Nasıl kendi türlerini yiyorlar ya?😱
Nasıl kendi türlerini yiyorlar ya?😱
Antartika hariç her yerde yaşayabilen 200'ü aşkın baykuş türü var ancak biz onlar hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz? Haydi gelin onlar hakkında daha önce hiç duymadığınız gerçekleri hep birlikte öğrenelim!
Birçoğumuz bu kuşların kafalarını 360 derece döndürebildikleri efsanesini bir kez de olsa duymuşuzdur. Bu efsane tam olarak doğru olmasa da baykuşlar kafalarını her bir yöne ayrı ayrı 135 derece döndürebilirler. Bu da onların toplamda 270 dereceye yakın bunu yapabildiklerinin bir kanıtıdır. Bilim insanlarına göre baykuşların geçirdikleri kemik adaptasyonları beyinlerine kan gitmemesine neden olmaksızın bu hareketi rahatça yapmalarına olanak sağlıyor.
Baykuşların dairesel göz yuvaları yoktur. Bunun yerine tüpgözlülerdir ve bu şekilde çok uzun mesafeleri rahatça görebilirler. Gözlerinin büyüklüğü karanlıkta da görmelerini ve uzak mesafedeki avlarını rahatlıkla algılayabilmelerini sağlamaktadır. Ancak yakın görüşleri bu denli iyi değildir. Daha bulanık görürler ve yiyecekleri ayakları ve tüyleri sayesinde algılarlar.
Baykuşlar yaprakların, bitkilerin, kirin ve karın altındaki canlıları duyabilirler. Bazı baykuşların kafalarında farklı yüksekliklerde kulakları vardır. Bu özellikleri onların ses dalgalarındaki küçük farklılıklara göre avlarını bulmalarına olanak sağlar.
Birçok kuşun aksine baykuşlar uçarken pek ses çıkarmazlar. Türbülansı daha küçük akımlara bölerek sesi azaltan özel tüyleri vardır. Yumuşak ve kadifemsi tüyleri sayesinde sesi en aza indirgemiş olurlar.
Bir baykuş tarafından öldürülmek son derece acı veren bir durumdur. Bunun nedeni baykuşların avlarını önce pençeleriyle tutmaları ve sonra da bütün olarak yutmalarıdır. Avladıkları canlının boyutuna göre ya tamamen yutar ya da parçalarına ayırırlar. Baykuşların sindirim sistemleri fazlasıyla gelişmiştir. Avlarının kürklerini ve kemiklerini ayırabilir ve bunları sonrasında geri çıkarabilirler.
Baykuşlar yalnızca kendilerinden çok daha büyük avları tüketmenin yanı sıra aynı zamanda puhu baykuşları gibi bazı baykuş türleri geyik bile avlayabilirler. Ancak boynuzlu baykuş gibi bazı türler çizgili baykuşlara saldırabilirler. Çizgili baykuşlar ise bazı zamanlarda cüce baykuşlara saldırırlar.
Kulağa her ne kadar acımasızca gelse de anne baykuşlar önce ailenin en büyük ve en güçlü çocuğunu besler. Yemek az olduğu için açlık çekmesi gereken biri varsa o da aralarında en genç olandır. Bir baykuş yuvayı terk ettikten sonra genellikle aynı ağacın yakınında yaşar ve ebeveynleri yine de ona yiyecek getirir. İlk kışı tek başına atlatabilirse hayatta kalma şansı da yüksektir.
Pek çok baykuş gün ışığında uyur. Bundan dolayı tüylerindeki renklerin çevreleriyle uyum sağlamalarına izin verirler yani kamufle olurlar.
Ötmelerinin dışında baykuşların birçok durum için geliştirdikleri ses vardır. Bunlardan biri de tıslama sesidir. Genellikle kendilerini tehlikede hissettiklerinde tıslamaya başlarlar ancak bu öyle bir sestir ki kabuslarınıza bile girebilir!
Dünyanın en küçük baykuşları elf yani cin baykuşlardır. Genellikle güneybatı Amerika ile batı Meksika arasındaki bölgede yaşarlar ve yuvaları saguaro kaktüsüdür.
Brezilya baykuşları genellikle Güney ve Kuzey Amerika'da yaşarlar. Çok az bir kısmı gündüzleri aktiftir. Birçoğu çayır köpekleri gibi hayvanların kazdıkları tüneller olan bir yerin altındaki yuvalarında yaşarlar. Eğer gereksinim duyarlarsa yuvalarını kendileri de kazabilirler. Yuvalarının girişlerini ise dışkı ile doldururlar ve tüm gün burada otururlar. Dışkıları böcekleri içerisine çekeceğinden bu şekilde de avlanmış olurlar.
Baykuşlar çok sayıda kemirgen tüketirler. Tek bir baykuş ailesi ise yuvalama dönemi olan dört aylık bir süreçte üç bine yakın kemirgeni yiyebilir. Ortalama bir baykuş yılda 22 kiloya yakın tarla sincabı tüketir. Bundan dolayı da birçok çiftçi baykuşların yuvalama dönemlerinde onları rahat bırakırlar. Bu doğal haşere yöntemi zehir kullanmaktan çok daha etkili ve maliyetsizdir. Ayrıca baykuşlar için de oldukça önemlidir.
Antik dönemlerdeki Yunanistan'da, küçük Bir baykuş Yunan bilgelik tanrıçası Athena'nın arkadaşıydı. Bu durum baykuşların öğrenmeyi ve bilgiyi sembolize etmelerinin en önemli nedenlerinden biridir ancak Athena aynı zamanda bir savaşçı tanrıçasıydı. Bundan dolayı da baykuşlar savaşa giren orduların koruyucusu olarak görülüyordu. Yunan askerleri savaş esnasında bir baykuş görürlerse bunu gelecek zaferin işareti olarak kabul ediyorlardı.
Antik dönemlerden beri baykuşlar ölüm, kötülük ve batıl inançlarla ilişkilendirilmiştir. Birçok kültüre göre baykuş görmek ölümün habercisidir. Hatta bu yüzden de cadılar ve ruhani varlıklarla sık sık aynı cümlelerde yer alırlar. Bundan dolayı Cadılar Bayramı'nın ve çeşitli kültürlerdeki batıl inançların sembolleri haline gelmişlerdir.
Baykuşlar antik çağlardan beri oldukça popüler hayvanlardır. Hatta Fransa'da yer alan 30 bin yıllık bir mağara resminde ve Mısır'da rastladığımız hiyerogliflerde de sık sık karşımıza çıkarlar. Orta çağdan bu yana birçok tarihi belgede de baykuşların kullanıldığı ve sevildiği de yer almaktadır. Ancak onları birçok ülkede evcil hayvan olarak beslemek yasal değildir. Sosyalleşmeyi seven ve zeki canlılar olmalarına karşın eğer kendilerini tehlikede hissederlerse insanlara saldırma olasılıkları her zaman vardır.
Siz bunlardan kaçını biliyordunuz? Yorumlarda buluşalım!
Baykuşler bilgeliği sembolize eder. Atina şehrinin bayrağında yer alır. Avatar: Son hava Bükücü serisinde de yine bilgeliğin sembolü olarak bir ruh baykuş olarak tasvir edilmiştir. Aynı zamanda roma döneminde kütüphanelerde de baykuş motifi bulunurdu.
16 yaslarinda ilk araba kullanmayi ogrendigim zamanlarda bir gece yolun ortasinda oylece duran bir baykusu ezmisligim var hala aklima geldikce canim yanar.. yolun ortasinda ne isin vardi bee kacmiyorda