Beni duygusallaştıran bir soru bu. Sanırım biraz da hamilelik hormonlarından kaynaklanıyor bu duygusallığım. İnsan yaşamı doğum mucizesi ile başlıyor ve sanırım hayatımızdaki en büyük ve en anlamlı değişim ‘hamilelik’. Hem bedenen hem ruhen olan bir değişim bu. Bedeniniz de bir canlı büyütmenin, bir yaşam var etmenin gururunu, mutluluğunu, bu güzel sürecin keyfini çıkarmalarını söylüyorum. Hamilelikte sadece bedensel değil ruhsal sağlığımızda büyük ölçüde etkileniyor. Kaygılı, endişeli bir sürece giriyoruz; acaba bebeğim sağlıklı mı, yeterli kilo alıyor mu gibi korkularımız hepimizin oluyor. Benim de oldu :)
Bu endişeleri, korkuları bir yana bırakıp negatif duyguları mümkünse yok edip sürecin keyfinin çıkarmalarını tavsiye ediyorum. Çünkü zaman hamilelikte çok hızlı akıyor bu süreçte eşleriyle birlikte doğum öncesi hazırlık yapmalarını, bebek bakım kurslarına katılmalarını, doğum ve bebek bakım kitapları okumalarını, bebek alışverişini birlikte keyifle yapmalarını tavsiye ediyorum.
Bebek doğduktan sonra bebeğin her anından her döneminden keyif almalarını istiyorum, çünkü çok hızlı büyüyorlar. Bir daha bu ilk günlere geri dönemeyeceksiniz bu yüzden tadını çıkarın bebeğiniz bol bol kucaklayın, öpüp koklayın ve mutlu olun.
- Bebek bakımı konusunda annelerin fiziksel veya psikolojik olarak desteklenmesi gereken konular nelerdir?
Bebek dünyaya geldikten sonra genelde herkes bebeğe odaklanır ve annenin de ilgiye ve desteğe ihtiyacı olduğunu maalesef göz ardı ederler. Doğumdan sonraki ilk 4-6 haftalık dönemi kapsayan sürece ‘lohusalık’ diyoruz. Bu dönemde annenin vücudunda hormon değişimleri yaşanıyor. Çünkü bir anda gebelik hormonları kesiliyor ve süt hormonları salgılanmaya başlıyor. Doğum yöntemi ne olursa olsun ister sezaryan ister normal doğum ikisi de kolay süreçler değil. Bir yandan ağrı, kanama, terleme, uykusuzluk diğer yandan da bebeğine karşı duyduğu büyük bir sorumluluk hissi duygu değişimiyle savaşıyorlar. E bir yandan da akrabalar, arkadaşlar ziyarete geldiklerinde birçok tavsiyede bulunuyorlar. İyi niyetli yapılan ama birbirinden farklı olan bu tavsiyeler annenin kafasını iyice karıştırıyor.
Mesela bebek ağladığında ziyarete gelenlerin; “aç galiba, doymuyor mu, sütün yetmiyor mu, mama mı verseniz…” gibi soru sormaları ve düşüncelerini söylemeleri annenin kendini yetersiz hissetmesine sebep oluyor. Annelerle hep sohbet ediyorum duygularını hissettiklerini paylaşmalarını ve rahatlamalarını istiyorum. Aynı zamanda bebek uyurken annenin dinlenmesi uyuması, beslenmesi, sakin bir çevrede bebeği ile vakit geçirmesi çok önemli. Kimseyi kırmadan annenin bu ihtiyaçlarını yakınlarıyla paylaşarak uygun dinlenme ortamını sağlamaya çalışıyorum.
Buradan hamile ya da yeni doğum yapmış okurlara da şunu söyleyeyim; eğer artan sorumluluklarınızla baş edemediğinizi düşünüyorsanız mutlaka destek almalısınız. Eşinizden veya akrabalarınızdan destek görmüyorsanız hissettiklerinizi kendileriyle paylaşmalı ve yanınızda olmasını istediğiniz kişilerle bu süreci geçirmelisiniz.
Annenin bebeğine sağlıklı bakabilmesini için psikolojik olarak kendini rahat hissetmesi, güzel dinlenmesi, iyi beslenmesi oldukça önemli. Özellikle eşlere şunu söylemek istiyorum mutlu bir bebek yetiştirmek istiyorsanız, ilk önce annesini/eşinizi mutlu etmelisiniz :)
- Biraz emzirme hurafelerinden bahsetmek ister misiniz? Etrafta çokça fazla bilimselliğe dayanmayan davranışlar var.
Ah çok güldüğüm, çok eğlendiğim bazen de mantık sınırlarımı zorlayan çok kızdığım ve ağzımın açık kaldığı bir konu bu.
Sizlerle aklımda kalanları paylaşayım tabi ki ama şunun altını çizeyim ne bilimde ne de dinde bu söylediklerimin yeri yok lütfen ailelerim sadece okuyup gülüp geçsinler.
Bebeğin kırkı çıkmadan tırnağı kesilirse, bebeğin ya arsız ya da hırsız olacağına inanılır. Gerçekten beynim yanıyor :)
Bebeğe sarı tülbent örtülür, sarı giydirirlerse sarılık olmaz.
Bebekler doğduktan kısa bir süre sonra fizyolojik sarılık yaşarlar. Bilirubin düzeyinin sınırı önemlidir, bu sınır aşılmazsa bir iki haftada kendiliğinden geçer. Halk arasında bebek doğduktan sonra yüzüne sarı tülbent örtmenin ve sarı giysiler giydirmenin bebeğin sarılık olmasını engelleyeceğine inanılır. Aksine ilk günler sarı renkli örtü örtmek ve giysiler giydirmek göz yanılmasına sebep olabilir ve bebeğin cildinin sarardığını anlayamayız.
Soğuk şeyler yiyip içersen, denize girersen sütün üşür, bebek soğuk süt içer ve gazı olur. Böyle bir şey tabi ki yok, süt her zaman doğru sıcaklıkta memede hazırdır.
'Bebek emzirirken bir şey yiyip içilmez.'
Afiyet olsun:) Kafasına kırıntı dökmemeye çalışın. Sadece sıcak gıdalar bebeğin güvenliği açısından emzirirken tüketilmemelidir.
'Tatlı tüketimi sütü artırır.'
Aslında tatlı tüketmek değil, tatlı tüketenlerin su içimi fazlalaştığı için sütü artar.
‘'Memeniz küçükse sütünüz az olur.'
Meme büyüklüğünün süt üretimiyle bir ilgisi yoktur.
Son olarak emzirmeyle ilgili şunu söyleyeceğim kendinize bedeninize ve bebeğinize lütfen güvenin.
Sütüm gelmez, yetmez endişesi yaşamayın bedeniniz bir canlıya hayat verdi, onu büyüttü süt mü üretmeyecek!