'Gerçekçilik' adı altında dayatılan umutsuzluk, karamsarlık her ne kadar akla mantığa uygun gibi görünse de; değil! Bazı gerçekler, gerçekten umut verici ve son derece iyimser hisler uyandırabiliyor.
Biliyoruz, bunları duymaya ihtiyacınız var! Asla vazgeçmeyin!
Aşklar biter de; dertler, kederler, borçlar, hastalıklar bitmez mi sandınız?! Onlar da biter!
Dünyada yaklaşık 8 milyar insan var... Şu an birisi dışarıda sizin 2 sene sonraki en yakın arkadaşınız olmayı bekliyor. Bir başkası ise sizin hayatınızın aşkı olacağınızdan habersiz bir şekilde maceralara atılmaya devam ediyor. Tüm renkleri ve hikayeleriyle o insanlar, yollarının sizinle kesişmesini bekliyor, giderek size yaklaşıyorlar. Bu heyecan verici değil de nedir?!
Kuş gibi uçarak seyahat edebiliyorsunuz; düşünsenize!
Bungee-jumping yapmak, okyanusta yüzmek veya bir koala kucaklamak... Seçenekler sınırsız! Bundan yıllar önce bu seçeneklerin hiçbiri yoktu!
İnsanlar veganlık, hayvan barınağı, çevrecilik kovalıyor... Bunların bir anlamı var! İnsan hakları da tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar ciddiye alınıyor. Daha da alınacak!
Tarihin tekerleği hep ileri, hep iyiye doğru dönüyor!
Olmak istediğin kişiye dönüşebilme potansiyeline sahipsin. Aynı şekilde sevdiklerin de öyle... Kimseden -özellikle de kendinden- umudunu kesme.
Hiçbir şey yapmayıp evden çıkmadan yaşasan bile üzerinde oturduğun dünya öyle hızlı değişecek ki, şaşırmaktan ve büyülenmekten kendini alamayacaksın.
Ne kadar kötü hissedersek hissedelim, hayvan dostlarımız her zaman yüzümüze bir gülücük koymayı başarabiliyor :)
'Cep telefonları çıktı, insanlar birbirinin yüzüne bakmıyor' diye şikayet mi ediyorsunuz? Oysa o telefonlar sayesinde Amerika'daki akrabanızla konuşup, farklı şehirdeki ninenizle görüntülü arama yapabiliyorsunuz! Daha ne olsun?! Elimizde imkan var, seçim ise bize kalmış!
Örneğin bir editör, kilometrelerce ötede yaşayan binlerce insana moral verme, motive etme amaçlı cümleleri yazıp yayınlayabiliyor. :)
Ailenin büyükleri ölürken, aileye yeni bebekler ekleniyor. Duyarsızca davranıp yıktığımızı bir taraftan tamir etmeye çalışıyoruz. Her şeyden de önemlisi; insanlık olarak hala çabalıyoruz! Hala bir anlam bulmaya, mutlu olmaya debeleniyoruz!
Güzel günler göreceğiz!
Bu nasıl bir Pollyannacılıktır
sayın editör, işin mihenk taşı noktasını bir cümle ile özetlemişsin aslında: "tercih senin"...
Kimse kusura bakmasın ama bu yazıyı zerre gerçekçi bulmuyorum. Ne dünya,ne de insanlar burada anlatıldığı gibi değil. Bu kadar basit değil hiçbir şey. Kendinizi boşuna kandırmayın.