Bebekken Muhtemelen Sizin de Sahip Olduğunuz Fakat Sonradan Kaybettiğiniz 10 Süper Güç

Bebekler doğdukları zaman pek çok şeyden mahrumdurlar, birçok yetiden uzaktırlar. Yürüyemezler, konuşamazlar, kendi bedenlerini dahi taşıyamazlar; yardıma muhtaçtırlar. 

Pek çok hayvanın yavrusu kısa süre içerisinde -belki birkaç saat- ayakta durabilecek, hatta yürüyebilecek hale gelirken, insan gelişimi bu denli hızlı işlemez. 

Tüm bu araştırmalar uzun yıllardan beri sürmeye devam etmesine rağmen son dönemlerde yapılan çalışmalara göre, bebekler fiziksel olarak çok güçlü olamasalar da özellikle beyinleri düşündüğümüzden çok daha ileri...

10. Küçük telepatik yetenekler sergileyebilirler.

Bir duyudan mahrum kaldığında, insan genellikle o duyuyu geri kalan duyularıyla telafi eder. Bu yüzden görme engelli insanlar şaşırtıcı bir duyma yeteneğine sahiptirler.

Aynı şekilde bir dili tam olarak konuşamayan bebekler oldukça hızlı bir şekilde çevrelerindeki insanların fiili olmayan duygusal durumlarını çok hızlı bir şekilde okumayı öğrenirler. Aslında bebekler uzmanların akıl okumayla karşılaştırdıkları vücut ve yüz dilini okumada oldukça yeteneklilerdir.

2007 yılında Washington Üniversitesi Öğrenme ve Beyin Bilim Enstitüsünde 18 aylık bebeklerle deney yapan bir grup, bebeklerin yakınına geldiğimizde neden genellikle ağladıklarına dair bir açıklama getirdiler. Ekibe göre bebekler, insan ifadelerindeki en ufak bir psikolojik değişime aşırı hassaslar. Bebekler, sahte gülüşünüzün altındaki en ufak bir olumsuz duyguyu  bile anlayabilirler.

9. Bebekler unutmaz.

Bir araştırmada 3 yaşındaki çocuklara aynı ekranda yan yana iki farklı video izletiliyor. Videoların birinde, çocuklarla 2 sene önce tanışmış bir araştırmacı, diğerinde ise bebeklerin ilk kez göreceği bir araştırmacı bulunuyor.

Elde edilen gözlemlere göre bebekler, daha önce hiç tanışmadıkları araştırmacının olduğu videoya daha uzun süre odaklanmışlar. Bu durum küçük çocukların aşina olmadıkları şeylere daha fazla bakma eğilimi göstermeleriyle de örtüşüyor. 

Öte yandan çalışma; bebeklerin daha önce tanıştıkları diğer araştırmacıyı hatırladıklarını gösteriyor. Elbetteki bebeklik amnezisi denen durum hala söz konusu ve erken yaşlardaki uzun süreli hafızalar ilerleyen yaşlarda giderek yok olma eğilimi gösteriyor.

8. Bebeklerin çok ileri işitme yetenekleri vardır.

Araştırmalar, bebeklerin körlüğün getirdiği işitme kabiliyeti artışı olmadan bile çok iyi derecede duyabildiğini gösteriyor. Bin yıl önce sahip olduğumuz duyu yeteneği, ilk atalarımızın en yakın kayanın arkasında saklanan sincapların en küçük seslerini bile duymalarına olanak verdiği için hayatta kalma konusunda büyük önem taşırdı. 

Benzer bir şekilde ister önlerinde konuşan bir kişi olun ya da yan odadaki anne, bebeklerin kulağına göre her ses hayati önem taşır ve eşit seviyede duyulabilirdir. Yaşımız ilerledikçe modern beynimiz sadece dar bir ses aralığına odaklanır ve bizim için önem taşımayan her şeyi arka plana atar.

7. Bebekler yalancıktan ağlayabilirler.

Geçtiğimiz yıl, Japon Hiroko Nakayama isimli araştırmacı altı ay boyunca ayda iki kez, iki bebeği evlerinde 60 dakika boyunca filme aldı. Filmde, bebeklerden birisi ancak ona olumsuz duygular oluşturan bir görüntü gösterildiğinde ağlarken, diğer bebek ise gülümserken kameraya yakalanıyor, ardından kısa bir ani ağlama ve ardından tekrar olumlu bir duygu hali gösteriyordu.

Nakayama bu durumu; sahte duygular sergileyen bebeğin, annesinin dikkatini çekmek için kasti olarak ağlaması olarak değerlendiriyor, çünkü bu ağlamanın üzerine anne bebeğine doğru yaklaştığında bebekte ani bir gülümseme beliriyordu.

6. Bebekler müzik tonları arasındaki geçişleri fark edebilirler.

Yapılan bir diğer araştırmada, araştırma ekibi bebeklere, insan yüzü arkasına gizlenmiş bir hoparlör ile müzikler dinletiyor. Ekip, bebek sıkılma eğilimi gösterene ve söz konusu yüze başını çevirip başka yönlere bakmaya başlayana kadar bekliyor ve sonrasında da müziğin tarzında değişiklik -duygu yüklü şarkıdan eğlenceliye ya da eğlenceliden duygu yüklüye geçiş- yapıyorlar. 

Bu tarz değişiminin 3 aylık bebeklerde herhangi bir fark oluşturmadığı, 9 aylık bebeklerin ilgisinin ise müzik değişimiyle tekrardan arkasında hoparlör saklı yüze yöneldiği gözlenmiş.

5. Bebeklerin sanatsal zevkleri vardır.

Monet tablolarına maruz kalarak büyüyen ve bundan sıkılan 9 aylık bebeklerin ilgisi Picasso tablolarıyla uyandırılabiliyor. Ancak ne var ki; bu durumun tersi aynı etkiyi yaratmıyor. Picasso tablolarına bakarak zaman geçiren bebeklere sonrasında yeni bir tablo olan Monet tabloları gösterildiğinde bebekler tekrar Picasso tablolarına bakmayı tercih ediyorlar. 

Araştırmacılar Picasso’nun neden bu tarz bir ilgiyi ortaya çıkardığı konusunda emin değiller, ancak Picasso tablolarının ışıltılı ve çok renkli oluşu bu ilginin bir sebebi olabilir.

4. Bebeklerde kahverengi yağ denilen mucizevi bir madde vardır.

Bebeklerin ağırlıklarının yaklaşık yüzde beşi kahverengi yağ dokusu ya da kahverengi yağdır. Belinizdeki, göğsünüzdeki, kollarınızdaki, boynunuzdaki ve ayaklarınızdaki beyaz yağın aksine kahverengi yağ, özellikle kalorileri alıp, vücut sıcaklığımızı artırmak amacıyla, yakmak için dizayn edilmiştir. Bu da bebeklerin metabolizmasını, fazla kalorileri etkili bir şekilde aşırı enerjiye çevirmeye yarayan bir sisteme dönüştürüyor. 

Bir yetişkin vücudunda 3 parça kahverengi yağ olsaydı eğer, günlük 400-500 kalori ya da senede yaklaşık olarak 10 kg. beyaz yağ yakmak için yeterli olacaktı. Fakat, maalesef bu da bebekliğimizde sahip olduğumuz ve sonradan kaybettiğimiz bir başka güç.

3. Duygularını net bir şekilde ifade edebiliyorlar.

1980 yılında yapılan bir çalışmada, bebeklerin acı verici ya da eğlenceli olayları içeren gerçek hayat tecrübelerine verdikleri tepkiler kayıt altına alındı ve daha sonrasında bu görüntüler yetişkinlere izletildi.

Gözlemler sonucunda, bebeklerin yüzlerindeki ilgi, mutluluk, şaşkınlı, üzüntü, sinir, tiksinme, aşağılama ve korku gibi 8 ayrı duygunun net bir biçimde ayırt edilebildiği görüldü.

2. Uzun kelimeleri söyleyebilme yetilerine sahipler.

Geçtiğimiz yıllarda yayımlanan bir çalışmada araştırmacılar, konuşma sesleri dinletilen 7 ila 11 aylık bebeklerin beyinlerinde yaptıkları araştırmada, bebeklerin beyinlerinde motor-ilişkili bölgelerdeki aktiviteyi gözlemlediler ve bebeklerin, çoğunluğu henüz söyleyebilmeleri için aylara ihtiyacı olan kelimelerden oluşan uzun kelimeleri kendi kendilerine üretebilme provası yaptıkları sonucuna ulaştılar.

1. Bebekler fiziğin temel çıkarımlarını rahatlıkla yapabiliyorlar.

Bebeklerle alakalı belki de en ilginç ve ilgi çekici özelliğe geldi sıra.

Bebekler üzerinde yapılan bir çalışma göre dünyanın nasıl işlediğine dair temel çıkarımlara ulaşabildikleri de görüldü. Örneğin, 2009 yılındaki bir çalışma; 5 aylık bebeklerin bir materyalin katı mı yoksa sıvı mı olduğunu belirlemek için temel ipuçlarını kullandıkları bulgusuna ulaştı. Böylelikle bebekler, söz konusu maddenin nasıl davranacağına, örneğin dökülüp dökülmeyeceği ya da yuvarlanıp yuvarlanmayacağı veya içine bir pipet sokulup sokulmayacağına dair beklentiler yaratıyorlar. Araştırmacılar bu deneylerin en temel düzeydeki fiziğe giriş olduğunu söylüyorlar.

Popüler İçerikler

Yarışmaya Katıldıktan Sonra Başından Vurulan Mutlu Kaya'nın "Başardım" Paylaşımı Duygulandırdı!
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'un Yaptığı Açıklamalar Gündem Oldu: ''Uyanın Fenerbahçeliler Uyanın!''
Enteresan Çıkışları ve Görgüsüz Paylaşımlarıyla Meşhur Murat Övüç'ten Kadınları Hedef Alan Hadsiz Yorum
YORUMLAR
30.06.2016

bu gerizekalılığın küçükken bu kadar muhteşem olabileceğine inanmıyorum editör.

30.06.2016

knk benim arkadaşın kuzeni 9 aylık tek yaptığı ağlayıp süt emip sıçıp uyumak yani hiç görmedim böyle şeyler :D hangi filmden gördün

01.07.2016

Zaten bebekken hepimiz üstün zekaydık. Sonra gerizekalı olduuk

TÜM YORUMLARI OKU (28)