Ticari kredilerine dair düzenlemelerde de, genel perspektif ticaret içerisinde kullanılan liranın ağırlığının artmasının gözetilmesi şeklindedir. Krediler tarafında da, son zorunlu karşılık uygulamasına istinaden de bankaların üzerindeki bazı taşınabilecek risklerin hafifletilmesi öngörülmektedir.
SYR hesaplamasında son 252 gün uygulamasından referansın 31.12.2021 tarihine kaydırılmasında da, ticari kredilerin bir olumsuzlama yaratmaması adına liralaşma stratejisine göre bir düzenleme ihtiyacı şeklinde okumak gerekir. Bilindiği gibi, Merkez bankası bu haftanın başında bankaların bilançolarında varlık tarafına da zorunlu karşılık uygulaması getirmiş ve bazı kredi türleri hariç ticari kredileri ZK’ya konu etmişti.
Ticari kredilere yönelik düzenlemelerde yatırım ve ihracata gitmesi istenen kredilerin doğru bir şekilde yönlenmesi, döviz üzerinden enflasyonist ek bir baskıya sebep olmaması istenmekte. İhracatçı firmaların doğal bir döviz talebi var zaten ve Merkez Bankası’na getirmek zorunda oldukları %40 oranındaki FX gelirlerinin yeniden dövize yönelmesi çok olasıdır. Bu TL’ye çevrilen gelirlerin, yeniden ihracat ve ithalat odaklı işlerde dolara yönelmesi ticaretin döngüsü içinde, özellikle hammadde alımında mümkün olmaktadır. Ticari kredilerin dolara yönelmemesi noktasında, önceki ZK adımına paralel risk değerlendirme kriterleri noktasında da genel perspektif büyük liralaşma stratejisi kapsamında gelişmektedir.