beIN Sports Spikeri Özkan Öztürk, Onedio'nun Sorularını Yanıtladı

Televizyon karşısında herhangi bir spor müsabakasını izlerken bize eşlik eden kişidir spikerler. Adı kimine göre spiker, kimine göre maç anlatıcısıdır. Kullandıkları tek bir kelime ile bazen maçın bile önüne geçebilen bu isimler, televizyon karşısında izlediğimiz spor müsabakalarının olmazsa olmazlarıdır.

Bugün sizleri beIN Sports'un başarılı 'maç anlatıcısı' Özkan Öztürk röportajı ile baş başa bırakacağım. Öztürk, büyük beğeni toplayan maç anlatımları kadar son dönemde sosyal medya hesabından paylaştığı videolarla da gündemden düşmüyor. 

İşte Özkan Öztürk'ün, Onedio ekibinden Ali Can Yaycılı'ya verdiği röportaj 👇

Seni tanıyabilir miyiz? Kimdir Özkan Öztürk?

'1985 Samsun/Bafra doğumluyum. İlkokul sonrası babamın işleri sebebiyle İstanbul’a geldik ve o gün bugündür buradayız. İşletme ve radyo-televizyon programcılığı bölümlerini okudum. Deli-dolu, imkanlar dahilinde gezmesini, yemesini seven, ailesine ve işine odaklı bir insandır Özkan Öztürk.'

‘Maç anlatabilme’ becerini nasıl keşfettin ya da biri mi keşfetti? Buna bağlı olarak da mesleğe nasıl başladın?

'En büyük hayalim futbolcu olmaktı. Bu hayalim gerçekleşmedi ama hayatımın merkezinde spor hep vardı. Sporun hemen hemen bütün branşlarını izleyerek ve bazılarını da oynayarak büyüdüm. Oynarken de anlatırdım çoğu zaman. Konsol oyunlarında da anlatan kişi yine ben olurdum. 7/24 izliyor, futbolcu kartları biriktiriyor, gazete ve dergilerden her şeyi takip ediyordum. Bu sektörde olmayı, artık uzaktan izlemeyi değil de yakından hissetmeyi istiyordum. Radyo-TV okurken bir gün sınav sonrası bir hocamız; “Özkan, ses tonun iyi ve çok heveslisin. Best FM haber için muhabir arıyor. Seni göndermek istiyorum. İster misin?” dedi. Ben de haber değil de spor istediğimi söyledim. Hocamız da sen kapıdan gir, başla, kendini göster sonra geçiş yaparsın demişti. Öyle de oldu. Stajyer olarak başladığım Best FM’de 8.5 sene çalıştım ve yapılabilecek her şeyi yaptım. Maç anlatımları, programlar, röportajlar... Mükemmel bir okuldu benim için. Çok büyük tecrübeler edindim. Türkçeyi düzgün kullanma, diksiyon, canlı yayında ters bir durumda nasıl hareket edilir... Tüm bu konularda kendimi Best FM sayesinde geliştirdim.'

Her türlü hava şartında basın tribününde maç anlatmak nasıl bir his? Mesleğinin zorlukları, güzel yanları neler?

'Çoğu kişi bizim kapalı bir alanda, sıcak çayımızı ya da kahvemizi yudumlayarak maç anlattığımızı düşünüyor. Ama öyle değil Açık alanda o atmosferi iliklerimize kadar yaşayarak maçları anlatıyoruz. Ben -17 derecede de maç anlattım, nemden nefes alamayacak durumdayken de anlattım. İşine aşık bir insan olarak şunu söyleyebilirim, her şartta büyük keyif. Zorlukları dediniz, var elbette. Şöyle açıklayabilirim: Düşünün, dolu tribünler ve takımından galibiyet bekleyen bir taraftar grubu. Siz de orada maçınızı anlatıyorsunuz. Deplasman takımı gol attığında da siz aynı şekilde anlatmak zorundasınız. Coşkulu bir şekilde golü anlatıyorsunuz ve bir anda herkes dönüp size bakıyor, mutsuz ve sinirli bir şekilde bakıyor ya da el kol hareketi yapıyor. Siz orada diyaloğa girmeden, göz göze gelmeden aynı şekilde işinizi yapmak zorundasınız. Bu tür zorlukları da var elbette.'

Kanalda görevlendirme yapıldıktan sonra maça ortalama kaç günün oluyor, nasıl hazırlanıyorsun, neler yapıyorsun?

'Yaklaşık 5-6 günlük bir zaman oluyor. Maç listesi geldiği andan itibaren devamlı anlatacağım maçları düşünüyorum. O maçlarla ilgili her bilgiyi topluyorum. Kafamda her bir maçı oynuyorum oyunculara iyice hakim olabilmek için. Buna delilik diyen de oluyor ama ben bir hafta o maçları yaşıyorum. Maçtan bir gün önce de yazarak çalışıyorum. Tüm notları, oyuncular hakkında bilgileri, kısaca her şeyi yazıyorum. Kesinlikle soğuk ya da buzlu bir şey içmem, bitki çayları tüketir ve hasta olmamak, sesimi korumak için büyük çaba sarf ederim. Maç günü son yemeğimi maçtan 3 saat önce yer ve maç saatini beklemeye geçerim.'

Anlattığın maçların görüntüleriyle anonslarını paylaşmalarını biliyorduk ama özellikle son dönemde Süper Lig’deki gol anonslarında kendini paylaşma fikri nereden çıktı?

“Abi maçları nasıl anlatıyorsun, anlatırken neler yapıyorsun?” gibi sayısız mesaj alıyordum. Bir akşam şirkette premier lig maçları vardı ve 5-6 spiker aynı anda farklı offtube’larda (maç anlatım yerleri) maçlar anlatacaktık. O an aklıma geldi ve sesçi arkadaşıma telefonu verdim. Biz maç anlatırken sırayla odalara girip bizi çeker misin, dedim. O da sırasıyla maç anlatımlarımızı çekti ve bunu reels videosu olarak paylaştım. Bu video büyük ilgi gördü. Ardından da bunu süper lig maçlarına, stadyum ortamına taşıdım ve çok beğenildi. Güzel bir akım başlatmış oldum. Zaten devamında sektöre de yayıldı.

Nasıl tepkiler aldın? En çok hangi tepkiye güldün ya da üzüldün? Ya da “X takımın golünde daha çok bağırmışsın, sen X takımlısın” mesajı geliyor mu?

'Genel anlamda çok iyi geri dönüşler aldım. İlk başta hangi takımın golünü paylaştıysam beni o takımlı yaptılar ama daha sonra baktılar tüm takımların gollerinde aynı heyecanı yaşıyorum, bundan vazgeçtiler Bu takımın golünde şu kadar bağırdın sen kesin bu takımlısın gibi şeyler geliyor elbette. Bazen üzülüyorum çünkü kendini anlatamıyorsun. Sokakta bazen futbolseverler tanıyor ve onlar da zaman zaman bu konuya değiniyor. “Abi şu golü böyle anlatmıştın ama bu golü ise böyle anlattın” gibi ve ben de açıklamasını yapıyorum hemen. 35 metreden atılan bir golle boş kaleye atılan gol bir değildir. 90. dakikada maçı kazandıran bir golle 3. dakikada skoru 1-0 yapan gol aynı değildir. Boş stadyumda yapılan bir anlatımla 50 bin taraftarın içinde yapılan anlatım aynı değildir diye anlatıyorum ve sonra abi haklısın böyle düşünmemiştik diyorlar. Her golün, her maçın hikayesi farklı. Kendi adıma tek gerçek, hepsini kendim atmış gibi yaşayarak anlatırım.'

Paylaştığın videolardan sonra “Nolur sen bizim maçı anlat” diyenler oluyor mu?

'Çok şükür çok oluyor. Büyük haz. Yaptığınız işin karşılığını görmek mutluluk verici.'

Özellikle Icardi’nin Ümraniyespor maçındaki golünde çektiğin video baya baya viral oldu. Paylaşırken tahmin ediyor musun “bu video yürür” gibi?

'O an inanın bu video yürür, güzel oldu gibi şeyler düşünemiyorum. Aşırı konsantre bir şekilde anlatıyorum. Hatta maçlardan sonra çok büyük bir yorgunluk oluyor. Maç anlattığım geceler uyku problemi yaşıyorum. Icardi gol anlatımım çok beğenildi, evet. Herkes benim kullandığım cümlelerle anlatım yapıp sosyal medyada paylaşıyor. Hatta beni de etiketliyorlar. Çok güzel şeyler bunlar. Birçok bileşen var o golde aslında. Maç 2-2, Ümraniyespor etkili pozisyonlar buluyor, Galatasaray şampiyonluk yarışında puan kaybı yaşamak istemiyor, tribünde 52 bin taraftar... Golün son bölümde gelmesi, taraftarın sevgilisi olan Icardi’nin golü atması, stadyumda çok büyük bir gürültü oluştu zaten golle birlikte ve ardından o meşhur şarkının arkada çalması.. Benim cümlelerimle birlikte inanılmaz bir senkron oluşmuş. Ben de sonradan izleyince fark ettim. Ama bu golü, Galatasaray deplasmanda oynarken anlatsaydım aynı etki olmazdı. Çünkü konuk takım gol atınca stadyumlarda her zaman bir sessizlik olur. Maç spikeri için atmosfer çok önemlidir.'

Bazen maçlardan sonra kendini dinleyip “Burada da çok abartmışım, bunu demesem daha iyi olurdu” dediğin oluyor mu?

'Kesinlikle oluyor. Her maçımı izlerim ve kendime not veririm. İnsan en iyi kendisi bilir ne yaptığını. Bu pozisyonu ya da bu golü iyi anlatamamışım, hakkını verememişim dediğim oluyor. Ya da keşke şunu da söyleseydim ya da bunu neden söyledim, ne gerek vardı dediğim de oluyor elbette.'

Süper Lig’de anlatırken en çok yükseldiğin, anlatmaktan büyük haz aldığın maç hangisi oldu?

'Kariyerimdeki ilk derbimi büyük bir gururla, tarifsiz duygularla anlatmıştım. 1 hafta elim ayağım titredi ama stadyuma girince bu büyük bir gurura, tatlı heyecana dönüştü. 21 Kasım 2021 Galatasaray-Fenerbahçe derbisi.'

Tüm ligler için soruyorum; Hangi futbolcunun attığı golü ya da hangi kalecinin yaptığı kurtarışı anlatmaktan keyif alıyorsun?

'Şu sıralar Haaland’ın gollerini anlatmayı seviyorum. İsmi de benim anlatım tarzıma çok uyuyor. Keza Messi. Onu anlatmak büyük keyif. Ayrıca benim sesimle özdeşleşen bazı isimler de var. Boupendza, Ghezzal, Rodallega, Pelkas, Bakasetas ve son olarak Icardi gibi. Kalecilere gelecek olursak da 'Lastik gibi uzadı Muslera' ve 'Son anda Altay' cümlelerim taraftarların da diline yerleşti.'

Türkiye’ye cevap vermeyebilirsin ama diğer liglerde kimlerin maçlarını anlatmaktan keyif alıyorsun/alırsın?

Şu an İngiltere’de Arsenal, Almanya’da Leverkusen, Türkiye’de Adana Demirspor. Bu üç takımın maçlarında, bol aksiyon, çok pozisyon, sayısız gol ve yüksek tempo oluyor. 

Tarihte bir maçı anlatmak isteseydin hangisini isterdin ya da hangi golü?

Maradona’nın İngiltere’ye attığı o meşhur golü anlatmak isterdim. İngiliz oyuncuları ipe dizerek attığı gol.

Meslekte idolün var mı? 

Ercan Taner

Türkiye’deki ‘geçmişten bu yana’ maç anlatıcıları içerisinde ilk 3’ün nasıl?

Ercan Taner, İlker Yasin, Levent Özçelik.

Kısa soru, kısa cevap:

Muhabirlik mi / Maç anlatıcılığı mı?

Maç anlatmak. Çünkü aşk.

Messi mi / Ronaldo mu?

Messi. Daha zarif.

Premier Lig mi / La Liga mı?

Premier Lig. Başka seviye. 

Liverpool mu? / Chelsea mi?

Liverpool. Taraftar, camia her şeyiyle farklı.

Eski takımında veda mı / Para kazanarak veda mı?

Eski takımında veda. Daima amatör ruh

Ters köşe mi / Panenka mı?

Panenka. Atması daha zor.

Rövaşata mı / Slalom mu?

Slalom. Giriş, gelişme, sonuç var içinde. 

Derbi mi / Şampiyonlar Ligi mi?

Ayrım yapamayacağım. İkisinin de tadı başka.

Popüler İçerikler

Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
Domuz Eti Skandalıyla Gündeme Gelmişti: Köfteci Yusuf Yeni Bir Sektöre Giriş Yapıyor!