Antalya Kaş, bakir koyları ve kendine özgü dokusuyla Türkiye'nin yaz aylarında en çok turist ağırlayan beldelerinden. Hem doğal güzellikleri hem de yaz tatiline elverişli imkanları ile öne çıkan bu sevimli beldede her zevke uygun bir koy olduğunu biliyor muydunuz?
O halde gelin, mükemmel renkleriyle ziyaretçisini büyüleyen en güzel Kaş koylarına göz atalım!
Kekova, Kaş'a giden herkesin görmesi gereken başlıca yerlerden biri. Güzel coğrafyası ve doğal güzellikleriyle öne çıkan Kekova Koyu, aynı zamanda tarihi kalıntılara sahip. Ulaşım sadece küçük teknelerle sağlandığından Doğal Sit Alanı olan bölgede denizin ve güneşin tadını tam anlamıyla çıkarmak mümkün. Ayrıca M.Ö. 4. yüzyıldan kalmış kalıntılar arasında yüzmek de başlı başına farklı bir deneyim.
Kaputaş Plajı, Kaş'ın en popüler koylarından biri. Hatta o kadar popüler ki literatüre 'kaputaş mavisi' terimini de kazandırmış durumda. Benzersiz mavilikteki rengi, bembeyaz kumsalı ve Mavi Mağara'sı ile ziyaretçilerine en unutulmaz deniz deneyimlerinden birini sunduğu kesin. Ancak buraya giderken hazırlıklı olmakta ve doğayı temiz tutmayı unutmamakta fayda var. Çünkü alanda herhangi bir tesis veya işletme yok.
Kekova Bölgesi'ndeki koylardan olan Akvaryum Koyu, adı üstüne akvaryum temizliğinde sulara sahip harika bir koy. Temizliği ve rengarenk sualtı dünyası sebebiyle şnorkel ve tüplü dalış için de çok ideal. Sık sık tekne turlarının rotası olan bu el değmemiş bölgede, tarihi deniz feneri batığını görebilir ve yine batık olan antik kenti keşfedebilirsiniz.
Hidayet Koyu, Kaş merkeze 2.5 kilometre mesafede bulunan ve rengiyle büyüleyen bir başka koy. Temiz ve doğal güzellikleriyle ünlü olmasına rağmen, bu koyda ufak işletmeler mevcut. Ancak kayalık bir alan olduğundan uzun ve kumlu bir kumsalı bulunuyor. Dolayısıyla caretta carettaları, renkli balıkları ve kayalık coğrafyası ile ilgi çeken bu koya gelmeden önce de bir miktar hazırlıklı olmakta fayda var.
Kaş merkezden tekneyle ulaşım sağlanan Limanağzı Koyu, yazın güneşin en uzun kaldığı koy olarak bilinir. Ayrıca en çok tesisin bulunduğu koylardan biridir. İçlerinden bazıları konaklamaya imkan tanıdığından bu koya geldikten sonra güneşin, denizin ve kumsalın tadını çok daha uzun süre çıkarmanız mümkün. Ayrıca doğayla uyumlu ahşap platformlar üzerine kurulan bu işletmeler, güneş battıktan sonra ve hafta içleri çok daha sakin hale geliyor. Yani kafa dinlemek için çok ideal.
Ünlü caretta carettalara ev sahipliği yapan Patara, bembeyaz ve upuzun çöl kumsalıyla sadece Kaş'ın değil, Türkiye'nin de en özel koylarından. Kaş ve Kalkan arasında kalan bu bölge tarihi Likya Uygarlığı'ndan kalma eserlere de ev sahipliği yapıyor. Kumsalda herhangi bir işletme bulunmadığından buraya giderken de yanınızda şemsiye, şezlong gibi temel plaj malzemelerini almanızda fayda var. Ayrıca içindeki kum tepelerinde güneş batışını izlemek ayrı bir keyif.
Kekova'ya giderken yol üstünde kalan bir diğer koy olan Yağlıca Koyu da Kaş'ın en bakir koylarından biri. Dibi kum olan bu koy, dalış ve sualtı keşfi için en ideal lokasyonlar arasında. Sahili ise sert kayalık fiyord biçimine sahip. Bu nedenle daha çok profesyonel dalış yapanlar tarafından tercih ediliyor. Çünkü uçurumlar ve tepelerle dolu olduğundan ulaşımı zor bir bölge ve oldukça zengin bir deniz canlısı çeşitliliği barındırıyor.
Kaş-Kekova teknelerinin uğrak noktalarından biri olan İnönü Koyu, yüzmeyi sevenler için en iyi seçenek olabilir. Çünkü gidiş-dönüş ortalama 4 saatlik bir mesafede olduğundan genellikle fazlasıyla sakin oluyor ve ziyaretçilerine eşsiz doğa manzaraları sunuyor. Uzaktan bakıldığında bir mağaraya benzediği için bu isimle (in-önü) anılan koy, kaynak suyu akıntısına sahip. Dolayısıyla kaynağın olduğu noktada suları buz gibiyken, biraz açıkta daha ılık sıcaklıkta.
Aperlai Koyu, Kaş'ın en tarihi ve mistik koylar arasında. Kıyı boyunca sur ve kule görüntüleri sunan koy, doğal güzellikleri arasında harika bir antik kenti barındırıyor. Genellikle tekne ve botla ulaşım sağlanan koy kayalık zemine sahip olduğundan, buraya gelirken deniz ayakkabısı ve şnorkel gibi dalışa uygun ekipmanlar getirmekte fayda var. Çünkü tıpkı diğer pek çok Kaş koyundaki gibi burada da benzersiz bir sualtı dünyası var.
Diğer adıyla Muar Koyu olarak bilinen Fırnaz Koyu, Kaş'ın pek popüler olmayan koyları arasında. Bu nedenle özellikle sakin, sessiz ve doğa içinde bir deniz deneyimi elde etmek isteyenler için bulunmaz bir cennet köşesi. Zamanında Likya'nın önemli kentlerinden olan bu bölgede de o zamanlardan kalma ufak kalıntılara ve harika bir sualtı zenginliğine rastlamak mümkün. Suların temizliği ve berraklığı ise burayı öne çıkaran bir diğer özelliği.
Gökkaya Koyu, mavi yolculuk yatlarının ve tekne turnalarının es geçmediği muhteşem bir koy. Turistlerin de fazlasıyla ilgi gösterdiği bu tertemiz koy, yaz aylarında ve tatillerde bir miktar kalabalık olabiliyor. Bu nedenle konaklama da dahil olmak üzere çeşitli işletmelere burada rastlamak mümkün. 3 ayrı yerden giriş yapılan bu geniş koy, antik kalıntıları görmek, harika manzaralar eşliğinde deniz ürünleri tatmak ve akşamları eğlenceli mekanlarda müzik dinlemek için çok ideal. Ancak sessizlikten hoşlanıyorsanız, diğer koylar sizin için daha doğru bir seçenek olabilir.
Diğer adıyla Çoban Koyu olarak anılan Korsan Koyu, Beydağları Milli Parkı sınırlarına dahil. Dolayısıyla buraya da karayoluyla ulaşım mümkün değil. Bunun yerine tekne ile ulaşım sağlandığından son derece temiz ve bakir bir koy olma özelliğini koruyor. Muazzam doğal güzelliklere, berrak sulara ve elbette canlı çeşitliliğine sahip olan bu koyda yüzmek ve dalmak oldukça farklı bir deneyim. Eğer suda vakit geçirmeyi seviyorsanız, bu bakir koyu da çok seveceksiniz.