Yaz mevsimi gelince güncel örneklerini daha bir canlı kanlı yaşıyoruz konunun. Malum düğün sezonunun açılmasıyla, ele güne düzenlenecek görkemli düğünler, bu düğünlerin fotoğrafları, gelin hanımın gelinliği ve çeyizi, damat beyin kendine yakışanı yapması başkalarına gösterilecektir. Tüm bu gösterimler için birçok şey tüketilecektir. Buna rağmen muhtemelen başkaları birçok kusur bulacaktır. Başkalarının yine de kusur bulacağını düşünüp strese girerek kendini daha çok tüketenler olacaktır.
Yaz geldi ve biz tatil planlarına bakarken tatil planları da bize bakmaktadır. Bütün yıl canla başla çalışıldı ve bir ya da iki haftalık yaz tatilinde bunun acısı çıkarılmalıdır. Herkes görkemli tatil kareleri paylaşırken bizim de eşe dosta gösterecek manzaralarımız olmalıdır. Kimileri için bu daha da iyisi olmak zorundadır. Öyle değilse bile öyle görünmelidir. Öyle göstermenin birçok yolu var malum. Varoluşsal sancılarla dolu görkemli kareler uğruna neler yitirilmektedir? Son zamanlarda sıklıkla bu konuyla ilgili haberler yayınlanıyor. ‘Ben tatilde ne yapacağım?’ stresi altında bunalan, maddi-manevi zarar gören insanların dramı kimseye uzak değil. Üstelik kareleri birbirinden ayırmak gitgide zorlaşıyor. Aynı manzara, benzer kıyafetler, benzer pozlar, benzer duygular ve diğer benzerler… Burada da bir hiyerarşi var kuşkusuz. En tepede bir kare -etkileyen birinin karesi- ve oradan dairesel hareketlerle diğerlerine doğru genişleyen benzer kareler denklemi.
Gösteriyorum o halde varım!
Başkalarına göre yaşamak ve nihayetinde başkaları için yaşamak insanlık tarihinin her döneminde farklı şekilde anlamını bulmuştur. Her türünün içinde ‘gösterme’ eyleminin olduğu muhakkak. Şimdi ise, gösterilmeyenin neredeyse yok hükmünde sayıldığı bir çağdayız. Gerçek ve sanal ayrımının ortadan kalktığı bu çağda, yaşadığımız dünya adeta bir platforma dönüştü. Birbirinden farklı motivasyonlar bulunur platformda göstermeye dair.
‘Hayattayım, ben de buradayım, en çok ben olmalıyım, en çok ben yaşıyorum bu hayatı, çok eğleniyorum, çok başarılıyım, en güzelim, beni beğenin, ben ben ben…’
Öyle ki bu cenahtan birine göre, diğeri ortalıkta görünmüyorsa, paylaşmıyorsa bedbaht haldedir ve hatta nefes bile almıyordur. Çünkü başka türlü bir yaşam bu zihin yapısına göre katlanılabilir değildir. Kitlesel bir tabloyu yorumluyoruz elbette, yoksa bunların antitezcileri de bir başka cenahta yer alıyor. Gösteri dünyasının toplanma alanı platformlar, kendi içinde bir dil, anlaşma ve anlamlar oluşturur. Alfabesi olmayan tepkisel anlamlardır bunlar. Göstermenin ve göstermemenin de anlamları bulunur, yani gösterme dozu iletilen mesajların belirleyicilerinden biridir.
‘En çok ben’cilerden, ‘uzaktan izleyeyim’cilere uzanan skalada, ‘sizinleyim, bakayım ne yapıyorlar, beğeneyim ki beğensinler, beğeneyim ki ilişkimiz sürsün, beğenmeyeyim ki yerini bilsin, fazla görünmeyeyim ki saygınlık kazanayım, yalnızca iş hayatımı göstereyim’ ve benzeri onlarca anlam da bir başka cenahta, gösterme toplumunun kültürünü inşa etmeyi sürdürmektedir.
Devasa bir çeşitlilik ve hızlı dönüşüm içinde ayrışarak kendi kabilesini kuran tiktok gibi platformların, oyun, flört, alışveriş gibi onlarca çeşitlilikte platformların gösteri kültürleri oluşurken, hepsinin çıktığı ortak kapı ise ekonomidir.
Dün sevgili arkadaşım @noblegirl'in bana söylediği cümle "kendin için bişeyler düşünürken bile çocuklarım diyosun, peki sen mutlu musun" oldu,gerçekten öyle gerek aile büyükleri,gerek çocuklarımız, gerek eş-dost, çevre/toplum vs hepimiz bı yerden tüketiyoruz hayatımızı ve kendimizi.. Herşeyi tükettiğimizde de geriye bişey kalmıyor bizden geriye artık. Hayatımızdakileri dışarı atmadan ama kendimizden ödün vermeden tutabilmeliyiz, çünkü kendimiz için bişey yaparsak mutlu oluruz mutlu olunca da etrafımızı da mutlu etmiş oluruz...
başkaları için yaşamak insanlık tarihinin her döneminde farklı şekilde anlamını bulmuştur. Her türünün içinde ‘gösterme’ eyleminin olduğu muhakkak. Şimdi ise, gösterilmeyenin neredeyse yok hükmünde sayıldığı bir çağdayız.
Kendin için yaşamak "bencilliktir". Bunu uzun yıllar düşündüm. Herşeyden kendini soyutladığın bir yaşamda kendin için yaşamak elbette mümkündür. Ama yalnız ölmeyi göze alıyorsan... ... Hayatında bir eş olacak.. Her ne yaparsan yap ( karakteriz birisi değilsen😀) eşin için yaşarsın. Ve olursa evlatların.. Tamamen kendim için yaşamayı denedim. 2 sene sonra sıkıldım.. Hayat müşterek güzel. Elbette kendi öz saygını yitirme. Kendine zaman ayır,şımart. Arada kendine sürprizler yap. Kendine hediye al mesala. Paketi aç kendini tebrik et. Aynaya bak üfff şu güzelliğe bak de.. Kendini tatile çıkar.. Tamamen soyutlanma ama tamamen teslim de olma...Göreceğin son 40 baharın tadını çıkar..