Her ağacın kökünde yüzlerce yıllık emek, gövdesinde binlerce kuşun yuvası varken, o alanlar bir kalemde imara açılıyor. Kıyılarımız, sadece birkaç kişinin “lüks” anlayışı uğruna herkesin erişiminden koparılıyor. Otluk Koyu gibi eşsiz doğa hazineleri, adı bile telaffuz edilemeyen projelere kurban ediliyor. Bu projelerin ardındaki inşaat firmalarının kurucuları, yöneticileri… Belki de bir gün o koyu kendi rezidanslarının balkonundan izleyecekler. Ama artık o koy, bildikleri koy olmayacak.
Oysa biz lüksü başka türlü tanıdık. Lüks; Bedri Rahmi’nin mavilerinde, Sabahattin Ali’nin dizelerinde, Füreya’nın seramiklerinde saklıydı. Lüks; jeneratörsüz, klimasız teknelerde geceleri yıldızları izlemekti. Ağustos böceklerinin sesiyle uyuyup, sabah şiir okuyarak uyanmaktı. Sintinesi basılmamış denizlerde yüzmekti. Birbirimize sevgiyle şarkılar söylemekti.
Biz lüksü, huzurda ve sadelikte bulduk. Sizse onu kat planlarında ve satış rakamlarında aradınız.
Bugün bizden beklenen, çok da karmaşık değil aslında. Uyum, saygı, saflık ve huzur. Atalarımızın bize bıraktığı gibi…
Vatan, sadece sınırlarla çizilen bir coğrafya değildir. Vatan; bir duygudur, bir aidiyet, bir emanettir. Bugün bu emanete nasıl sahip çıktığımız, yarın çocuklarımıza nasıl bir ülke bırakacağımızın en net göstergesidir.
Kendi çocuklarımızın gözlerinin içine bakarken utanmamak için… Bir gün onlar da “bu vatan bize neden böyle kaldı?” diye sormasınlar diye… Bastığımız yerleri toprak diyerek geçmeyelim. Tanıyalım, koruyalım. Çünkü bu toprak, bize değil; bizden sonrakilere ait.
Instagram
X
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio