Tarihi daha doğru öğrenip anlamak o kadar önemli ki! Ye yeni yöntemlerle daha çok aydınlandığımız kesin. Bir diş ya da ufacık bir kalıntı o günlere dair çok önemli bilgiler verebiliyor bize. Ve yeni çalışmalar sayesinde aslında çok uzak geçmiş sandığımız tarihlerle aramızdaki görece mesafe git gide kapanıyor. İşte bu mesafeyi biraz daha kapatan Kasım 2022''nin en önemli 10 arkeoloji haberi!
Kaynak: Arkeofili
18. yüzyılın sonlarında, Connecticut’ta bir adam, uyluk kemikleri çapraz bir şekilde yerleştirilerek gömülür. Bu uygulama oradaki insanların, gömülen kişinin vampir olduğunu düşündüklerini gösteriyor. Adli bir sanatçı, DNA teknolojisini kullanarak vampirimizi bu şekilde resmetmiş: Adam açık tenli, kahverengi veya ela gözlü, kahverengi veya siyah saçlı ve bazı çillere sahipmiş.
Binlerce yıl önce, bir ritüelin parçası olarak küçük bir çocuk Peru’da kurban edilir. Çocuğun başı boynundan kesilerek 'hatıra' amaçlı mumyalanır. Ve bu sayede biz, mumyanın kafatasından koparılan tek bir saçın analizi ile çocuğun törenin bir parçası olarak kurban edilmeden önce psikoaktif bir kaktüs tükettiğini öğreniriz.
İsveç’te bulunan bin yıllık Thor’un Çekici tılsımı, eski İskandinav tanrısının her daim popüler olduğunun kanıtı gibi duruyor. Metal döküm olup üst yüzünde karmaşık kabartmalı tasarımlar bulunan tılsım, yaldız veya gümüşle süslenmiş olabilir; ancak arkeologlar bundan 'düzgün bir şekilde temizleyene kadar' emin olamayacaklar. Çekicin sap kısmının altında olan delik ise bu tılsımın bir takı olarak kullanıldığını düşündürüyor.
Roma'nın eski gladyatör arenası Kolezyum'da yapılan kazılarda, arkeologlar, kanalizasyonda incir, üzüm, kiraz, böğürtlen, ceviz ve daha pek çok yiyecek parçası bulur. Ayrıca kazılarda muhtemelen arenadaki av oyunlarında kullanılmış olan ayı ve büyük kedigil kemikleri de ortaya çıkarılır.
Günümüzde de popüler olan bele dövme yaptırmanın tarihi 3 bin yıl geriye gidiyor gibi görünüyor. Mumyalar üzerinde yapılan araştırmalar dövmelerin anne ve çocukların koruyucusu eski Mısır tanrısı Bes ile ilgisini ortaya koyuyor.
Tel Aviv Üniversitesi Steinhardt Doğa Tarihi Müzesi’nde arkeolog olan Irit Zohar, 16 yıl boyunca kuzey İsrail’de Gesher Benot Ya’aqov adlı bir bölgede bulunan binlerce balık kalıntısını kataloglar. Ve Zohar bu balık fosilleri ile ilgili şöyle der: “Bu, insanın evrimi hakkında bir hikaye oluşturana kadar, gittikçe daha fazla bilgiyle bir bilmeceyle yüzleşmek gibiydi. İlk ipucu, neredeyse hiç balık kılçığı olmayan, ancak çok sayıda diş içeren bir alanda geldi.”
Bu durum, pişirmeye işaret edebilir, çünkü balık kılçığı 500C’nin altındaki sıcaklıklarda yumuşar ve parçalanır, ancak dişleri kalır. Araştırmacılar balık dişlerinin minelerini incelediğinde yapılarının ateşle değiştiğini de buldular. Yani anlayacağınız yiyeceklerimizi pişirmemizin tarihi çok daha eskilere dayanıyor muhtemelen.
Modern Bask dili soyundan olduğu düşünülen Demir Çağı kabilesi Vasconların, daha önce büyük ölçüde yazı kullanmadığı düşünülüyordu. Ancak 2 bin yıl önce Kuzey İspanya’daki bir kerpiç evin kapısına muhtemelen şans getirmesi için asılan ve onlarca garip sembolle oyulmuş gerçek boyutlu düz bir bronz el, bilim insanlarının dünyanın en gizemli dillerinden birisi ile ilgili düşüncelerini değiştirecek gibi görünüyor. Çünkü bu elde Vasconic olarak tanımlanan 40 karakterle yazılmış beş kelime oldukça açık görünüyor.
1713'te Transilvanya'da keşfedilen sikkelerin üstündeki 'Sponsianus' adı şüphe uyandırır çünkü tarihte böyle bir Roma imparatoru yoktur. Ancak yapılan yeni analizde bu liderin MS 260’larda gerçekten iktidarda olduğuna dair kanıtlar sağlar. Şöyle ki Sponsianus muhtemelen MS 260’larda askeri çekişme döneminde Roma’nın Dacia Eyaletinde bir ordu komutanıdır ve orayı bir süre yönetir.
Amerika, insan yerleşimini gören son kıta olarak biliniyor. Ve bu yüzden bu kıtada Neandertal ve Denisova DNA'sına ulaşmak bilim insanlarını şaşırtıyor. Florida Atlantic Üniversitesi araştırmacıları, Brezilya’nın kuzeydoğusundaki iki farklı arkeolojik alanda (Pedra do Tubarão ve Alcobaça) ortaya çıkarılan iki eski insan bireyinin DNA’sını ve güçlü algoritmaları ve genomik analizleri kullanarak, Güney Amerika’nın derin demografik tarihini ortaya çıkarır. Ve insansılar arasındaki melezleşmenin tarihinin çok daha eskilere dayandığı ortaya çıkar.
Toskana’da Etrüskler tarafından inşa edilen bir hamam ağında bulunan 24 adet heykel arasında, sağlık tanrıçası Hygeia’nın yanında, koluna bir yılan sarılı uyuyan bir Ephebe yer alıyor. Araştırmacılar, buluntuların Etrüsk uygarlığından Roma İmparatorluğu’na geçiş hakkında tarihi yeniden yazacağını söylüyor.