Bazı filmler ülke sinemasındaki başarısıyla seyircinin gözdesi olur, bazılarının başarısı yurdun dışına taşar, göğsümüzü kabartır. İşte o filmlerden 10 tanesini size getirdik.
Bazı filmler ülke sinemasındaki başarısıyla seyircinin gözdesi olur, bazılarının başarısı yurdun dışına taşar, göğsümüzü kabartır. İşte o filmlerden 10 tanesini size getirdik.
Sibel Kekilli ve Birol Ünel'in başrollerini paylaştığı filmde psikoloğunun yardımıyla sorunlarını bir nebze de olsa yenmeyi başaran Cahit, Sibel'e yardım etmek ister. Sibel ise çıkış yolunu evlilikte arar ve eşi doğru dürüst tanımadığı Cahit olur. Aynı evde yaşamaya başlayan Cahit ve Sibel arasında kaçınılmaz bir yakınlaşma başlar.
Öğrenciyken gözaltına alınan oğlundan o günden bu yana haber alınamaz, Seyfi’nin ölü ya da canlı olduğu bilinmez, tam bir bilinmezlik hakimdir. Basri, sürekli oğlunun yürüdüğü yollarda yürür, yetkililere dilekçeler yazar, elinden ne gelirse yapar. Tek amacı oğluna kavuşmaktır.
Yönetmen koltuğunda Fatih Akın'ın oturduğu film 60. Cannes Film Festivali'nde En İyi Senaryo Ödülü'nü almıştı. Kadrosuyla da dikkat çeken filmde altı insan, altı biyografi, altı hayatın bir şekilde kesişme hikayesi anlatılıyor. Hikayenin bir ucu Almanya Bremen’den başlayıp Karadeniz kıyılarına ulaşırken, başka bir uç İstanbul’dan başlayıp Bremen’e ulaşıyor.
Bu kriz döneminde kayıp babasını arayan Berzan'ın başı da polisle belaya girer. Güneşe yolculuk da işte bu dönemde başlar.
Tuncel Kurtiz, Tarık Akan ve Melike Demirağ'ın devleştiği filmde hayatları ve geçimleri hayvancılık üzerine kurulu aşiretin reisi Hamo’nun oğlu Şivan düşman aşiretin kızı Berivan ile evlidir. Hayvancılığın eskisi gibi para getirmemesi yüzünden ekonomik durumu gün geçtikçe kötüye giden Hamo'ya bir darbe de oğlunun aşiretten ayrılmak istemesiyle gelir. Hamo ve oğulları, adamlarıyla birlikte yetiştirdikleri son sürüyü Ankara’da satmak için trenle yola çıkarlar, hikayenin düğümü de bu yolculukta çözülecektir.
Fotoğrafçı akrabası Mahmut ise, ideallerinin artık çok uzakta olduğunu düşünerek hayatını bir hiçlik içerisinde yaşar. Bu yıkıcı zıtlığı konu alan film 76. Akademi Ödülleri'nde Türkiye'nin Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar aday adayı olarak seçilmişti.
Karşısına çıkan bir fırsat için seçim yapması gerektiğinde babasıyla arasında yaşananlar izleyenleri de derin bir şüphe denizine sürüklüyor.
Daha birçok festivalde ödülden ödüle koşan filmde Nusret karakteri, biri uysal diğeri hayli enerjik iki oğlunu da alıp dedelerinin çiftliğine hava değişikliği olsun diye götürür. Zafer askerlik sonrası yaşadığı bunalımla ne kadar içine kapanık bir karakterse, kardeşi bir o kadar laf dinlemez, uçarı bir karakterdir.
İki kardeşin de katıldığı, huzurun hakim olduğu çiftlikte nereden geldiği belli olmayan bir silah patlaması sonrasında yaşananlar, gidişatı garip biçimde değiştirir.
Filmde küçük bir Batı Karadeniz kasabasına doğru, kaybolduğunu öğrendikleri yaşlı annelerini aramak için yola çıkan üç kardeşin hikayesi anlatılıyor. Yolculukla beraber kendi sorunları ve aralarındaki gerginlik de gün yüzüne çıkan bu üç kardeş, Alzheimer olduğunu yeni öğrendikleri annelerinin yanlarındaki varlıkları süresince kendi hayatlarını sorgulamaya başlar. Onların sorgusu Pandora'nın Kutusu'nu aralarken hayatları da değişmeye başlar.
#6 #3 Sürü ve Yol filmi en iyilerinden bence..