Buyurunuz, Behzat Ç ve biricik partneri Danny G. Maalesef Hollywood işin içine girince Behzatımızın öyle tek başına takılması artık olası değil. İlla ki arada pek de gülünmeyen espriler yapacak, olmadık bir yerde Behzat’ın canını tehlikeye atma pahasına gidip bir işlere bulaşıp başını belaya sokacak, mutlaka da siyahi bir partner. Behzat’a göre daha babacan, daha emekliliği yakın ve elbette Gençlerbirliği değil New York Yankees taraftarı…
ABD Senatosu’nun 1952’de kabul ettiği “Mahalle Karakolları ve FBI ile CIA Dahil Tüm Kolluk Kuvvetlerinin Merkezlerinde En Az 1 Kutu Donut Bulundurma Zorunluluğuna İlişkin Kanun” gereği Behzat Ç ve ekibinin bürosunda da halka şeklindeki bu tuhaf tatlıya rastlardık. Behzat’ın muhtemelen ağzını bile sürmeyeceği donutlar, Harun tarafından tüketilir, Harun her ısırışında “Allah belasını versin, mis gibi kerane tatlısı dururken yediğimiz şeye bak” biçiminde söylenirdi…
Doğru tahmin ettiniz. Amerikan uyarlaması Behzat Ç’mizde, Behzat’ın kızı maalesef babasının ilk beyzbol maçına gelmemesi nedeniyle intihar ediyor. Allah rahmet eylesin, yaşasaydı da obez olacaktı kızcağız muhtemelen fast food yüzünden.
Behzat’ın ekibiyle birlikte sürekli gittiği meyhanenin de öyle kalacağı düşünülemez elbette. Hollywood’da senaryo okunduğu anda “Ya bu Sokakbaşı’nı böyle değil de şurasında berjerler olan, burada laptop’lı genç kız oturan bir cafe gibi mi yapsak?” denileceği muhakkak… Neşet Ertaş söylerken White Chocolate Mocha içme keyfi eşsiz…
Hollywood yapımı polisiye olur da ambulans arkasında, sırtına battaniye alıp oturan olmaz mı? Tabii ki olur. Hiç kimse sırtına battaniye almazsa, Cevdet alır. “O yo dostum, Cevdet patlamanın şokunu atlatamadı mı yoksa?” sorusunun cevabı “Yok ya dün Akbaba’larda içtik, Cevdet’e dokunuyor”dan başka bir şey olamayacaksa da o battaniye şart.
Eh, Behzat Amerikan polisinin şanlı bir temsilcisi olacağına göre Ercüment’in Rus olması şart. Rus denk gelmezse El Kaide’li de olur. Ama şu sarı saçlarla Rus’luk garanti gibi…
Düşünmesi en acı vereni bu olsa gerek. Behzat Ç’nin gişe başarısının ardından bir de Oscar’la taçlandırılması ve Emrah Serbes’in teşekkür konuşmasında türlü şaklabanlıklar yapıp Charlize Theron’u öpmesi… Biz Emrah’ı Gezi sokaklarında sevdik, sadece hayali bile insanın midesini bulandırıyor… (Charlize Theron’u gene öpsün denk getirirse, ona itirazımız yok. Biz öpmüşüz gibi gurur da duyarız)
Kahramanımızın maddiyata daha çok dönüştürülebilmesi için diziyle paralel olarak oyuncaklarının da piyasaya sürülmesi şart elbette. Sırf Behzat olarak da düşünmeyin, çeşitli kıyafetler giydirilebilen Savcı Esra da bizi bekliyor. Savcı Esra Baloda, Savcı Esra’nın Makyaj Odası, Savcı Esra Prenses Oldu serisiyle beraber…