Aslında Hayyam kendi deyimiyle yalnızca bir nefes, nefes ve hiç...
Aslında Hayyam kendi deyimiyle yalnızca bir nefes, nefes ve hiç...
Kaynak: Remzi Demir,Bilim ve Felsefe, 2016
Niye mi? Çünkü kendisi bir astronom ve takvim düzenleyicisi (Aradım, taradım takvim düzenleyenlere özel bir isim verildiğini göremedim, eğer biliyorsanız beni de aydınlatın efendim.). Bu nedenle de 18 Mayıs 1048 ile 4 Aralık 1131 günleri arasında 83 yıllık bir ömrü olduğunu biliyoruz. Kendisi Nişaburlu yani İran. Ayrıca yine İranlı Nizamülmülk ve Hasan Sabbah ile aynı dönemden ki bu başlı başına bir içerik konusu.
Hayyam, özellikle matematik ve astronomi ile ilgilenir ve bunun yanında ise o tarihlerde hakim olan İbn Sina felsefesini ve Gazali'nin sezgisel tutumunu çok iyi kavrar. Zaten bütün bunların neticesinde de çok yönlü, çağını aşan ama kendi deyimiyle basit, ölümlü bir adam çıkar ortaya.
Kulağa güzel geliyor öyle değil mi? Efendim, Selçuklu Sultanı Melikşah, mali işlerin daha sağlıklı yürütülmesi adına bir takvim hazırlatmak için komisyon kurar. Bu komisyonun başında da Hayyam vardır. Hayyam ve komisyondakiler eski takvimleri incelerler fakat yeni bir takvim hazırlamanın daha uygun olduğunu düşünerek kolları sıvarlar.
Ve o tarihlerde kullanılan Julyen takviminin yanı sıra günümüzde kullandığımız Gregoryen takviminden daha isabetli bir takvim yaparlar. Çünkü Gregoryen takvimi 10 bin yılda 3 gün hata verirken Celali takvimi yaklaşık 2,4 gün hata verir. Celali takviminin başlangıcı ise 1079 olarak alınır. 'Neden ismi Celali?' diye sorarsanız, Melikşah'In lakabı Celâlüddevle'dir efendim yani devletin büyüğü, ulusu...
O halde efendim ben de Hayyam, diyeyim. Ünlü matematikçi Ahmet Hamit Dilgan'a göre (a+b)ⁿ açınımındaki katsayılarla teşkil edilen şema Ömer Hayyam'a aittir. Yani bu üçgen Pascal üçgeni değil Hayyam üçgenidir. Ayrıca denir ki n tam pozitif bir sayı iken (a+b)ⁿ ifadesinin açınım formülünü Newton’dan önce kanunlaştırır.
Bunun yanında Hayyam kübik diye ifade edilen üçüncü dereceden denklemleri terim sayılarına göre gruplara ayırır ve her grubun çözüm yöntemini belirler. Hayyam'ın bu konudaki başka bir farkı ise bu tür denklemlerin aritmetik metotlarla değil geometrik metotlarla, koni kesitleri yardımıyla çözülebileceğini ortaya koymasıdır.
Bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye?
Ne zaman yıkılıp gidecek bu güzelim kubbe?
Aklın yollarıyla ölçüp biçemezsin bunu sen
Mantıkların kıyasların sökmez senin bu işte.
Güneşi balçıkla sıvamak elimde değil
Erdiğim sırları söylemek elimde değil
Aklım düşüncenin derin denizlerinden
Bir inci çıkardı ki delmek elimde değil.
Kendiliğimden var olmuş sanma beni;
Bu kanlı yola ben sokmadım kendimi;
Bir gerçek varlık beni var etmiş olan;
Yoksa kimdim ben, nerdeydim, neydim ki?
Yetmiş iki ayrı millet, bir o kadar da din.
Tek kaygısı seni sevmek benim milletimin;
Kafirlik müslümanlık neymiş, sevap günah ne?
Maksat sensin, araya dolambaçlar girmesin.
Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
Ne yapacağımı da yazmışın önceden.
Demek günah işleten de sensin bana
Öyleyse nedir o cennet cehennem?
Tanrı evrenin canı, evrense tek bir beden
Melekler bu bedenin duyuları hep birden
Yerde gökte canlı cansız ne varsa birer uzuv:
Budur Tanrı birliği, boştur başka her söylenen.
Bir testici gördüm, çamur içindeydi:
Ayağı çarkında, elinde bir testi;
Testinin başında bir yoksulun ayağı
Kulpunda bir padişah kellesi
İnsan bastığı toprağı hor görmemeli:
Kim bilir hangi güzeldir, hangi sevgili. .
Duvara koyduğun kerpiç yok mu, kerpiç?
Ya bir şah kafasıdır, ya bir vezir eli!
Biz, gerçekten bir kukla sahnesindeyiz;
Kuklacı Felek Usta, kuklalar da biz.
Oyuna çıkıyoruz birer, ikişer;
Bitti mi oyun, sandıktayız, hepimiz.
Dert çekme boşuna, hep gül de yaşa;
Zulüm yolunda hakkı bul da yaşa;
Sonu yokluk madem bu dünyamızın
Yok bil kendini özgür ol da yaşa.
Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş!
Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş!
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
Bir nefestir alacağın o da boştur boş!
Hayyam, her ne kadar İslam dünyasında herkes tarafından bilinen bir isim ise de onu Batı'ya tanıtan kişi yazar Edward Fitzgerald olur. Yazarın 1859'ta yaptığı çevirisi kısa bir süre sonra Hayyam'ı oldukça popüler bir hale getirir. Hatta 1892'de Londra'da bir Hayyam Kulübü kurulur.
Bunun yanında görselde de gördüğünüz üzere 1970'de Ay'ın üzerindeki bir kratere Hayyam ismi verilirken 1980'de keşfedilen bir kuyruklu yıldıza da yine Ömer Hayyam denir. Ve sanırım dostlar, gerçekten Hayyam'ın ışığı nesilden nesile aktarılarak yol gösterecek gibi duruyor, siz ne dersiniz?
cennet ırmaklarından şaraplar akacak diyorsun cennet i ala meyhane midir? bir mümine kırk huri diyorsun cennet i ala kerhane midir? cehennem forever :D
ömer hayyam gibi bir dehanın sadece şarap ve şiirleri ile anılması çok kötü
Nedense ''Allahsızlar'' hep yüksek zeka seviyesine sahip insanlardan çıkıyor...