslamayı, mürebbi edasıyla parmağını sallayarak milleti terbiye etmeyi aklından geçiremesin diye başkanlık sistemini teklif ediyoruz.'
'Yeni anayasa ve başkanlık sisteminin takipçisiyiz'
Türkiye'nin köklü bir değişime ihtiyaç duyduğuna işaret eden Erdoğan, 'Samimi olarak, Türkiye'nin köklü bir değişime ihtiyacı olduğuna inandığımız için yeni anayasa ve başkanlık sistemi meselesinin takipçisiyiz' dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Ne anayasa, ne başkanlık sistemi tartışmasında ortaya koyduğumuz bir ön şart, bir dayatma yok. Türkiye'nin bu değişime, bu dönüşüme ihtiyacı olduğuna inandığımız için. Herkesin görüşünü serbestçe ortaya koymasını istiyoruz. Bunların, hepsi konuşulacak, tartışılacak ve bir metne dönüştürülecek. Sonuçta nihai kararı milletimiz verecek' diye konuştu.
Haksız eleştirilere karşılık verme hakkı bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, 'Nefsi müdafaa hakkı diye bir şey var. Bana saldıranlara, bana hakaret edenlere karşı gereğini yapmak, öncelikle hukuk ortamında benim nefsi müdafaa hakkımdır' dedi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Köşe yazarları, ekranlara bakıyorum, televizyonlarda bazı konuşmacılar ileri geri birçok şey konuşuyor. Sayın Başbakan ile benim arama bazı şeyleri sokmak, bu tür gayretlerin içine girmek istiyorlar. Boşuna uğraşmasınlar, kusura bakmasınlar. Biz dertliyiz. Milletimize bedel ödettirecek hiçbir kararın altında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın imzası olmaz.'
'Milletin tercihine saygısızlıktır'
'Sen, bunun beyaz olduğunu biliyorsun ama bunu Erdoğan söylediği için kabul etmiyorsun ve diyorsun ki 'Hayır siyahtır' Şimdi böyle siyaset olabilir mi?' ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle konuştu:
'Söylenen sözün, yapılan işin doğruluğuna, yanlışlığına, faydasına, zararına değil de sadece söyleyene bakarak tavır aldığını ifade edebilen bu anlayış tam eski Türkiye prototipidir. Halbuki bizim tartışılmasını teklif ettiğimiz başkanlık sistemi o siyasi partinin yıllarca savunduğu, dile getirdiği bir sistemdir. Bu görüş, rahmetli Türkeş tarafından, 'Tarih ve töremize uygun olarak başkanlık sistemini savunuyoruz' diye açıkça ifade edilmiş olan bir sistemdir. Sırf biz önerdik diye kendi tarihlerine, törelerine ters düşmek pahasına başkanlık sistemine karşı çıkıyorlar. Neymiş efendim? Bu ülkede 'Duçe, Führer, çar' çıkmazmış. Biz, bu ülkede bir daha milli şef özentileri çıkmasın diye başkanlık sistemi diyoruz. Biz, bu ülkede, bir daha vesayet odaklarından güç alınarak milletin iradesi hiçe sayılmaya kalkışılmasın diye başkanlık sistemi istiyoruz. Bu ülkede, hiç kimse millete efendilik taslamayı, mürebbi edasıyla parmağını sallayarak milleti terbiye etmeyi aklından geçiremesin diye başkanlık sistemini teklif ediyoruz.'
Birisinin 'Kuzey Kore'yi, Afrika'yı örnek gösterdiğini', diğerinin ise 'kurtuluş savaşı vermekten' söz ettiğini aktaran Erdoğan, 'Türkiye'ye bakıp da Kuzey Kore'yi, Afrika'yı gören anlayış, her şeyden önce milli iradeye, milletin tercihlerine saygısızlık yapmaktadır. Aynı şekilde 'savaş' kelimesini telaffuz eden kişi, bunun millete karşı bir savaşı ifade ettiğinin farkında bile değil' diye konuştu.
Milletin yüzde 52'sinin oyuyla göreve gelmiş cumhurbaşkanına, 'Ondan cumhurbaşkanı olmaz' diyebilen bir anlayışın, Türkiye'ye bakınca Kuzey Kore'yi göreceğini ifade eden Erdoğan, kendilerini eleştirenlerin, gönüllerindeki özlemi ifade ettiğini söyledi.
'Nasıl sakin olacağız?'
'Bize 'diktatör' diyenlerin, kendi partilerinde, camialarında yaşanan en küçük bir farklılığa nasıl tahammülsüz olduklarını gördük, görüyoruz' diyen Erdoğan, 'İhraç ediyorlar mı? Ediyorlar. Niye tahammül edemiyorlar? Hadi tahammül edin' dedi. Erdoğan, şunları kaydetti:
'Kendilerinin de içinde bulunduğu seçimle iş başına gelmiş olan bizi, bu şekilde eleştirenlerin, Mısır'da, Suriye'de kendi halkını insafsızca katleden diktatörler için ağızlarını açtıkların duydunuz mu? Ben, bu vesileyle DEAŞ'ın Ürdünlü pilotu yakma eylemini telin ediyorum, lanetliyorum. Tabii pilota rahmet dilerken, ailesine de başsağlığı diliyorum. Ürdün milletinin de başı sağ olsun diyorum. Böyle bir vahşet olamaz. Böyle bir şeyi kabullenmek mümkün değil. Bunun, bizim dinimiz İslam'la yakından, uzaktan alakası yoktur. Bunların da İslam'la alakası yoktur. İşte Mısır'da 183 kişiye idam cezası verildi. Peki, bu idam cezasını veren yargı ve onun arkasında duran darbeci yönetimi acaba batıcı ülkeler şu anda telin ediyor mu? Avrupa'da idam yasak, yok. Peki çıkın konuşun ya, bunlara bir şeyler söyleyin. Aynı şekilde Amerika, çıkın bir şeyler söyleyin. Aynı şekilde Rusya, çıkın bir şeyler söyleyin. Nasıl oluyor da hiçbir suçu olmayan bu insanlar darbeye karşı çıktıkları için 183 kişi idam ediliyor?'
'Diyorlar ki 'Sayın Cumhurbaşkanım, bu konularda biraz sakin olsanız. Nasıl sakin olacağız?' diyen Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un 'Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem; Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bizarım' dizelerini okudu. Erdoğan, 'Peki Rabbimiz ne diyor? Sevgili habibi ne diyor? Temel olarak, toplu olarak medeniyetimizin bu noktadaki yaklaşımını alıyorum; ya elimizle müdahale edeceğiz, ya dilimizle müdahale edeceğiz, buna da muktedir değilsek, kalbimizden buğz edeceğiz' diye konuştu.
'O Türkiye geride kaldı'
'Bunlar darbelerle, ara dönemlerin sisli ortamlarında iktidara gelmeye alışmışlar' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Millete müracaat ederek, milletin desteğini alarak, milletin teveccühüyle iktidara gelmek gibi bir düşünceleri, bir umutları, hayalleri yok. İstiyorlar ki Türkiye, bir kitap fırlatmasıyla, bir demeçle, bir fiskeyle bir gecede yerle yeksan olan zayıf bir ülke olarak kalsın. Onlar da kaos ortamından kendilerine güç ve iktidar devşirsin. Hiç kimse kusura bakmasın, o günler geçti. O Türkiye geride kaldı. Artık manşetlerle, manipülasyonlarla, lobilerle yönetilen, istikameti çizilen, geleceği belirlenen bir Türkiye yok.'
AA