Gözlerini ovalayan bebeğin her zaman uykuya ihtiyacı yoktur.
Bebekler henüz kendilerini değişik durum ve ortamlara adapte edemezler. Buna rağmen yüz ifadelerinden neler hissettikleri anlaşılabilir. Gerçekten çok mutlu oldukları anlarda, karınları tok ve gerçekten huzurlu olduklarında ya da ilgi beklediklerinde bebeklerin yüzlerinde bir gülümseme veya üzüntü belirebilir. Fakat bazen yanlış anlaşılmalar da olabilir.
Gözlerini ovalayan ve esneyen bebeklerin, her zaman uykuya ihtiyaçları yoktur. Bu durum genellikle bebeğin çok fazla zorlandığını gösterir ve şu anlamı taşır: “Lütfen şimdi beni biraz rahat bırakın. Dinlenmeye ihtiyacım var, halim kalmadı.”
Bebekler de rol yapabiliyor
Bebekler gerçekten de harika rol yapabilirler. Fakat aynı zamanda etraflarındaki insanların yüz ifadelerini de çok dikkatli bir şekilde izlerler. Bebekler yetişkinlerin yüzlerinde gördükleri farklı ifadeleri inanılmaz bir benzerlikle tekrar edebilirler. Ayrıca bebeklerin huzurlu oldukları yüzlerinden okunabilir. Aileleri derinden etkileyen ağlamalar için genelde geçerli olan açıklamalar yapılamaz. Bebek ailenin ilgisine karşılık hala ağlıyorsa ağlamaların nedeni bebeğin açlık hissetmesinden, susamış olmasından veya sancı çekiyor olmasından kaynaklanabilir.
Benimle oynar mısın?
Bebekler bir kelime konuşamazken bile hissettikleri birçok şeyi gösterebilir veya istedikleri birçok şeyi anlatabilirler. Altları değiştirilirken kocaman gözlerle anne veya babalarına bakar ve ağızlarını “O” şeklinde yuvarlayan bebeklerin istekleri hep aynıdır. Bebeklerin yüzlerindeki bu ifade “hadi oynayın benimle” anlamını taşır.
Bebekler daha ilk günlerden itibaren ailelerine mutlu veya mutsuz olduklarını, oyun oynamak veya rahat bırakılmak istediklerini gösterebilirler. Çünkü rol yapmak ve mimiklerle bazı durumları ifade edebilmek insanların doğasında vardır. Ayrıca vücut dili uluslararası geçerliliği olan bir ifade şeklidir.
Anne-baba ve bebek arasındaki iletişim sadece “iyi zaman geçirmek” açısından değerlendirilemez. Bebeğin büyülü bakışları onun her zaman koruma altında olmasını ve ailenin bebeğe her zaman ilgili olmasını sağlar. Ayrıca hiçbir yetişkin bebeklerin şirin mimiklerine karşı duyarsız olamaz.
Bebek konusunda hala tereddüt yaşayan yeni anne-babalar bile bebeklerinin şirin gülümsemelerine ya da üzgün, çaresiz bakışlarına duyarsız kalamaz. Buna rağmen bazı anlar vardır ki, aileler bunların ne anlama geldiğini anlamakta zorlanırlar. Henüz iki haftalık bir bebeğin gülümsemesi, hiçbir sebep olmadan alnını kırıştırması ya da sinirli bir şekilde dudaklarını ısırması gibi.
İki haftalık bir bebeğin bu davranışlarının belli bir nedeni yoktur. Uzmanlar bunun refleks hareketine bağlı olarak veya kendiliğinden ortaya çıkan mimikler olduğunu belirtir. Aynı zamanda ufak bebeklerin yüz kaslarının bu şekilde güçlendiği düşünülür. Bazı uzmanlar ise bebeklerin dudak ve dil hareketlerini emme refleksine bağlar ve bebeklerin bu hareketlerle olumlu veya olumsuz tepkiler verdiği düşünülür.
Bebek büyüyüp, çevresini daha iyi görmeye başladıkça, etrafında gelişen olaylara daha çok tepki vermeye ve anne-babanın mimiklerini daha güzel taklit etmeye başlar.
Bebekler 5.-6. haftalarında gerçekten ailelerinin gülmelerine tepki göstererek gülümserler. Anne-babaların bebeklerinin yüz ifadelerini anlayabilmeleri için iletişim kitapları okumuş olmaları gerekmez. Ayrıca bebeklerin mimiklerini anlamak için onları izlemek yeterli olur.
Zamanla aileler bebeklerini anlamaya ve hangi davranışın can sıkıntısı, sinir, yalnızlık veya açlık anlamına geldiğini öğrenirler.
Eda Yelkenci Koçak
Uzman Pedagog