Türkiye, 1993 yılının Temmuz ayında art arda yaşanan iki katliamla çalkalandı. 2 Temmuz'da Sivas'ta Pir Sultan Abdal'ı anma etkinlikleri için şehre gidenlere yapılan saldırıdan üç gün sonra, Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar Köyü'ne terör örgütü PKK tarafından yapılan baskında 33 kişi katledildi...
5 Temmuz 1993'te, şehir merkezine 150 kilometre uzaklıktaki Başbağlar Köyü'ne baskın yapan bir grup, bir saat kadar örgüt propagandası yaptıktan sonra köydeki 28 erkeği kurşuna dizdi.
Aralarında kadınların da bulunduğu 5 kişi ise, sığındıkları evin ateşe verilmesi sonucunda acı bir şekilde can verdi.
Cumhuriyet
Katliam sırasında köyün elektrik ve telefon hattı da kesildi. Saldırı, komşu köyde yaşayanların haber vermesiyle öğrenildi.
Cumhuriyet'e konuşan köyün muhtarı Ali Akarpınar şunları söylemişti:
''Teröristler önce bölücü içerikli propaganda yaptılar ve kesinlikle kimseye zarar vermeyeceklerini söylediler. Köyümüze ilk kez teröristler geldiği için olayın nereye varacağını tahmin edemiyorduk. Zira köyün dışında topladıkları insanların tamamı silahsızdı ve onlara karşı yapabilecekleri bir şey yoktu. Bunun için de bunların bir an önce gitmelerini bekliyorduk.
Köy halkını kurbanlık koyunlar gibi dizen teröristler daha sonra üzerimize kurşun yağdırmaya başladılar. Bir taraftan da bütün köyümüz alev alev yanıyordu.''
60 yaşındaki Hakkı Keskin, köy meydanında tüm erkekleri topladıklarını ve kurşunladıklarını, kendisinin de kaçarak kurtulduğunu söylemişti. Keskin, PKK'lıların topladıkları kadınlara şu konuşmayı yaptığını ifade etmişti:
''Siz Sivas'ta Kürt halkının temsilcilerini katlettiniz. Biz de sizin erkeklerinizi cezalandıracağız. 1938'de Dersim'de yaptığınız katliamların hesabını da soracağız. Bütün erkeklerinizi öldürüyoruz.''
15 Şubat 1999'da yakalanıp Türkiye'ye getirilen PKK elebaşı Abdullah Öcalan, Başbağlar Katliamı'ndan haberi olmadığını söylemiş ve köyde yaşananların sorumlusu olarak Doktor Baran kod adlı örgüt üyesini göstermişti.
Dönemin Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu, katliamın yaşandığı anda örgüt üyelerinin, üzerinde 'Sivas olaylarının ve orada katledilen vatandaşların kanı yerde kalmayacaktır. Onların öcünü aldık. Almaya devam edeceğiz.' yazan bildiriler dağıttığını söylemişti.
Ali Akarpınar, geçtiğimiz yıllarda Anadolu Ajansı'na şunları söylemişti:
''Başbağlar adalet arıyor. Çalmadığımız kapı, gitmediğimiz makam kalmadı ama bu güne kadar sonuç alamadık. 1994 yılında Devlet Güvenlik Mahkemesinde (DGM) başlayan davanın 4 duruşması Erzincan, 24 duruşması İzmir DGM'de görüşüldü.
1998 yılında Başbağlar olayı takipsizlikle kapandı. Daha sonra sivil ve yargı önünde bir çok denemelerimiz oldu. 2013 yılında 23. dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonuna da davamızı anlattık. Oradan da sonuç alamadık.
Devlet Denetleme Kurulu'na elimizdeki bilgi, belge ve dokümanlarla gidip 7 saat açıklama yaptık. Dava dosyası Sivas olayı ile birleştirildi ancak Sivas olayıyla ilgili rapor hazırlandı, Başbağlar ile ilgili hazırlanmadı.
O dosya içinde Başbağlar'a tek satır yer verilmedi. Sivas olaylarının intikamının alınması amacıyla Başbağlar Katliamı'nın yapıldığına ilişkin buraya bir bildiri bırakılmıştı. Buna rağmen maalesef Başbağlar olayı görünmez oldu.''
sivas katliamı oluyor ardından intikam diyen pkklılar köy basıyor. tek ortak noktaları devletin iki katliam içinde sessiz kalması. bi gün gerçekler su yüzüne çıkar elbet.
yavsak orospu cocuklari. elinizde silah olmada gelemezsiniz ama korkak adiler.
Terör Örgütü PKK yazamayıp kınayanları da, yüce Türk Milleti bir gün mutlaka hakkını verecek şekilde kınayacaktır! PKK TERÖR ÖRGÜTÜDÜR!