Bebekleri Adeta Bir Süper Kahramana Dönüştüren, Yetişkinlerin Sahip Olmadığı 12 Havalı Özellik

1. Yeni doğan bebekler yetişkinlerden daha iyi tat alırlar.

Bebeklerin dilleri, mukoza zarları ve damakları daha fazla tat tomurcuğuna sahiptir. Bazı bilim insanlarına göre fazla miktardaki tat tomurcukları çevrelerindeki dünyayı keşfetmeleri için gereklidir. Yani bebekler eşyaları yaladıklarında tattan fazlasını öğreniyor olabilirler. Sinestezi teorisine göre bir duyu sisteminin sinyalleri, diğer duyu sistemine iletilebiliyor. Mesela bir insan bir rengi gördüğünde, rengin tadını alabiliyor. Yeni doğanlarda da buna benzer bir durum söz konusu.

Sahip oldukları bol sayıda nöron ve tat tomurcukları sayesinde bebekler yetişkinlere oranla oyuncakları, insanların ellerini ve diğer şeyleri yalayarak daha fazla bilgi sahibi olabiliyor. Oysa büyüdükçe bizler gereksiz nörolojik bağlantıları azaltıyor ve dünyayı normal bir şekilde görmeye başlıyoruz.

2. Bebekler annelerinin iç organlarını iyileştirebilirler.

Bilim insanları kalp kası zayıflığı olan kadınların doğumun ardından daha iyi hissettiğini fark ettiler. Bunun nedeni ise rahimdeki fetüs! Annenin kalp hareketleri bebeğin göbek bağındaki kök hücreler dolayısıyla iyileşebiliyor.

Bu durum diğer organlar için de geçerli. Embriyo hücreleri hamile kadınlara ait zarar görmüş akciğerlerde, kalplerde ve beyinlerde görülebiliyor. Yani fetüs hayatta kalmak için annesinin bedenini iyileştiriyor.

3. Bazı bebekler gözleri yarı açık uyur.

Doktorlar gözleri açık uyuyan bebeklerin korkulacak bir durum yaşamadığını söylüyor. Bu durum, bebeğin hızlı göz hareketi (REM) uykusunda olduğunu gösteriyor. Uykunun bu noktasında gün içinde edindiğimiz bilgileri işliyoruz. Yetişkinler gecelerinin %25'ini bu uyku sürecinde geçirirken, çocuklar yaklaşık %50'sini geçiriyor. Çocuklar bu sayede hafızalarını güçlendirirken, sinir sistemlerini de geliştiriyorlar.

Ebeveynler REM uykusu ağır bastığı için çocuklarını uyutmakta zorlanıyor olabilirler.

4. Yenidoğanlar terlemezler ve gözyaşı dökmeden ağlarlar.

Hayatlarının ilk birkaç haftasında bebekler gözyaşı dökmeden ağlarlar ve neredeyse hiç terlemezler. Bunun nedeni gözyaşı kanallarının ve ter bezlerinin gelişmemiş olmasıdır. Vücudumuzda iki tür ter bezi bulunur. Bunlardan biri ergenliğe kadar gelişmezken, diğeri doğumdan birkaç hafta sonra gelişir.

Bu yüzden ebeveynlerin bebeklerinin çok ısınmadığından emin olması çok önemlidir. Bebeği kat kat sarmak tehlikelidir, yenidoğan bebekler kendilerini serinletemezler.

5. Yenidoğanlar annelerinin ısı sinyallerini hissedebilirler.

Doğa yenidoğan bebeklere onlara özel ısı sensörleri vermiştir. Eğer doğumdan hemen sonra bebek annenin memelerine konulursa bebekler kendilerini meme ucuna doğru çekip emmeye başlayacaklardır. İtalyan doktorların gerçekleştirdiği küçük bir araştırma bebeklerin dudaklarının ısısının annenin meme ucunun ısısından düşük olduğunu ortaya koydu. Bu ısı farkından dolayı bebekler besin kaynaklarını bulabiliyorlar.

Bilim insanları kadınların bebeklerine ısı sinyali gönderebildiğini, bebeklerin de bunu hissedebildiğini düşünüyor.

6. Yenidoğan bebeklerde yetişkinlere göre daha fazla sinirsel bağ vardır.

Çocuklar dünyaya beyinlerinde 100 milyar sinirsel bağa sahip olarak gelirler. Bu, yetişkinlerin sahip olduğundan iki kat fazladır. Ayrıca bebeklerin beyin hacmi yetişkinlerinkinden de oldukça azdır. Yani bu demek oluyor ki, bebekler ebeveynlerinden daha fazla düşünürler. Çünkü hayatlarının ilk yılında aşırı fazla bilgiyi anlayabilmeleri gerekir. Fakat beyin fazla bağlantıları çalışma şeklini en uygun hale getirmek için 3 yaşında gelinirken azaltır.

Eğer azaltma işlemi plana uygun gerçekleşmezse kişi dahi de olabilir, otistik de şizofrenik de.

7. Üşüyen yetişkinler titrerken, bebekler titremez.

Yenidoğanlar üşüdüklerinde titremezler. Bebeklerin ısıyı ayarlama konusunda özel bir yöntemi vardır. Bu küçük insanların %5'i kahverengi yağ dokusundan oluşur. Bu doku bebeği aşırı üşümeden korur, bu yüzden bebekler yetişkinlere göre soğuğa daha dayanıklılardır. Yetişkinlerde bu tür bir ısı koruma sistemi yoktur.

Eğer bebeğinizin titrediğini görüyorsanız bu nörolojik problemlerin habercisi olabilir ya da bebeğiniz sadece açtır.

8. Bebekler göz renklerini değiştirebilir.

Bebekler göz renklerini değiştirebilirler. Kimi bebekler mavi ya da lacivert gözlerle doğarlar fakat bu kalıcı bir durum değildir. Bunun nedeni vücudumuzdaki renk pigmenti melaninin hemen üretilmemesidir. Fakat kahverengi gözleri olan bebeklerin göz rengi değişmeyecektir. Çünkü o bebeklerin vücudunda yeterince melanin vardır. Aynı zamanda 4-5 istisna dışında mavi gözlü bebeklerin gözleri yeşil ya da kahverengi olacaktır.

9. Bebekler annelerini kimyasal dürtüler aracılığıyla manipüle ederler.

İlginç gelebilir fakat bebekler annelerinin beynindeki zevk merkezlerini direkt olarak etkileyebilirler. Kadınlar bebeklerinin kokusunu içine çektiğinde karışık bir kimyasal reaksiyon ortaya çıkar, dopamin hormonu kana karışır. Bu hissi acıktıktan sonra yemek yediğimizde ya da susadıktan sonra su içtiğimizde de hissederiz.

Bebeklerin kokusu hiç doğum yapmamış kadınları da etkileyebilir fakat etkisi annede olduğu kadar uzun sürmeyecektir.

10. Bebekler belli bir zamana kadar yüksekten korkmazlar.

Bilim insanlarına göre bebekler 9. aya kadar yüksekten korkmuyorlar. Bu korku yalnızca emeklemeyi öğrenmelerinin ardından ortaya çıkıyor. Daha genç bebeklere gelince, bu cesaretin nedeni yeterince bilgi sahibi olmamalarından kaynaklanıyor. Bebekler bağımsız şekilde hareket etmeye başladığında ancak beyin periferal görüşlerinden veri toplayıp dengesini ayarlamayı öğreniyor. Oysa bebek bir yerde yattığı süreçte dünyayı tahmin edilebilir ve stabil olarak algılıyor, korkmuyor.

11. Bebekler altındır!

Altın insan vücudunda ufak miktarlarda bulunur. Ortalama olarak vücudumuzda 0.2 gram altın bulundururuz. Fakat konu bebekler olunca bu miktar yer kabuğundakinden bile daha fazla. Uzmanlar bu altın yoğunluğunun emzirmeye dayalı olduğunu düşünüyor. Bebekler 3 aylık olduğunda metal içeriği normal seviyelere dönüyor.

12. Bebeklerin yarısı doğum lekesiyle doğarlar.

Çoğu zaman kendi kendine kaybolan bu lekeler, sağlık açısından tehlike oluşturmazlar.

Popüler İçerikler

Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
YORUMLAR
02.08.2020

Kaynaklar?

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ