Bu tuhaf ve bizim için açıklanması zor duyguyu Prof. Dr. Robert Kurzban evrimsel psikoloji ile ilişkilendiriyor ve anlaşılabilir hale getiriyor.
Bellek ve algılarımız modern bir bakış açısı ile incelendiğinde özünde daha önceden öğrenilmiş bilgilerle girift bir ilişkiye sahip. Yani bu demek oluyor ki mutluluk ve başarı arasında paralel anlamlı bir ilişkinin yanı sıra ilginç de olsa tuhaf bir bağ da olabilir.
Prof. Dr. Kurzban, beynimiz mutluluk sarhoşluğuna izin vermemek üzere tasarlandığını ifade ediyor. Bu nedenle bir görevi başarı ile sonlandırdıktan hemen sonra yeni bir göreve ya da daha fazla iş başarmaya odaklanıyoruz.
Beyin mutlulukla o an tanıştıktan sonra bu hissin içerisinde kaybolursa hayattaki anlam arayışını yitireceğini kodluyor. Bu nedenle yavaş yavaş bu büyük başarı anlamsız bir şeymiş gibi hissediyoruz ve kendimize yeni bir hedef bulmaya koyuluyoruz.
Prof. Dr. Kurzban, mutluluğu bu nedenle bir illüzyon olarak tanımlıyor. Yaşam bizi sürekli gelişmeye itiyor ve böylece yaşam amacımızı kaybetmeden her yeni güne yeni bir heyecanla uyanabiliyoruz.
Kendi karanlık dünyamdan çıkıp ne zaman mutluyum tamamdır artık hayat güzel desem 1 hafta geçmeden mutluluğa sebep veren olay neyse bitiyor başladığım noktadan daha derine bir karadeliğe çekiliyorum psikolojide açıklaması hayat bu olur öyle :) Anlayacağın bizde böle editör kardeşim…