Girişimciliği tanımlarken yaratıcılık, risk, yenilik gibi terimler kullanıyoruz. Aslında yeni kurulan bir işi girişimcilik olarak tanımlayabilmek için esas olan, yeni bir fikrin olması.
Girişimci diye tanımladığımız kişilere gösterilen övgülerin başında genellikle ne kadar güzel, yaratıcı bir fikir buldukları geliyor. Yani işin özünde hep bir fikir geliştirme var. “Benim aklıma hiç böyle fikirler gelmiyor “ diyenlerden misiniz? Buyrun 18 maddelik önerilere:
Yani kısaca, piyasada faaliyet gösteren şirketlerin ürün ve hizmetleriyle doldurulmamış boşlukları görün. Niş pazar fırsatı bulabilmenin en kolay yolu ise, odaklanılmak istenen pazardaki ürün veya hizmetlerin detaylıca incelenmesi:
- Pazarda kaç rakip var?
- Kaç farklı tip ürün var?
- Müşteriler kim?
- Başka kimler bu pazarda olası müşteri olabilir?
- Pazarda var olan ürün ve hizmetlerde ne gibi eksiklikler var?
Aslında en önemli nokta bu: Piyasadaki ürün veya hizmetle ilgili müşteri görüşlerine ulaşabilmek. Müşteriden alınan geri bildirimle farklı bir fikir geliştirme olasılığı epeyce artacaktır. “Şöyle olsa kullanırdım”; “Bu da olsa iyi olurdu” türü noktalara odaklanmak önemli; oradan çok yaratıcı ve yepyeni fikirler çıkabilir.
Başarılı start-up hikayelerini dinlediğimizde, çıkış noktalarının çoğunlukla kendilerinin veya yakınlarının karşılaştıkları problemleri çözme güdüsü olduğunu görüyoruz. Herhangi bir üründe / hizmette / uygulamada problemle karşılaşmanız, her şeyden önce sizin ihtiyacınızın karşılanmadığı anlamına gelir.
Sitenin yaratıcısı, öğrenciyken yüksek lisans başvuruları için çalışması gereken sınavların kitapları çok ağır olduğundan ve dolayısıyla sürekli yanında taşıyamadığından, sınavlara istediği zaman çalışamıyormuş. Kitapları yanında taşıdığında çalışmaya zaman bulamamaktan, çalışmaya zaman bulduğunda ise kitapların yanında olmamasından şikâyet ederken, bir akıllı telefon aplikasyonu fikriyle çıkageliyor...
Gıda veya içecek sektöründe hiçbir tecrübesi olmayan Sharelle Klaus, hamilelik döneminde asitli ve alkollü içecekler tüketemediğinden, ve önemli yemeklere çıktığında sürekli su veya meyve suyu içmekten sıkıldığından, Dry Soda markası altında, normal bildiğimiz meyveli sodalardan çok daha az şekerli, meyve aromalı soda fikrini geliştiriyor.
Elbette bu kadar kalabalık bir dünyada belli bir eksiklikle ilgili sıkıntı çeken tek kişi olamazsınız. Yaşadığımız problem muhtemelen birçok kişi için de sorun oluyor. Şu durumda iyi bir fikir bulma yolunda ilerliyoruz; o kesin.
Girişimcilik özü itibariyle yeniliği içerdiği için, fikir bulma yollarının en önemli basamaklarından biri de trendleri takip etmek tabii. Trendler toplumun eğilim ve yönelimlerini belirtir. Örneğin bilişim teknolojilerindeki gelişmeler, tüketicilerin artan bir hızla akıllı telefon ve onlara sürekli internet erişimi imkânı veren donanımlara sahip olmaları, son yıllarda e-ticaret girişimlerini inanılmaz arttırdı.
Moda trend’lere göre daha kısa ömürlüdür. Bu nedenle belki de girişimcilerin en dikkat etmesi gereken kısım, toplumun daha uzun dönemli yönelimlerini anlamak. Modayla sadece ilgi çekici bir fikre aşık olur; modanın hızlı değişimiyle de bu aşkı kaybederiz. Bu ayrımı yapabildiğinizden emin olun.
Ekonomik çevre, sosyal kültürel çevre, teknolojik çevre, hukuki çevre. Bu kategorilere bir de uluslararası çevreyi (ve dolayısıyla uluslararası çevredeki ekonomik, sosyal, teknolojik ve hukuki gelişmeleri) ekleyebiliriz. Örneğin sosyal/kültürel çevremizde yaşanan önemli trendlerden biri yalnız yaşayan insan sayısının artması; dolayısıyla insanların daha küçük evlerde yaşamayı tercih etmesi.
Ayrıca artan boşanma ve ayrılmalar sonucu, insanlar tek başlarına daha kolay bir biçimde yönetebilecekleri bir yaşam kurmayı hedefliyorlar ve bu da girişimciler için birçok yeni fikre ortam sağlıyor.
Yaratıcılığımızın karşısında duran en önemli engel, aklımıza gelen fikrin ölmesine sebep olan cümleler. Fikirler insanın aklına aniden gelebildiği gibi, aniden de uçup gidebiliyor. Ve fikirlerimizi paylaştığımızda karşılaştığımız cümleler bizi durdurabilir; biraz duymazdan gelmeniz lazım:
- Bu söylediğin hayatımda duyduğum en mantıksız, komik/alakasız şey.
- Hayalperestliğe gerek yok, gerçek dünyaya geri dön.
- Şaka mı yapıyorsun?
- Nereden geliyor aklına böyle saçmasapan şeyler?
- Konuyu saptırma, işimize odaklanalım, sonra konuşuruz.
- Bütçemiz yok.
Önyargılarımız ve bazı kalıplaşmış düşüncelerimiz bizi yaratıcı olmaktan uzaklaştırıyor ve fikir geliştirme yeteneğimizi kısıtlıyor. Önyargılarımızdan kurtulmaya çalışsak bile, doğruluğunu sorgulamadan kabul ettiğimiz bir sürü değer var ve birçoğu, her birimize bebeklikten, çocukluktan empoze edilmiş oluyor. Yani “önyargılarım yok” demeyin; emin olun var.
Çocuklar henüz yetişkinler kadar sosyal norm ve beklentileri kodlayamadıkları için, yaratıcılık ve girişimcilik eğilimleri çok daha fazla. Onlarla ne kadar fazla vakit geçirirsek kendi önyargı ve kalıplaşmış düşüncelerimizden sıyrılma şansımız olur.
Çocuk = Her gün yaptığımız olağan hareketleri alıştığımızdan farklı yapan birey; örneğin yalınayak araba kullanmaya çalışmak! Kısaca bir şeye başka bir açıdan bakabilmek. Gerçekten şahane ilham kaynakları olabilirler.
Farklı, yaratıcı fikirler bulmamızı sağlayan beynimizin sağ yarımküresidir. Sol yarımküre mantık, dil, sembollerle ilgilidir. Bu nedenle, genelde girişimcilik için önemli olanın sağ yarımküre olduğunu düşünüyoruz. Tamamen yanlış olmasa da, eksik. Sağ, isleyişi ile fikri keşfeden tarafken sol ise fikri mantıksal olarak değerlendiren ve geliştiren taraf çünkü. Tutku tabii şart; fakat fikre fazla tutkuyla sarılıp olası riskleri göz ardı etmek de başarısızlığın en temel nedenlerinden biri.
Örneğin aynı şirkette farklı departmanlarda çalışan ve genellikle sadece öğle yemeklerinde karşılaşan iki kişinin ilişkisi. Güçlü bağlı ilişkileri sıklıkla bizim gibi düşünen ve benzer zevklere sahip insanlarla kuruyoruz. Zayıf bağlı ilişkilerimiz ise bizden düşünce, yaşam biçimi, karakter ve benzeri açılardan farklı kişilerle kurduğumuz ilişkiler. O nedenle zayıf bağlı ilişkiler bizim farklı düşünme ve girişimcilik kapasitemizi artırıyor.
Örneğin mutfak eşyaları üzerine 30-40 arası çalışan kadınlar, 50 ve üstü emekli kadınlar, ve ayrıca erkeklerden oluşan buluşmalar yapmaya çalışın veya böyle ortamlara denk geldiğinizde ortaya bir konu atın ve konuşturun. Gözlemlemek, yeni insanlar arasında bulunmak ve görüşleri test etmek çok önemli.
Karşılaştığımız problemler karşısında tek bir doğru olduğunu düşünmek ve bu doğruyu bulmaya çalışmak, farklı bakış açılarıyla yaşanan durumları incelememizi engeller. “Neden – Neden Olmasın”; odaklanmanız gereken şey bu. Tek bir doğruya takılıp kalmak önünüzdeki birçok fırsatı kaçırmanıza sebep olur.
Çünkü zaten çokça yapacaksınız; aksi imkansıza yakın. Yeni bir fikir bulmak ve belki de bir girişimci olabilmek içi yanlış yapmaktan korkmamamız şart. Yapılan yanlışlar aklımızdaki fikrin eksik yönlerini bize gösterecek ve daha etkili çözümler üretmemizi sağlayacaktır. “Problem varsa çözümü de vardır” mottosundan hareketle, hataları başarılı bir girişimci olma yolunda motivasyon kaynağı olarak görmek gerekiyor.
Bu süreçteki en önemli adımlardan biri, fikrin bulunmasından ve üzerinde detaylıca düşünülmesinden sonra belli bir süre ara vermek, fikri kuluçka dönemine yatırmak. Uzun süre aynı konu/fikir üzerinde yoğunlaşmanız yaratıcılığı da öldürür. Halbuki bu kuluçka döneminin sonunda fikrin kafanızda aniden çok daha net şekillenmiş olduğunu şaşırarak göreceksiniz.
Geçenlerde tuzlukta tuz bitmiş, dedim tuzu koyayım. Üstten dolduruyorum alttan dökülüyor. O anda fikir geldi bu delikleri kapatan bir apara bir de üstüne huni gibi bir şey yapıp birbirlerine bağlasak ne güzel olur :D Sonra dedim burası Türkiye, millet en fazla 50 krş verir bu aparata, gerek yok :D Fikirler ihtiyaçtan doğar :D
''gece gece icat çıkarma'' kafalara kazınmışken bu mümkün mü :D
çikolatadan ruj :)))acıktığımız zaman yiyoruz falan