Soğuk Savaş boyunca neredeyse tüm politikalarını doğu bloku karşıtlığı üzerinden kuran bir ülkenin, bugünlerde benzer bir düşünce sistemini benimsemiş biri tarafından yönetilmekle sınanması, gerçekten serin bir hikaye.
30 yılı aşkın siyaset hayatının ardından, 2016 seçimleri için Demokrat Parti’den başkan aday adayı olan Bernie Sanders, gerek politikaları, gerek hayat tarzıyla tam bir ezber bozan.
(Hillary Clinton’ın 45 milyon dolar. Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın 4 milyar dolar serveti olduğunu hatırlatalım)
Çünkü Bernie tam bir kara koyundu ve Hillary Clinton’ın varlığı (her şey bir kenara, ilk siyah başkanın ardından ilk kadın başkan fikri) ağır basıyordu. Yani çoğu yorumcu, Bernie’nin adaylığının sembolik bir kamuoyu yaratma çabasından öteye gidemeyeceğini düşünmüştü.
Ama New Hampshire’da yapılan yoklamayı kendi kanadından birinci sırada tamamlayarak büyük bir ilk adım attı. Artık güçlü bir başkan adayı olarak görülmemesi için önünde hiçbir engeli yok. Ayrıca reform vaadleriyle genç eğitimli kitleyi şimdiden kendine bağlamış gözüküyor.
Wall Street’de yapılan spekülasyonlara ve ABD’deki toplam sermayenin büyük kısmını elinde bulunduran %1’lik kesime getirilecek adaletli vergiler ve kısıtlamalar. Sanders, 2008 krizinde devlet ve halk eliyle düzlüğe çıkarılan büyük oyuncuların halka olan borcunu ödemesi gerektiğini düşünüyor.
En yalın tabirle parasız eğitim taraftarı. ABD’deki üniversite ücretlerinin ortalama bir hane geliriyle karşılanması mümkün olmadığından, üniversite okumak isteyen genç kesim yüzbinlerce dolar borç altına giriyor. Sanders da bu duruma dur demenin peşinde.
Irak savaşında hayır oyu kullandı ve başkan seçildiği takdirde ortadoğudaki doğrudan ABD müdahaleciliğine yanaşmayacak. Terörle mücadelenin bölge aktörleri tarafından yürütülmesi gerektiğini savunuyor.
Yenilenebilir enerji kaynaklarına odaklanıp, fosil yakıtlardan uzak durmayı planlayan çevreci bir ajanda yürütüyor.
Hillary Clinton’ın 2012’ye kadar eşcinsel evlilik karşıtı söylemlerinin yanında, her zaman önemli bir LGBT ve azınlık hakları savunucusu olduğunu ifade ediyor ve bu alanda insanların hayatını kolaylaştırmanın peşinde.
sandersin soylemleri gercekden insani mest edecek cinsden ama amerikan sistemini biraz taniyan biri amerikayi gercekde baskanlarin yonetmedigini, baskanin sadece imaj, halkla iliski kurmak icin oldugunu bilir. nitekim obamanin hangi vaadler ve umutlarla geldigini hatirlatirim. dunyayi kokunden degistirip, savaslari bitirecek gibi lanse edildi. gorunuste ve iliskilerde yumusamalar olsada amerikan devlet politikalari hic degismedi, aynen islemeye devam etti. sanders baskan olursa cok farkli olmayacaktir. hristiyan olmamasiyla amerikanin toplumun tamamini kucaklayan ayrim yapmayan imajini destekleyecektir. bir nevi oboma ile ayni islevi gorecek. lakin yahudi olmasi ortadogu ile iliskilerde nasil bir hava yaratir merak etmiyor degilim.
Irak ve ortadoğu fikri çok güzel bizim açımızdan.
bu dünyadaki tüm sorunların kaynağı kuzey amerika