Bebekler Anne Karnındayken Neden Tekme Atar?

Tekmeler hamilelikte sıkça karşılaşılan doğal bir durum. Yeni bir araştırma bir fetüsün neden bunu yaptığını ve bu hareketlerin gelişimine nasıl katkı sağladığını ortaya çıkardı. Haydi, hep beraber bu araştırmanın detaylarına bakalım.

Araştırmacılar 31 ve 42 haftaları içinde bulunan on dokuz yeni doğanın uyku düzenini inceledi.

Çalışmaya konu alan bebeklerin arasında erken doğan yani prematüre bebekler de vardı. Bebeklerin ne zaman doğduğuna bakılmaksızın ana rahmine düştükleri zamanı da kapsayan düzeltilmiş hamilelik süresine dikkat çektiler. Mesela doğmasının ardından bir hafta geçmiş bir bebek otuz altı haftanın sonunda doğmuşsa o bebek otuz yedi haftalıktır.

Bebeklerin 37 haftadan 42 haftaya kadar olan doğumları normal sürenin içerisinde sayılır.

Araştırmacılar, fetüslerin rüya gördükleri uyku boyunca tekme attıklarında ürettikleri beyin dalgalarını inceledi. Örneğin, fetüs sağ elini hareket ettirmesinin ardından sol hemisferin sağ el için dokunmayı işleyen kısmında beyin dalgaları üretilir.

Bu beyin dalgaları prematüre bebeklerde çok daha hızlı.

(Araştırmacılar tarafından bu çalışmada henüz doğan prematüre bebeklerde bu hızlı beyin dalgaları olduğunda hala rahimde olacakları dikkate alınmıştır.)

Bebekler birkaç haftalık olduklarında bu hız doğal olarak kayboluyor.

Hamileliğin yirmi sekizinci haftasından doğuma kadarki sürede cenin tekmeleri duygusal girdiye bağlı olarak bebeklerin beyin gelişimine katkı sağlıyor.

Baş araştırmacı ve doktor Lorenzo Fabrizi şöyle bir açıklamada bulundu.

Erken gelişim dönemi boyunca kendiliğinden hareket ile buna bağlı olarak çevreden alınan geri bildirimin fare gibi hayvanlarda doğru beyin haritalaması için geçerli olduğu bilinir. Yürüttüğümüz çalışmada bu durumun insanlar için de geçerli olabileceğini gösterdik.

Fabrizi, açıklamasına şöyle devam etti.

Bebeklerin beşiklerinde yuvarlanmaları onların bir rutinidir. Bu hareketi uygulamaları kolları ve diğer uzuvları ile bir yüzeyi hissetmelerini sağlıyor, sanki hala rahimdelermiş gibi.

Bulgular, fetal ve prematüre yeni doğan bebeklerin uykusu sırasında hareketin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Böylelikle bu çalışma yeni doğanlarda uykunun korunması ve kesintinin en aza indirilmesi gerektiği kanısını desteklemektedir.

Londra Üniversitesi Biyobilim bölümü araştırmacısı Kimberley Whitegead, çalışmaların prematüre doğan bebekler için hastanelere en uygun ortamı sağlamada yardımcı olabileceğini söyledi.

Erken gelişim dönemi boyunca kendiliğinden hareket ile buna bağlı olarak çevreden alınan geri bildirimin doğru beyin haritalaması için gerekli olduğunu hayvan deneylerinde doğrulandığının altını çizdiler. Henüz kanıtlanmasa da bu durumun insanlarda da benzer olduğunu düşündükleri belirtildi.

Araştırma ekibinin hareketle beraber bebeklerin beyin aktivitesindeki değişimleri hakkındaki bulgusu gelecek çalışmaları etkileyebilir.

Hareketle tetiklenen hızlı beyin dalgalarının ortalama doğum süresinden birkaç hafta sonra kaybolmasına rağmen hareketin yavaş beyin dalgalarını tetiklemeye devam ettiğini görünce şaşırmıştık.

Aynı ekibin bir önceki çalışmasında farklı tip beyin dalgalarının farklı işlevleri yerine getirebileceği ortaya çıkmıştı.

Araştırma, farklı uyku türlerinin belirli beyin dalgası modelleriyle ilişkilendirilmeye başlanması nedeniyle normal sürede gerçekleşen doğumlarda büyük bir değişiklik olduğunu gösterdi.

Whitehead, bebeklerdeki hareket durumunu araştırmaya devam etmeyi planladıklarını söylerken aynı zamanda dokunum ve ağrılı uyaranlar (kan testi) gibi beyin gelişimin yönlerinin nasıl işlendiğine dair çalışmalar da yaptıklarını belirtti.

Çalışma geç doğumda meydana gelen kritik beyin gelişimini tanımlamakla kalmıyor, aynı zamanda aktif uyku hareketlerinin kortikal haritalamaya bir hayli katkı sağladığını da gösteriyor.

Yeni doğanlar için uykunun önemi belirtilirken erken doğmuş bebeklerin (normal süreye yaklaştıkları zaman doğanlar da dahil olmak üzere) bu döngülerin kesintiye uğrayabileceği veya gecikebileceği söyleniyor.

Araştırmanın bir hayli ilgi çekici olduğunu belirten Güney Karolina Tıp Üniveristesi'nde anne fetal tıp uzmanı Scoot Sullvian şunları da ekledi;

Bu önemli gelişimsel adımların kesintiye uğramaması için yeni doğan bakımının ne yönlerden değişmesi gerektiğinin belirlenmesi için yapmamız gereken çok araştırma var.

Anne fetal tıp dalında başka bir uzman olan doktor Amber Samuel ise tıp camiasında fetüs hareketlerinin algılanabilirliği, sıklığı ve kalitesi hakkında birçok bilginin mevcut olduğunu söyledi.

Dokuz veya on haftada gerçekleşen aralıklı hareketler ikinci üç aylık dönemde daha düzenli hale geliyor. Anneler ise fetüsün tekmesini ancak on beşinci haftada hissedebiliyor. Beyin gelişimi devam ettikçe fetüs tekmeliyor ve kendi aktivitesine yanıt veriyor: tıpkı anneye ait hareketlere, sese, sıcaklığa ve diğer uyaranlara karşı tepki verdiği gibi.

Fetal hareketler anneler için rahatlatıcıdır.

Fetal hareket algısı, üçüncü çeyrekte belirgin tekmelerden daha çok vücut yuvarlamaya doğru değişir. Hareketler değişse bile tüm fetal hareketler rahatlatıcıdır.

"Fetüs tekmeleri birkaç amaca hizmet ediyor."

İlk olarak, kaslar ve diğer uzuvlar için egzersiz niteliğinde. Ayrıca uyaranlara cevap vererek tıpkı bu çalışmanın ortaya koyduğu gibi mekan algısı için beynin bağlantı kurmasına da yardım etmekte.

Doktorlar hareket sıklığının değişikliğinin ne anlama geldiğinden hala emin değil.

Bazı ölü doğum veya rahim ölümü vakaları, hareketlerin azalması sonucu meydana gelebilir.

Samuel, tıp camiasının bunlara rağmen hangi bebeklerin diğerlerinden daha riskli grupta olduğunu ayırt etmenin henüz bir yolu olmadığını belirtti.

Sıkça kullanılan bir yöntem olan tekme sayım sistemine göre, anneler bebeğin her iki saatte bir on hareketini hissetmeli.

Buna ek olarak birçok araştırma tekme sayımının düşükleri önleyemeyeceğini kanıtladı. Tüm sağlıklı bebekler anne karnında hareket eder fakat bazı anneler diğerleri kadar çok hissetmeyebilir.

Bu da Samuel'in neden hastalarına bebekleri için normal olan şeyi bilmeleri gerektiğini söylemesinin sebebi.

Birçok kadın günün yoğun zamanları bu hareketleri fark edemeyebilir.

Bu sebeple bebeğin hareket halinde olduğunu bildiğiniz ve yoğun olmadığınız bir zaman bebeğin hareketlerini gözlemlemenizi tavsiye ediyoruz. Eğer hareketlerinde hissedilir bir şekilde azalma veya yok olma olursa hastalar derhal doktorlarını bilgilendirmeli.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir;

Hamileler veya Hamile Kalmak İsteyenler Buraya! Düşük Riskini En Aza İndirmenize Yardımcı Olacak Öneriler
Bebeğinize Sarılmanız İçin Bir Sebep Daha: Kucaklanmak Bebeklerin DNA'sını Değiştiriyor!
Anne Karnında Olan Bebekler Hakkında Muhtemelen Daha Önce Hiçbir Yerde Görmediğiniz Enteresan Gerçekler

Popüler İçerikler

Sevgilisine Atacağı Fantezi Mesajını Yanlışlıkla Karısına Atan Ünlü Patron İcralık Oldu
İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı
YORUMLAR
28.11.2022

İnancı olana da olmayana da saygım var.Ben hem inancım gereği hem de şahsi düşüncem olaraktan hayret ediyorum.Mükemmel bir döngü var evrende.Günlük yüzlerce bebek doğuyor ve hepsi bu bilimsel döngülerden geçiyor.Çok güzel gerçekten.Şaşırmamak elde değil.Hem de buradan, annelik unvanını taşıyan ve vazifesini yerine getiren bütün annelere de selamlar gönderiyorum.Çok değerli bir şey yapıyorlar çünkü.Hele ki hamilelik ve o çocuğu karnında taşımak çok ayrı zordur eminim ki.Hepsinden Allah razı olsun.Başta kendi annem olmak üzere bütün annelere sevgiler saygılar...

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ