Öncelikle bir noktada hem fikir olmalıyız; ilişkiler bazen yorucu olabiliyor. Hatta öyle ki bazıları için romantik ilişkiler her zaman için başlı başına bir sinir-stres ve yorgunluk kaynağı. Hayatın her alanında olduğu gibi, duygusal ilişkilerimizde de inişler ve çıkışlar olabiliyor. Her şeyin her zaman güllük gülistanlık olmasını beklemek gerçekçi bir yaklaşım olmaktan da çok uzak. Peki bu konuda yapabilecekleriniz neler?
Siz de romantik ilişkileriniz söz konusu olduğunda içinden çıkılmaz haller alan, belki de çoğunun gereksiz olduğunu düşündüğünüz problemlerden muzdaripseniz ve bir çıkış yolu arıyorsanız, içeriğimizin devamını okumaya davet ediyoruz. 👇
Kulağa biraz klişe gibi gelebilir ancak bu maddenin çok önemli olduğunu belirtelim. Romantik bir ilişkideki beklentilerinizi şekillendirmeden önce sizi siz yapan özelliklerin farkına varmanız ve bu yönde kişiliğinizin ne tarz temellere oturduğunu idrak etmeniz çok iyi bir başlangıç olacaktır.
Fedakarlık göstermeden ya da bir şeylerden vazgeçmeden bir ilişki idame ettirebilmeniz oldukça zordur. Yeri geldiğinde uzlaşmacı tavrınız ve de bu yönde gösterdiğiniz emek, birçok sorunun üstesinden gelecek; partnerinize verdiğiniz değerin yegane göstergesi olacak. Tabi ki her şeyin karşılıklı olmasından yanayız. Aksi bir senaryoda ilişkinizin samimiyetten uzak, yıkıcı bir hal alması içten bile değil.
Dışarıdan bakıldığında en sorunsuz gözüken ilişkilerde bile bir noktada bir problem olacak ve bu durumun üstesinden gelmek zorunda kalacaksınız. Eğer partnerinizin doğru kişi olduğunu düşünüyorsanız, bu yolda birlikte yürümekte kararlıysanız ve buna değeceğinin de farkındaysanız, o halde yapmanız gereken şey çok basit; bu uğurda mücadele edin ve küçücük bir pire için yorgan yakmayın.
Unutmayın; Instagram ana sayfanızda gördüğünüz o mutlu çiftler de kötü zamanlardan geçebiliyor. Önemli olan ise bu zamanları birlikte atlatabilecek gücü kendinizde bulabilmeniz.
Romantik ilişkinizde siz ve diğerleri vardır. Sizi siz yapan ise partnerinizle yakaladığınız ahengin sonucunda ortaya çıkan takım ruhudur. Eğer bu takım kendi kendisiyle mücadele içine girerse elde edebileceğiniz tek şey üzüntü ve bolca gözyaşı olacaktır.
Her insanın olduğu gibi, sizin ve hayat arkadaşınızın da güçlü ve zayıf yönleri var. Burada önemli olan nokta ise bu avantajları ve dezavantajları ilişkinizin yararına göre şekillendirebilmektir. Emin olun kimin neyi ne sıklıkla yaptığının en ince ayrıntısına kadar yer aldığı bir liste tutmak size ve ilişkinize hiç bir şey katmayacaktır.
Unutmayın, özel bir ilişkiye sahip olmadan önce de siz özel birisiydiniz. Partneriniz tabi ki hayatınıza renk katacak ve gününüzü güzelleştirecek. Ancak o olmadan da iyi bir hayat geçirebilirsiniz ya da başka bir tabirle kendi yağınızda kavrulabilirsiniz. Filmlerde belirtilenin aksine, bu hayata kimse bir başkasını tamamlamak için gelmemiştir; sizi tamamlayacak yine sizden başkası değil!
Kimsenin işinize burnunu sokmasını istemezsiniz değil mi? Söz konusu romantik ilişkiniz olduğunda da bu durum böyle olmalı. İişkinizde üçüncü bir sese asla fırsat vermemelisiniz. Bu ses değer verdiğiniz bir arkadaşınızın ya da ebeveynlerinizin olsa bile. Neticede bu sizin ilişkiniz, onların değil.
Tabi ki söz konusun aileniz ya da çok yakın bir arkadaşınız olduğunda bunu bastırabilmek oldukça zor olabiliyor. Ancak unutulmaması gereken bir nokta var; bu kişiler, söz konusu ilişkinizde tarafsız ya da objektif kalmakta zorlanacaklardır çünkü olayları sizin lehinizde yorumlama eğilimi göstereceklerdir. Neticede onlar için öncelik sizsiniz. Siz eninde sonunda ilişkinizde yaşadığınız problemlerin üstesinden gelseniz bile onlardan da aynı hassasiyeti göstermelerini beklemeniz çok da gerçekçi olmayacaktır.
Bunu belirtmemize gerek bile yok aslında. Ancak uzun yıllar süren birlikteliklerden sonra bu detay gözden kaçabiliyor. Hayat arkadaşınıza, ona ne kadar değerli olduğunu hissettirebilecek ve her fırsatta onu aslında neden sevdiğinizi anımsatacak ufak sürprizler yaparak ilişkinizi daha canlı tutabilirsiniz.
İnsanın geçmişinin bugününü şekillendirdiği yadsınamaz bir gerçek. Bir başka gerçek ise geçmişte deneyimlediğimiz romantik ilişkilerin izlerinin çok kolay geçmediği. Ancak bunları bir kenara bırakmalı ve geçmişin yaralarının kabuk bağlaması için kendinize zaman tanımalısınız. Aksi halde bu; başkalarının hataları için yanlış kişileri cezalandırmak olacaktır.
Romantik ilişkilerde seks eğlencenin, adanmışlığın, hissedilen aşkın ve bağlığın yegane göstergesidir. Ancak bunu bir araç olarak kullanmaya başlarsanız, partnerinizle olan bağınız zedelenecek ve sizi birbirine bağlayan o köprü yıkılıp gidecektir. Dikkatli olmanızda fayda var.
İster evlenmiş olun, ister daha adını koymadığınız bir ilişki içinde olun, herkes ilgi görmeyi sever. Gerçekçi olmakta fayda var; hepimiz hayat mücadelesine çok kaptırıp ister istemez iyi yaşamayı, sevdiklerimizle iyi vakit geçirmeyi unutabiliyoruz.
Ancak siz de haklısınız. 'Yahu bu faturalar ne olacak? Çocuğun taksiti geldi mi? Bu borcu ne yapacağız?' demeden bir hayat sürebilmek maalesef hiç de kolay değil. Ancak partnerinizle ayarlayacağınız bir akşam etkinliği size bazı gerçekleri hatırlatacaktır; hayat sadece borç ödemekten ya da çocuk büyütmekten ibaret değildir. İyi vakit geçirmeye herkes gibi sizin de hakkınız var. Şansınızı bu gece değerlendirin!
Sevdiğiniz insanla bir elmanın iki yarısı olabilirsiniz. Ancak bu size mutluluğunuzu ya da hoşnutsuzluğunuzu karşı tarafın omuzlarına yükleme hakkını vermez. Bizce bu tamamen kişinin kendisiyle ne kadar mutlu olduğu ile alakalı ki bu ilişkinizden öncesine de dayanıyor. Tabi ki sizin için isteğimiz, değer verdiğiniz kişinin mutluluğunuza mutluluk katmasıdır ancak unutmayın, iyi hislerin tek kaynağı onlar olmamalı.
Bu tabi ki bu 'Eşinizi boş verin, ne hissettiklerinin bir önemi yok, asla da olmadı.' demek değil. Arada ince bir çizgi var ve bu çizgiyi, başkalarının duygularını incitmek istemediğiniz için kendi duygularınız hakkında yalan söylemediğiniz gerçeği belirliyor.
Biraz daha açık olalım; eğer hissettiklerinize karşı dürüst olmazsanız ve bunu karşı taraftan saklarsanız, hem kendinize hem de ona haksızlık etmiş olursunuz çünkü bu, karşı tarafta o kişinin hissettiklerinizle dürüst bir şekilde baş edemeyeceği algısını yaratır.
Takdir edilmeyi, beğenilmeyi herkes sever. Eğer aklınıza onunla ilgili hoş bir detay geldiyse ve bunu söylemek için bir fırsatınız da varsa, söyleyin gitsin! Bir şey kaybetmezsiniz.
Söylenmesi gereken bir şey varsa söylemelisiniz. Söyleyeceğiniz bu şey karşınızdaki insanın hoşuna gitmeyecek dahi olsa. Bugünün problemini çözmek yerine yarına taşımamanız siz ve ilişkiniz için en iyisi olacaktır.
Daha önce ince bir çizgiden bahsetmiştik. İşte en az o kadar ince başka bir çizgi daha! Partnerinizle iyi vakit geçirmeniz harika bir şey ancak vaktinizin tamamını aynı kişiyle, yeri geldiğinde aynı şeyleri yaparak geçiriyorsanız ilişkinizin monotonlaşması, etkinliklerinizin her geçen gün daha da sıkıcı bir hal alması içten bile değil.
Bırakın biraz o sizden ayrı vakit geçirsin, biraz da siz ondan. Bu sayede onunla geçirdiğiniz zamanın değerini daha iyi anlayacağınıza emin olabilirsiniz. Hem ne demişler; 'Ayrılık kalbi sevgiyle doldurur.'
Unutmadan ekleyelim; sizden ayrı, arkadaşlarıyla çok vakit geçiriyor diye karşınızdaki insanı suçlamanız hiç adilce bir davranış olmaz. Eğer ona güveniyorsanız, gereksiz kıskançlığınızın sizi yönlendirmesine izin vermeyin.
Sizin olduğu gibi onun da bir anne babası var. Hatta bazılarının süt annesi bile var. Emin olun, ebeveynlik 'taslanmasını' isteselerdi, ailelerinin yanından hiç bir zaman ayrılmazlardı. Hayatı, partneriniz için idame ettirmek ve onun yerine kararlar almak ile karşınızdaki insanın fikirlerine ve düşüncelerine saygı duymak arasında ince bir çizgi var. Alın size başka bir çizgi daha.
İnsanların değiştirilemeyeceği gerçeği çoğumuzun zor yoldan öğrendiği bir tecrübe. Bu kuralı da listemize almadan edemedik çünkü inanın, tecrübeyle sabit. İstisnalar tabi ki olacaktır ancak kendimiz dahi hayatımızda ufak değişiklikler yapabiliyorken, yeri geldiğinde karşımızdaki insandan kişiliğini bir kenara koymasını ve istediğimiz gibi davranmasını beklemek çok da makul olmuyor.
Eğer partnerinizin bir özelliği hoşunuza gitmiyorsa lütfen onu değiştirmeye çalışmayın. İnanın bu, evlendiğinizde ya da çocuğunuz olduğunda da değişmeyecek. Burada üzerinize düşen ise onu olduğu gibi kabul etmek ya da iki tarafın da iyiliği için ilişkinizi sonlandırmak olacaktır.
Beklentiler birçok şekilde karşımıza çıkar. Söz konusu romantik ilişkileriniz olduğunda bu beklentileri, nasıl bir hayat yaşadığınızdan gelecek planlarınıza kadar bir çok faktör etkiler. Eğer gelecekten bir beklentiniz varsa ve bu plana partneriniz de dahilse, bırakın bilsin. İçinizde tutmanız ya da bu konuda ona ipuçları vermeniz muhtemelen bir işinize yaramayacak. Net olmanızda her zaman yarar olduğunu düşünüyoruz.
Güven faktörü, karşınızdaki insana beslediğiniz aşkla kıyaslandığında bile daha baskın gelebiliyor. Eğer partnerinizle gelecek planları kuruyorsanız, ajandanızda onunla evlenmek ve şu sayıda çocuk yapmak gibi hayalleriniz de varsa yapmanız gereken ilk şey aranızdaki ilişkide güven inşa etmek olacaktır. Güvenmeden sevemezsiniz. Yaşantınızın bir vakit kaybına dönüşmesini ise hiç istemezsiniz.
Daha önce de belirttiğimiz gibi; hayat bazen sıkıcı, meşakkatli hatta çok zor bir hal alabiliyor. Eşinizle yaptığınız paylaşımlar sadece işe gidip gelmek, faturalar hakkında konuşmak ve taksiti gelmiş borçların hesabını tutmak ise partnerinizin de bu sıkıcılığın bir parçası olduğu izlenimine kapılmanız içten bile değil.
Birlikte eğlenmeye çalışırsanız bu monotonluğu kırabilirsiniz. Bazen eğlenmek için çok paralar harcamanıza da gerek yok. Çok güzel bir restoranda akşam yemeği de yiyebilirsiniz; evinizde kalıp uzun zamandır görmek istediğiniz bir filmi patlamış mısır eşliğinde de izleyebilirsiniz. Karar tamamen sizin.
Belirtmeden geçmeyelim; iyi vakit geçirmeniz beyninizin kimyasını değiştirerek karşınızdaki kişiyle olan bağınızı güçlendirecektir. Aşk hormonu ne kadar güzel bir şey, öyle değil mi?
Birlikteliğinizden bir süre sonra, sevgilinizin hep orada olacağı ve sizi hiç bırakmayacağı izlenimine siz de kapılmışsınızdır. Bu hisse kapıldığınızda onu ve zevklerini hafife almak ve de onun sizinle paylaştığı şeylere eskisi gibi önem vermemek gibi bir hatalar zincirinin içinde bulabilirsiniz kendinizi. Arada kendinize eleştirel bir gözle bakmanızda ve ona sahip olmanın ne kadar harika bir his olduğunu hatırlamanızda hiç bir sakınca yok.
Herkes gibi sizin de bu hayatta amaçlarınız, hedefleriniz ve beklentileriniz var. Partnerinizi bu yolda desteklemeniz, onun da sizi desteklemesine izin vermeniz hem içinde bulunduğunuz bu yolculuğu kolaylaştıracak hem de ilişkinizi zenginleştirerek değerinize değer katacaktır.
Bu durum kendini o kadar çok tekrar ediyor ki, şaşırıp kalırsınız. Olması gereken, kişinin partneriyle aşkı ve sevgiyi paylaşabileceği bir ortam yaratmasıyken, karşınızdaki insanı küçük görmeniz ya da küçük düşürmeniz ne size ne de ilişkinize bir katkı sağlamayacak. Eğer sevgilinizin hareketlerini yanlış buluyorsanız ya da bir hata yaptığını düşünüyorsanız, ona isimler takıp yanlışını yüzüne vurmamalısınız. Eğer o an etrafınızda başka insanlar da varsa bu önerimizin ne kadar yerinde olduğunu, onu diğerlerinin yanında zor bir duruma sokmadan anlayabilirsiniz.
Listemize eklediğimiz bütün o diğer önerileri bünyesinde barındıran ve bel kemiğini oluşturan bir kavram aslına baktığınızda; saygı. O kadar önemli ki kendisine ait bir başlığının olmasını istedik. Eğer sevdiğiniz insana saygı duymuyorsanız, başınıza iki şey gelecektir.
Birincisi, ona karşı olan aşkınız sönecektir. Saygının olmadığı bir ilişkinin uzun soluklu olmasını zaten bekleyemezsiniz. İkincisi ise, muhtemelen o kişi sizi sevmekten vazgeçecektir.
Biraz olsun hak ettikleri saygı göremeyeceklerse neden bu ilişkiyi devam ettirsinler ki?
Şüphesiz karşılıklı iletişim, sağlıklı bir ilişkinin temellerini oluşturan yegâne faktörlerden. Karşınızdaki kişinin, özellikle uzun süredir birlikteyseniz, sizi tanıdığına ve belirli bir durum karşısında nasıl hissedebileceğinize dair sezgileriniz her ne kadar kuvvetli olsa da, muhtemelen en sağlıklı yol bunu dile getirmek olacaktır.
Konuşulması ve yeri geldiğinde karşılıklı fikir alışverişinin olması gereken durumlarda varsayımlar iki taraf için de iyi bir sonuç vermeyecektir. İlişkinizdeki sorununuz ister büyük olsun ister küçük, sebebi genelde bu tarz iletişim kopukluklarının bir sonucu olarak karşımıza çıkmakta.
#1 Elendik