Baştan Sona Her Şeyi Anlattı: Banyo Topu Yapan Deterjan Pazarı Mağduru Sorularımızı Yanıtladı!

Türkiye, Çiftlik Bank ve Thodex'in ardından son haftalarda yeni bir dolandırma olayıyla çalkalandı. Süleyman Kocabaş’ın kurduğu ve birçok ünlü ismin reklamlarında yer aldığı Deterjan Pazarı isimli şirketin binlerce vatandaşa 'Bu tozu bu fiyata alın, yoğurup banyo topu yapın. 95 gün kuruttuktan sonra bize 3 katı fiyatına satın' dediği ve ürünleri getiren vatandaşlara paralarını vermediği iddia edilmişti. Şikayetlerin artmasıyla birlikte Kocabaş'ın da bulunduğu 8 kişi gözaltına alınmıştı ve Süleyman Kocabaş tutuklanmıştı. Biz de bu yaşananların ardından uzun zamandır banyo topu yapan ismini vermek istemeyen bir mağdurla röportaj yaptık. Mağdur, bizlere bütün süreci detaylarıyla anlattı.

NOT: BU İÇERİK ONEDİO.COM KAYNAK GÖSTERİLMEDEN YAYINLANAMAZ.

Geçtiğimiz günlerde temizlik ürünlerinin satışının yapıldığı Deterjanpazarı.com sitesinin binlerce insanı mağdur ettiği ortaya çıkmıştı ve yaşananları tüm detaylarıyla sizlere anlatmıştık.

"Bu tozu bu fiyata alın, yoğurup banyo topu yapın. 95 gün kuruttuktan sonra bize 3 katı fiyatına satın" sözleriyle ürünün ham maddesinin satışını yapan Deter Pazarı'nın vatandaşlara ücretlerini ödemediği iddia edilmişti.

Ünlü isimler Onur Büyüktopçu, Berke Üzrek, Melek Baykal ve Öykü Çelik'in iş birliği yaptığı şirketin kurucusu Süleyman Kocabaş'ın ortadan kaybolduğu söylenmişti ve şirketin sitesi Deterjanpazari.com kapatılmıştı.

Daha sonra da Süleyman Kocabaş'ın aralarında bulunduğu 8 kişi gözaltına alındıktan sonra Kocabaş tutuklanmıştı.

Biz de yaşananların ardından paralarını alamayan vatandaşların neler düşündüğünü merak edip Telegram grubuna girmiştik ve sizlere dikkat çeken yorumları aktarmıştık;

Bu içeriğimizde detayları okuyabilirsiniz;

Dolandırıcıya Benzemediği İçin Dolandırılmışlar! Banyo Topu Mağdurları Deterjan Pazarı Hakkında Ne Düşünüyor?

Şimdi ise uzun zamandır Deterjan Pazarı firmasıyla çalışan ve parasını alamayan bir mağdurla görüştük.

Deterjan pazarı şirketiyle nasıl yolunuz kesişti? Bu işe nasıl dahil oldunuz? Nereden duydunuz?

'Bir tanıdığım, bir ablam pazara gidiyor. Pazarda bir broşür dağıtıldığını görüyor. 'Eve ek iş olarak banyo topu üretimi: 150 TL depozito veriyorsunuz, 800 TL kazanıyorsunuz' şeklinde. Tanıdığım bunu görüyor, ihtiyacımız olduğunu düşünerek bizle paylaşıyor. Geçtiğimiz sene Ağustos ayında hep beraber gidip baktık. Bir senedir bu işin içindeyiz. İlk yapanlardanız. Ankara Etimesgut’ta çok küçük bir dükkanları vardı. 20-30 metrekare olarak. Bu dükkana gittiğimizde Süleyman Kocabaş bu işi bize anlattı, yapımını gösterdi. Yani koli olarak piyasaya sürdüler. Bu koli için de o sıralar yaklaşık “8-9 kiloluk mineralli tuz” dediler. Amerikan İngiliz tuzu karışımı. Ayrıca lavanta yağı, solüsyon. Bir de yapımı için kalıp olduğunu gösterdi bize. Kendisi bize başlarken “Gidin lavanta yağını sorun litresi ne kadardır? Aldığımız para, depozito, bunun maliyetini bile kurtarmıyor neredeyse. Biz sadece karşı taraf ürünümüzü yapsın ürünümüzü getirsin anlamında bu depozitoyu alıyoruz” dedi. Araştırdık, vergi levhası POS cihazı vs. her şey vardı. Sonra biz bu ürünleri aldık.'

Size ürünün ham maddesini teslim ederken ne vadettiler? Size ne dediler de ikna oldunuz? Bize biraz para sisteminden bahseder misiniz?

'Bize 'Bu ürün mineralli, rahatlatıcı tuz. Banyo ve jakuzilerde kullanılıyor. Banyo topu diye geçiyor. Burada yapıldıktan sonra İstanbul’da ayrı bir işlemden geçiyor. Ondan sonra paketlenip yurt dışına satılıyor. Tanesi '2,12 dolar' dendi. Ödemelerimizi yaparken Süleyman Kocabaş’ın Anakim Kimya şirketi üzerinden ödedik. Yani Anakim Kimya yazıyordu dekontlarda. Elden de bir makbuz verdiler. Vergi levhalarında da Anakim Kimya olarak geçiyor.'

Bu iş için cebinizden ne kadar çıktı ve ne kadar zarar ettiniz?

'Bu iş için benim cebimden 900 TL çıktı. 900 TL’nin karşılığında ilerleyen ayda 6000 TL’ye yakın bir para aldım. Ana paramı aldım içinden, 1 ay sonra 5000’i tekrar yatırdım. Yatırdıktan sonra bunu da çevire çevire 1 sene boyunca paramı katladım.'

Bu ürünü bizler banyo topu olarak biliyoruz. Sihirli tablet mi yoksa banyo topu mu?

'Bu ürün için bize ilk önce banyo topu dediler. Yani 2.12 dolardan yurt dışına satılacak dediler. Hatta ben birkaç sefer de Süleyman Kocabaş’ın yanına çıkmıştım. O sıralarda yanına gelip “Afrika’yla görüşmeler yarın olacak” demişti. Bilmiyorum sadece benim gözümü  boyamak için tezgahlamış olamazlar ama yurt dışıyla bu ürünlerin satışı için görüşmeler yaptığı söyleniyordu. Sonra da bize ürünün yurt dışına gitmediğini gümrükte sorun çıktığını dediler. Bu süreç içerisinde de biz ürünlerin yığıldığının ve ürünlerin bir yere gitmediğinin farkındaydık aslında. Meğerse ürünleri farklı bir tıra yükleyip farklı bir depoya kaldırıyorlarmış. İlk önce küçük dükkan sonra ortanca bir fabrika ortanca fabrikadan da şu an çalıştığı büyük fabrikaya geçtiler. Sonradan biz artık bu işi yapan iş ortakları olarak bütün canlı yayınlarda “Bu ürünler ne olacak?” diye soruyorduk. Kendisi 'Sürpriz yapıyoruz, reklam çekimleri devam ediyor' dedi bize. Reklam çekimlerinin sonunda da bize 'Biz banyo topu işini bitirdik artık sihirli tablet olarak bunlar temizlik malzemesi olacak' dedi. Yapım seti var zaten 4 tane boş şişe yanında ekstra bizim yaptığımız ürün. Bizim yaptığımız ürün promosyon olarak gözüküyordu. İçinde bir tane solüsyon ve bir tane de tuz gibi bir şey vardı. Bu şekilde sihirli tablete çevirdiler aslında ilk adı banyo topuydu.'

Ürünü nerede ve bu zamana kadar toplan ne kadar ürün ürettiniz?

'Ürünü ilk başta evin bir odasında üretmeye başladık. Yaklaşık 13-14 paket dediğimiz şekilde ürün vardı, bir odaya sığdı. İlerleyen süreçte bir tanıdığımızın dükkanını kiraladık. Daha sonrasında bir de  kuzenimin dükkanının bir bölümünü kullandık. Evi bıraktık, artık iki dükkanda çalışıyorduk bu iş için. Son teslimatımda yaklaşık 30 bin adeti geçkin ürün teslim ettik. Set olarak toplama vurduğunuzda yaklaşık 1500 set civarında alım yaptık. 1500 set sadece bizim değildi. Çevremizden “Biz yapamayız, siz yapın paramız sizde bulunsun” diyen insanlar vardı onların da parası bizdeydi. Yaklaşık 500 bin TL’ye yakın da bir ödeme alacaktım son partiden.'

Deterjan pazarı şirketinin sizleri dolandırdığını düşünüyor musunuz? Düşünüyorsanız dolandırıldığınızı ne zaman anladınız?

'İlk günden beri yani ben ana paramı çıkarıp karıyla yaptığım için 'Ortada kaçsa bile kaçacak bir para yok.' gözüyle bakıyordum. Zaten günün sonunda da böyle. Ortada kaçacak para yok. Nereye kaçabilir diye düşünüyordum. Ben karıyla yapıyorum. Ben kimi tanıyorsam bu işi karıyla yapıyordu. Ana parasını basmış. Bir ay sonra karını almış, karını çeviriyor olarak bu işi yapıyor görüyorduk. Herkes öyleydi. O yüzden biz bir batış, kaçış düşünmedik yani. Öyle bir durum olma riski var mıydı? İllaki vardı. Kendisi şunu diyordu: “Ben insanım, yarın öbür gün ölebilirim. Fabrikam yanabilir veya batabilirim. Fabrikam da daha önce Istanbul’da yandı” diyordu. Biz o yüzden güveniyorduk. Hala çevremdeki birçok insan güveniyor. Bizim içeride çalışan, Süleyman Kocabaş’ın akrabaları da hala güveniyor. Ödeyecek, kaçmadı” diyorlar. Ocak, Şubat ayı gibi çok aşırı miktarda alımlar oldu. Yani insanlar, kavga ediyordu ürün almak için. O kadar sıkışık bir durum vardı. Fabrikaya gidiyordunuz, ürün alamıyordunuz. 

Randevuyu bir ay sonrasına atıyorlardı. Kendisi de “Kaçsaydım bu aylarda kaçardım” diyor. Kafamızı bulandıran konulardan biri de bu. Ben şu an güveniyor muyum? Resmi bir güvencem kalmadı çünkü kendisi artık çıkıp konuşamıyor. Onu geçtim, doğru düzgün bir açıklama gelmiyor firma tarafından. Tutuklanmadan önce bir canlı yayın yaptı. Dedi ki “Üç ay içinde ödeyeceğim.” Şu an bu paraları ödeyeceği gözükmüyor ama bir yandan da ticari sicil gazetesine bakıyorum. Süleyman Kocabaş’ın adına 3 tane şirket var. Şu an bir güvenimiz kalmadı. En azından biz karıyla çeviriyorduk. Sadece son yaptığımızda 40 gün geceli gündüzlü uğraşmıştık. Evin salonunu boşalttık mesela. Ben koltuk takımlarını para gelecek diye attırdım.'

Sistem nasıl işliyordu? Bugüne nasıl geldi?

'İlk başlarda 150 TL veriyordunuz 800 TL olarak alıyordunuz. Ürün koliyle birlikte veriliyordu. İlk süreçlerdeki ürünler şekil olarak çok kötüydü. Saymadan, kolinin üstüne bakıp paramızı direkt yatırıyorlardı. Sonra bunu 800 TL’den 600 TL’ye düşürdüler. + 150 TL ana paranız şeklinde. Ardından ürünlerde bozuk şekiller aramaya başladılar. “Şurası kırık, burası çatlak” gibi. Ama ilk süreçte “Bunlar pressten geçiyor, İstanbul’da ayrı bir işlemden geçiyor” gibi söylemleri vardı. Bu söylemlerini de yıkıp ‘bozuk ürün’ seçmeye başladılar. Mesela 100 bin TL’lik bir ürün teslim ediyorsunuz 50 bin TL ödeme alıyorsunuz. Yarısını “fire” seçiyorlardı. Buna gayret mi gösteriyorlardı bilmiyorum ama günün sonunda baktığınızda bizim titiz davrandığımız ürünler atılarak, yığılarak dizilmişti. Kenara köşeye atılıyordu. Bizden alırken kenarı çatlamasın, parmak izi var dedikleri ürünleri kendileri yağmurun altında tutuyorlardı. Daha sonra Kasım gibi 600’ü 400 TL’ye düşürdüler. Tutar düşünce ürünün gramajı da azalıyordu. 600 TL’yken ortalama 6 kilo çıkıyordu. 4 kiloya düşürünce 40 tane ürün çıkıyordu. 3,5 kilolara kadar düştü. 27-28 tane ürün çıkan torbalar bile vardı. Ocak ayında “Yeni sisteme geçiyoruz. Bunu sözleşmeyle vereceğiz” dediler. Yeni ürünleri sözleşmeyle aldık. İmzaladık. Sözleşme sonunda ürünleri veriyorlardı. Sözleşme şunları içeriyordu: “Ürün adeti başına 10 TL ödenecek + ana paranızı alacaksınız” yazıyordu. Sonra 96 gün sistemine geçtiler. 96 gün 200 koliden fazlaysa ürününüz “randevuyla biz sizi çağıracağız” dediler. Ama 96 gün doldu, 200 koliden aşağıdaysa anında getirip teslim edeceksiniz diyorlardı. Ama sistem gitmedi...'

Son olarak ne söylemek istersiniz?

'2 teorim var. İlki 'Batış teorisi': Kendisi bu işi yapmak için yola çıktı. Bu parayı işini büyütmek ve reklam yapmak için kullandı. Televizyona reklam vermek yerine insanlara vererek 'Referans yoluyla satacağım' diyordu. Limon ruhu diye bir ürünü vardı. Biz evde kullandık gayet güzeldi. Bize ilk aldığımızda hediye etmişti mesela. Sonrasında ürünleri veriyordu ama ben gelen parayı düzgün değerlendiremediğini, ekibinin deneyimsiz olduğunu düşünüyorum. Sosyal medya, web tasarım. Düşünsenize milyonlarca lira vererek televizyon reklamları çekti. Bu reklamlar sonucunda düzgün bir web sitesi yoktu. Kendisi '4 bine yakın ürünüm var' diyordu. Bugün 4 bin ürününüzü online satış platformlarına ekleseydiniz, 20 milyon TL verip reklam yapsaydınız, çatır çatır ürün satıyordunuz. Milletin de parasını çatır çatır ödüyordunuz. Kendisi sistemi oturtmadan reklam verdi. Reklam sonucunda bir dönüş olmadı çünkü ortada hazır bir sistem yoktu. Satış sistemi hazır değildi. Kara düzen bir sistemle sipariş veriliyordu. Birinci teorimde diyorum ki battılar, yönetim ve ekibi iyi değildi.'

Peki diğer teoriniz nedir?

'Teorinin diğeri ise bu işin siyasi ayağı olduğu. Birkaç milletvekilinin belli partilerden birkaç vekilin bu işin içinde olduğu. İlk yani ponzi sistemi olsa bile ponzi sistemine başlamak için bir miktar para gerekiyordu. Bu sisteme ön ayak olduklarını, ilerleyen süreçte bu parayı yedirmediklerini, Kocabaş’ı öne sürüp paraya kondukları doğrultusunda... Buna kaynak verilmez ama ailesinden veya bir tanıdığından değil dışarıdan araştırmalarım sonucunda, nüfuslu kişiler bunu söyledi. Yine öğrendiğim kadarıyla Süleyman Kocabaş’ı içeriden çıkarmayacaklar çünkü çıkarırlarsa konuşur. Sistemi ya da o milletvekillerini ifşa eder. Bu da partileri karıştırır. Ne olur ne biter onu da bilmiyorum. İlginç bir şekilde bekliyoruz... Partilerden bu sistemi eleştirenleri görmedim. Ortaya bir şeyler çıkacak mı onu da bilmiyoruz. Bugüne kadar kardan zarar diye kenara çekildim ama sıfırdan bu işe girip, kredi çekerek giren çok büyük zararı olan insanlar var. Emek, vakit olarak zarar edenler var. Ben istiyorum ki kimsenin ahı kimsede kalmasın, emek de verdik. Direkt ponzi gibi para bize yatmadı. Bu iş için gerçekten ter akıttık. Geceli gündüzlü bu ürünü yaptık. Benim isteğim sistem ortaya çıksın. Neymiş, ne bitmiş... Battıysa gerçekten çıksın. İnsanların parası ödensin.'

Bu içerik de ilginizi çekebilir;

Skandal Büyüyor: Deterjan Pazarı Dolandırıcılık İddialarıyla İlgili Ortaya Çıkan Yeni Detaylar

Popüler İçerikler

ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
TSK'dan Atatürkçü Teğmenlerin Kılıçlı Yemini İçin Açıklama: "Mesele Kılıç Değil, Emre Uyulmaması"
Ayliz Duman Çok Sade Kaldı: Miss Universe 2024'te Gelmiş Geçmiş En Çarpıcı Ulusal Kostümler Giyildi!
YORUMLAR
19.08.2022

Bedava yemek fare kapanında olur sadece

Pasif Kullanıcı
19.08.2022

Banyo Topu Mağduru😂😂😂 Oooo yeni bir mağduriyet gördük bakalım

19.08.2022

Kendi mallığınızı niye milletvekillerine yüklüyorsunuz ki? Sen eşek olursan semer vuran çok olur. Bu arada elimde 2. el boğaz köprüsü var. Siz alıp kullanıyorsunuz sonra 10 katı fiyattan bana geri satıyorsunuz. İlgilenen dm 👍🏻

Geçiş garantisi veriyorsan alırım.

TÜM YORUMLARI OKU (21)